Putin, çıkmaza giren Avrupa için, yeni hat işaret etti. Astana görüşmesinde, Erdoğan'a duyulan ilgi ve alaka ise, öncekilerin "devamı" olduğu kadar; yeni ilişkiler "konseptine" giriş beyanı olarak da okuna-bilinir.
Türkiye kuşkusuz, yeni dönemin çok kutuplu dünyasının önemli "aktörü" ve vazgeçilmez "güç merkezi" olarak "yıldızı" parlıyor. Tabii burada Türkiye'nin Asya ve Avrupa'ya aynı seviyede ulaşabilme kabiliyeti ve elbette coğrafyanın "kader" olduğu kanaatine de uyarak; "arabulucu", "kriz çözücü" ve "iyi niyet taşıyıcısı" taraf olma kabiliyetini, "işlevsel" konuma sokabilmesi açısından "önem" teşkil ediyor.
Erdoğan, "bölgesel" ve "küresel" krizin çözümünde, küresel aktör kadar "etkili" ve "aktif" duruyor. Çabalarından bıkmıyor ve ABD yandaşlı söylem üretmiyor. Haliyle Rusya, bu durumu "dost" tutum olarak tanımlıyor. Putin'in Astana'da Erdoğan'la görüşmesinde sunduğu "Doğalgaz merkezi" olarak Türkiye "teklifini" de, bu kapsamda iyi niyet tutumuna cevap olarak değerlendirmek gerekiyor.
Fransa lideri Macron'un bu "teklife" konunun tüm içeriği anlaşılmadan "Bizim için kabul edilir olamaz..." açıklaması ile Ermenistan-Azerbaycan arasındaki "gerilimi" daha da artırma "gayesi" güden tutumu ise, "paralel" olay olarak değerlendirilmelidir.
Macron halen Türkiye'den "rol" "çalma" konusunda "başarılı" olamıyor! Nedeni açıktır. Erdoğan'ın da işaret ettiği gibi Macron, izin almadan ne konuşur, ne de sözüne sadık kalabilir.
Ama Kafkasya'da sorunlu alan oluşumuna destek vermekle ise, Fransa'nın "Karabağ" mevzusu üzerinden olaya müdahil olma gayreti içindedir. Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ı, elindeki "kukla" gibi "oynatarak", sürece Fransa'yı "perçinlemek" istiyor.
Rusya şimdiki durumda buna izin vermeyecek. Ayrıca Türkiye'nin varlığı Putin için, her konuda ve Kafkasya'daki "istikrar" konusunda da önem arz ediyor.
"Astana görüşmeleri, açıktan Ukrayna konusu üzerine 'inşa' edilmedi..." denilse de; G-20 Zirvesi için, alt yapı hazırlığı olarakta okuna-bilinir. Bu zirve için Moskova'nın, Erdoğan'dan beklentileri açıktır. Putin Erdoğan'ın dünyada tüm liderler içerisinde, bağımsız siyaset üreten ve aklıselim tutum sergileyen tek lider olarak görüyor.
Türkiye'ye bu güveni oluşturan tutumunu ise, sonuçlarla taçlandırma peşinde. Ukrayna-Rusya arasındaki "derin" krizin çözümünde, ABD ile Rusya arasında ortak nokta da buluşma konusunda, gayretlerin önümüzdeki dönemde daha da "aratacağı" açıktır.
"Rusya'nın, KKTC konusunda eyleme geçecek adımlarını da, önümüzdeki dönemde göreceğiz gibi..." haberlerin olması, Türkiye'ye verdiği "önemin" göstergesidir. Ve bu ilişki ağı, ister Suriye; ister Yunanistan, isterse Balkanlar konusunda Türkiye için "anlamlı" sonuçlara kapı açabilir...