Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyaretini takip maksadıyla Kazakistan'ın başkenti Astana'dayız. Bu yıl 24'sü yapılacak olan Şanghay İşbirliği Örgütü'nün liderler zirvesi bugün öğle saatlerinde gerçekleşecek. 15 devlet başkanının ve beraberindeki heyetin hareketi sebebiyle olsa gerek şehrin trafiği durma noktasında.
Erdoğan - eski tabirle söylersek- hem doğu hem batı bloğuyla konuşabilen tek NATO üyesi ülkenin lideri olarak Şanghay İşbirliği Örgütü'nün "aile fotoğrafındaki yerini alacak.
Devlet Başkanlarının bugün masaya yatırıp karara bağlayacakları konular kuşkusuz çok önemli, özellikle de ciddi adamların bile üçüncü dünya savaşı ihtimalinin arttığını söylediği şöyle bir düzlemde. Ama işin bu kısmı bugün öğlen zirve yapıldıktan sonra önce dünya kamuoyuna ortak bir metin olarak, sonra da arka plan bilgileri ve süreç okumalarıyla ilgilisi için derinleşen bir boyut kazanacaktır.
Ben biraz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bugün yaptığı görülmelere odaklanmak istiyorum.
Putin görüşmesinden başlayalım.
PUTİN GÖRÜŞMESİ ÇOK VERİMLİ GEÇMİŞ
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya devlet başkanı Putin ile 1 saat 8 dakika süren ikili görüşmesi kameralara da yansıdığı üzere gerçekten iyi geçmiş. Burada kaynaklardan edindiğim hava çok olumlu.
"Hangi konularda nasıl bir zeminde konuşuldu" sorusuna önemli bir isim "masaya gelen her konuda olumlu bir ivmenin yakalandığı" cevabını verdi.
Masaya gelen konular kimse için sır değil. Enerji başlığı, Akkuyu'dan sonra Sinop'ta nükleer santral kurulması... BOTAŞ ve Gazprom arasındaki işbirliği... Stratejik projeler için ön hazırlıklar.. Ticaret ve turizmde yeni hedefler... Ukrayna'da ve Gazze'de barış arayışı... Terörle mücadele... Ve elbette Suriye'de çözüm için yeni açılımlar...
Masada konuşulan ve "olumlu kazanımlar" denilen başlıklar özetle bunlar.
SURİYE İLE YENİ DÖNEM MÜMKÜN MÜ?
Son haftaların en yeni ve merak celbeden konusu Türkiye ile Suriye arasında yeni bir ilişki düzleminin kurulup kurulamayacağı konusu.
Malum olduğu üzere en son 2022'de eski Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Suriyeli mevkidaşı ile görüşmüş, sonrasında Türkiye, Suriye, İran ve Rusya dışişleri bakanları Moskova'da bir masa etrafında toplanmıştı. Aradan geçen sürede diplomatik bir temas olmadı ama iki ülke devlet başkanının geçen hafta peş peşe yaptığı "görüşebiliriz" açıklamasıyla beklenti epeyce arttı.
Bu açıdan dün Erdoğan-Putin görüşmesinin en önemli başlıklarından biri Suriye oldu.
TERÖRİSTANA GEÇİT YOK
Erdoğan, Türkiye'nin sınırlarında bir teröristan kurdurulmayacağını, bu konudaki kararlılığı bir kez daha deklare etti.
Cumhurbaşkanının ısrarla vurguladığı diğer mesele ise muhatap ülkeyi doğrudan ilgilendiriyor.
O da Türkiye'nin mücadele ettiği ve kendi topraklarından süpürdüğü terör örgütünün aslında komşu ülkelerin toprağını işgal, devletin egemenlik hakkını ihlal ettiği ve o ülkeyi istikrarsızlığa sürüklediği meselesidir.
İşte bu nokta komşularının da terörle mücadele konusunda Türkiye ile birlikte hareket etmek isteyeceği en önemli nirengi noktası.
Örnek adım malum, Irak'ta atıldı. PKK'nın yasaklı örgüt ilan edilmesini, terör örgütü muamelesi yapılmasına koşut olarak ilerleyen "Basra Kalkınma Yolu Projesi" tam bir terörden kurtul ve kazan teklifi aslında. Parçalanan ülke topraklarını birleştirecek, siyasi ve ekonomik istikrarı ve elbette bağımsızlığı sağlayacak önemli bir vizyon on projesi.
Bu açıdan bakıldığında bölgeyi kendi çıkarları için yakıp yıkan, bölüp parçalayanların aksine Türkiye'nin dostluğunun ve iş ortaklığının farkı ve kıymeti daha iyi anlaşılacaktır.
ŞAM PKK KONUSUNDA ANKARA İLE AYNI YERDE
Peki Bağdat ile Ankara arasında kurulan yeni zemin Ankara ve Şam arasında da olabilir mi?
Bu sorunun cevabını önemli bir isimden "zaman alır, ama olur" şeklinde aldım.
Şam'ın PKK'ya bakışı değişti mi peki?
İşte asıl yeni haber burada. Sorunun muhatabı bunu "evet, Suriye'de rejim ile PKK'ya bakış konusunda aynı noktadayız" diyerek cevapladı.
Bu, iki devlet arasında kurulması muhtemel diplomatik zeminin tarifi demek. Bakış değişirse bir çözüm yolu mutlaka bulunur demek.
Kolay olmayacaktır, zaman alacaktır; sonuçta Şam, Suriye toprakları üzerindeki tek hakim güç değil. Rusya var orada, İran var, ABD var. Denklemde çok fazla aktör faktör değişken var. Ama nihayetinde Rejimin bu noktaya gelmesi hem mühim bir gelişme hem yeni süreç için başlangıç noktası.
Türkiye için iki kriter var çünkü Suriye ile görüşme bahsinde.
1) PKK terör örgütüyle mücadele
2) Suriyeli sığınmacıların ana vatanlarına güvenli ve onurlu şekilde geri dönüşünün sağlanması.
İlkinde fikren buluşulması yeni bir kapının aralandığına işaret sayılabilir.
3 K ZİRVESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Astana'da üçlü bir görüşmeye de katıldı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile aynı masada buluştu. Kuşkusuz Türkiye'nin iki ülke ile de tarihe uzanan gönül bağları var. Biri "civa Pakistan" sonuçta, millî mücadele yıllarında yüzüğünü küpesini çıkarıp destek için Anadoluya gönderenlerin kardeş ülkesi... Diğeri zaten "bir millet, iki devlet".
Evet ama neden üçlü görüşüyorlar, hangi noktada birleşiyorlar?
Gün boyu cevabını aradığım bu soruyu akşam saatlerinde önemli bir kaynak cevapladı.
"3 K" dedi. "Kıbrıs, Keşmir, Karabağ".
Şimdi peşine düşülmesi gereken şey Kıbrıs, Keşmir ve Karabağ üzerinden kurulan yeni zeminin bu üç ülkeye neler kazandıracağı olsa gerek.