Fransa Başkanı Macron'un,Rusya ziyaretinden dolayı her hangi bir beklentisi; söz konusu mu? Sorusunun cevabı: Moskova açısından "Evet!"şeklindedir...
Çünkü hırsı ve reytingi açısından sorun yaşayan Macron'dan Kremlin, "Minsk Antlaşması" üzerinden hamle sayılabilecek bir reaksiyon bekliyor. Minsk Antlaşması; Almanya, Fransa, Rusya ve Ukrayna'nın imzaladığı ve görevler üstlendiği bir antlaşmadır. Bu antlaşmanın genel çerçevesi, Avrupa'nın güvenliğini kapsayacak bir anlayışla hazırlanmıştır. Zaten Rusya da, antlaşmanın aslına sadık kalınması konusunda ısrarcı!
Moskova ziyareti öncesi, Macron'un verdiği röportaj, Rusya ve Putin açısından çokça önem arz ediyor. O röportajda Macron'un, "Mesele Ukrayna değil!" vurgusu, konuya Rusya ile aynı paralelde baktığını gösteriyor. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi Rusya, meselenin Ukrayna olmadığı tezini; uzun zamandır savunuyor. Bu nedenledir ki; Minsk Antlaşması hatırlatmasıyla, hafızalara Avrupa ülkelerinin güvenlik konusunu kazıyor.
Sürecin bu şekilde dizayn edilmesi, ABD ve İngiltere'yi haliyle rahatsız ediyor. Küresel medyanın "Rus İstilası" şeklindeki ana başlıklarına bakınca, bu rahatsızlık açık bir şekilde görülüyor. Senaryolarında işgal için tarih vermeleri; ABD ve İngiltere için bu konunun temenni (!) ve arzu (!) olduğunu ispatlıyor. Zaten Rusya'da bulunan, Amerikan destekli medyanın, fake haberleriyle gündeme taşıdıkları; "Emekli Rus askerlerinin" ayaklanma hazırlıkları içerisinde olduğu "ithamı", bunun en bariz göstergesidir. Emekli subaylar ittifakı Başkanı Usakov'un ABD eksenli medyaya yansıyan bu haberleri yalanlamasını da hatırlatmakta fayda var.
ABD ve İngiltere'nin yukarıdaki mezkur senaryodan elde etmek istedikleri sonuç; tüm uluslararası sistemde, Rusya'yı devre dışı bırakmaktır. Nihayetinde ki gayeleri ise, Rusya içerisinde çeşitli ayaklanmalar çıkartmak; dışlanmış ve karışmış pasifik bir Rusya istikametinde, esas hedeflerine ulaşmaktır.
Planın boyutu bu denli ayyuka çıkmışken, Rusya'nın daha ötesini bilmemesi, hiç ihtimal dahilinde olabilir mi? Bu sebepten Putin, bu bilinç ve öngörüyle hareket ediyor ve dahi konuyu zamana yayarak; garanti almadan masadan kalkmak istemiyor.
Rusya'nın uzun zamandır buradaki beklentisi, Avrupa; özellikle de Kıta Avrupa'sı ile Anglosakson ittifakı arasında keskin hattın oluşmasını arzu ediyor. Bununla mevcut olan gerilim ve fikir ayrılıklarından, maksimum istifade etmek hedefini taşıyor.
Ukrayna konusunda, gerilim politikası üzerinden gündem oluşturan ABD ve İngiltere için bu kadar sancının asıl sebebi bu olsa gerek. Avrupa'yı özellikle korkutarak "savaş senaryoları", hatta Ukrayna'dan Avrupa'ya gelecek "göç konusu" üzerinden yaptığı spekülasyon, bize büyük fotoğrafı açık bir şekilde gösteriyor. Lakin Avrupa'yı ikna edemeyen ABD ve İngiltere; Avrupa ile Rusya'nın arasını nasıl bir savaş senaryosu ile açabilecek ki?
Konu bu kadar net olduğuna göre, ABD ve İngiltere bu savaşa benzer bir oyuna hazırlar mı? Tabi bir de Baltık ülkeleri ve Polonya gibi; ABD'nin müttefikleri de var. Dikkat ederseniz, en fazla savaş senaryosu, bu hattın üzerinden devrede.
Bununla birlikte Macron'nun ziyaretiyle istediğini alan Rusya "Fransa'dan daha da etkili bir tavır bekliyor mu?" sorusunun cevabı, bana göre "Hayır" şeklindedir. Çünkü Rusya, Kiev üzerinde Fransa'nın değil, Washington'un etkili olduğunu biliyor.