Sağlıkla ilgili konuların işlendiği TV programları çok izleniyor, yazılar takip ediliyor. Özellikle besin olarak tüketilen veya sağlık için yararlı diğer bitkisel ürünlerin sağaltıcı özellikleri hakkındaki yazılar daha fazla ilgi çekiyor. Hal böyle olunca da gazeteler ve TV’lerde herhangi bir akademik bilimsel geçmişi ya da sağlıkla ilgi olmayan bir mesleğin akademik unvanlı bireyleri boy gösterip saçma önerilerde bulunuyor. Aslında bu kişilerin yaptığı yayınlar biz farmakognozi ve fitoterapi akademisyenleri için, ünlü komedyenlerin yaptığı gösteriler kadar eğlenceli bazen. Birbirimize anlatıp gülüyoruz. Bizi eğlendiriyor ama ya bu konuda doğru bilgiye muhtaç insanlarımız için! Hangi bilginin doğru olduğunu bilemeden kişinin akademik unvanına aldanıp okuduğu ya da izlediği bilgeye inanıyor. Bazen sağlığı tehlikeye atabiliyor.
Hafta içinde telefonumdan beni arayan bir hanımefendinin beyaz çayla ilgili sorusu, bu tip sözde akademik unvanlı kişilerin neden olduğu yanlış yönlendirmelerin bir sonucu. Ulusal gazetelerimizden birinin arka sayfasında her gün yayımlanan Prof. Dr. G. L. adıyla sözüm ona yabancı bir doktorun verdiği birkaç satırlık bilgi, gerçekten facia boyutunda. Zaten böyle bir kişi muhtemelen yok, yani hayali. Çünkü en kapsamlı bilimsel araştırma tarama kaynaklarında (Scopus ve PubMed) yaptığım sorgulamada bu isimde bir kişinin bulunmadığı görülüyor! Tabii aynı bilimsel kaynaklarda ülkemizin çok nadide kıymeti (?), halkımızın sık sık televizyonlarda görerek her konuda (Bitkisel ilaç, taşların enerjisi, siyaset, din, astronomi, metafizik, vs.) derin bilgilerinden yararlandığına inandığım iki profesörümüzün de hiçbir kaydı bulunmuyor (!!!!).
ÜÇ BEYAZ, BEYAZ DEĞİL
Bu şahıs, gazetede “Beyaz çayın demlendiğinde renginin beyaz olması gerektiğini” yazmış. Beni arayan hanımefendi ise satın aldığı beyaz çayların demlendiğinde sarımsı-yeşil renk verdiğini görünce satıcıların kendisini aldattığını düşünmüş. Daha önce yazılarımda beyaz çayın ne olduğu hakkında bilgiler vermiştim. Beyaz çay, çay bitkisinin açılmamış tomurcuk halindeki en uçtaki yaprağından hazırlanıyor. İşlem görmediğinden üzeri beyazımsı tüylerle kaplı olan bu körpe tomurcuğa ‘beyaz çay’ adı veriliyor. Aynı bitkiden elde edilen yeşil çay ve siyah çaya göre sağlığımız için yararlı kateşinler bakımından daha zengin.
TV veya gazetede verilen her sağlık önerisini ciddiye almayın! Zira, beyaz çayın beyaz renkte olması gerektiğini söyleyen bile var! Aman inanmayın!
Gerçekte kaynar suyla hazırlanan bir yaprağın beyaz renk vermesi mümkün olamaz çünkü fotosentez yapıyor. Aslında üç beyaz diye adlandırılan un, şeker, tuz, hiçbirinin orijinali beyaz değil, saflaştırılarak beyaz hale geliyor.
NELER ÖNERMİŞ NELER!
Prof. Dr. G. L.’nin her gün yayımlanan seçme saçmaları epeydir dikkatimi çekiyordu. Sanırım yazılarında yanlış olmayan bir bilgi kırıntısına bile rastlamak mümkün değil. Birkaç örnek vereyim isterseniz: Depresyon tedavisinde patates yenilmesini karaciğer yağlanması için her gün bir fincan kahve içilmesini, tansiyon ve kolesterol ya da kansere karşı her gün domates yenilmesini öneriyor. Böbrek taşını düşürmek için bol kereviz tüketin diye önermiş, halbuki böbrek taşına etkili olan kısım kerevizin tohumudur!
Bunun gibi gerçek dışı saçma öneriler sadece insanların kafasını karıştırmakla kalmıyor, şüphesiz. Tutkuyla inandığım, bilimsel araştırma bulgularına dayandırılarak sağlığın korunması ve hastalıkların tedavisine yardımcı olabilecek ‘bilimsel fitoterapi’ uygulamalarına büyük zarar veriyor.