Ukrayna ile yaşanan bu kritik ve kırılmaların çok olduğu süreci, ortada bu kadar masum sivillerin göz yaşları varken, anlatmak ve anlamak elbette zor...
Ortada gözüken esas dehşet, birbirine akraba olan iki halkın, "düşman taraf" olarak karşı karşıya kalmalarıdır.
Batı algısı ve manipülasyonla bu süreci okumaya kalkmak; en amiyane bir tabirle, konuyu küresel menfaat üzerinden algılamak anlamı taşımaktadır.
Oysa resmin tamamına baktığımızda, parçalar ile bize izah edilen durumdan farklı tablo olduğu da açıktır.
Putin, kendi ülkesini yok edilme niyetlerinden koruyor ve aile yapısına karşı uygulanan yeni dayatmayı, LGBT üzerinden dizayn edilen bir sürece de, açıktan baş kaldırıyor...
Baktığınızda, konuşmalarını dinlediğinizde, argümanlarına kulak verdiğinizde, her şeyi gayet açık bir şekilde anlattığı ortadadır.
Ukrayna meselesine basit cümleler veyahut algı ile yönlendirme verileri ile bakmak abestir.
Çünkü anlamak için 1. ve 2. dünya savaşı dönemine gitmemiz gerekiyor.
Sovyetlerin çöküşüne, çöküşte kullanılan aktörlere ve kullanılan dile inmemiz gerekiyor.
Bu durumda, ABD'nin tüm projelerine iyi bakmamız şarttır.
Putin, tarihe çok düşkün. Duygusal olarak da, kendi milli tarihine sadık bir lider.
Rusya'yı bitirmek isteyen ABD, BK ittifakını kendilerine düşman olarak görüyor.
Haklılık payı da var...
Sovyetler Birliği çöküşü sonrası Rusya, kendisi dahil tüm ittifak ülkeleri; eğitim sistemini sil baştan yeniden yazılmaya başlandı...
Doğal olarak milli kimlikler ve ideolojiler, esas ana tema olarak eğitimim merkezine oturtuldu.
Ukrayna'daki fark ise, kitaplarında Rusya'yı düşman olarak yeni neslin fikriyatında oturtmak; esas ana temellerden biri olarak karşımıza çıktı.
Rusya ile iyi geçinme yolunu seçen hiçbir siyasi kişi veya fikriyata alan bırakılmadı.
Bunu anlamak mümkün olabilirdi, eğer aynı kitaplarda, Ukrayna, Belarus, Baltık ülkelerinde faşizm zulmünden işkence ile öldürülen kendi insanlarının hatırası yok sayılmasaydı, Hitler Almanya'sının Avrupa'yı yıkıp yakan geçmişi de aynı nefret duygusu ile bu kitaplara konu edilseydi, o zaman Ukrayna milli kimlik sürecinde, kendine yeni kimlik inşası yolunu seçti ve milli hafızasını geçmişin ağrılarına unutmadan oluşuyor denilirdi.
Ama bakıyoruz ki Faşizme destek veren Ukrayna doğumlu isimler, milli kahraman olarak tarih kitaplarını süslemeye başladı. Açık kaynaklardan bunu görmemiz mümkündür.
Putin bu nefret sürecini 2000'lerden itibaren dillendiriyor ve sonunun iyiye gitmeyeceğini uyarılar ile beyan ediyordu.
Geldiğimiz noktada Putin'in, dün söyledikleri ile bugün ifade ettikleri arasında ters bir durum yok.
Kendi kendini inkar eden tek eylemini ve tek cümlesini bulamıyoruz.
Bunun böyle olduğunu, Batı ittifakı da iyi biliyor. Bugün Paris, Madrid sokaklarında bile "Rusya ne yapmak istiyor?" sorusuna, yeterince Putin penceresinden bakanlara rastlamak mümkün. Çünkü, Batı'nın argümanlarındaki tutarsızlık, Ukrayna ve o güzel halkı kullanma yolundaki Batı merkezli gayretleri görme modu yaygınlaşıyor.
İnsanlar sorgulamaya başlıyor. Avrupa'daki ırkçı eylemin geleceği nasıl etkileyeceğini, aynı dilin 2.Dünya savaşı döneminde coğrafyayı nasıl yakıp yok ettiğini, tarih kitapları tek tek yazıyor.
Şimdi Putin kendi ülkesi için, ölüm kalım mücadelesi verdiğine inanıyor. Yalın gözle bakıldığında, haklı olduğunu gösteren çokça argüman olduğunu görmemiz mümkündür.
Batı hep söz verdi. Ama sözünü tutmadı!
Putin "Batı aldattı..." derken tarihi geçmişe istinaden diyor.
Rusya'yı anlamak, Putin'in argümanlarına kulak vermek, aslında çoğu coğrafyalar için analiz kaynağı olabilir.
Evet Rusya ideolojik yapıya sahiptir ve propagandası da bunun üzerine kurulu.
Lakin Rusya'da diğer küresel aktörlerin gibi, küresel güç olmak ve eski etkisine kavuşmak istiyor.
Ama Rusya'da bir şeyi öğrendi; baskı ve dayatma ile sonuç alınamıyor. Putin'in kullandığı dilin giderek yumuşak motivasyon üzerine kullanılma nedeni de budur.
Rusya açısından, politika üretimi açısından, öğretici dönem oldu bu dönem. Rusya da kendi ezberlerini bozmaya başladı.
Revizyonist yapısı eksikliğini kapatmaya, yapısını düzeltmeye izin veriyor.
Lakin bunu yaparken kendi milli karakteri olan sert ama duygusal kodlar da devrede.
İşte "ihanet..." derken, "dostluk..." derken, "anne baba..." derken..." din..." ,"dil..." ,"aile..." derken, Putin'in ses tonundaki korumacı tonların nedeni bunlardır.
Tabii kimse anlamak zorunda değil ama argümanlarına kulak verirken, kendi halkı, ülkesi, aile yapısı, dini ve dili için verdiği mücadele görmezden gelinmemeli ve saygı duyulmayacak türden olmamalı...