Cuma akşamı bir kez daha ortaya çıktı ki ekranda devlet büyüğü ağırlamayı hala bilmiyoruz. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Habertürk TV’de katıldığı canlı yayın Basın Kulübü’nden söz ediyorum. Program reklam kuşaklarıyla sık sık bölündü. Yeni bir diziyi tutturmak için reklamsız geçiş yapan, reklamsız dizi yayınlayan televizyonculuğumuz Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını reklam kuşaklarına böldü.
Gündemin sıcaklığı, Cumhurbaşkanı Gül’ün televizyon yayınlarına çok az çıkması ekstra unsurlardır. Cumhurbaşkanı’nı konuk ediyorsan parayla prestij arasında tercih yapmak gerekir.
***
Yıllar yılı Başbakan Erdoğan’ın katıldığı programlarda da saat sıkıntısı yaşanmıştı. Başbakan’ı ekranda konuk ediyorsan yayını en erken 23.15’te girmenin ne manası var?
Eğer dizinden, reklamından feragat edemiyorsan o zaman Başbakan’ı konuk etmeyeceksin. Neyse ki o mesele düzeldi, artık Başbakan Erdoğan’ın konuk olduğu programlar daha makul saatlerde başlıyor.
***
Muhalefet partilerinin de durumu pek farklı değil. İki sene önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu saat 01.15’te başlayan bir canlı yayına katılmıştı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli zaten televizyon programlarına katılmıyor. BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın katıldığı programlar zaten hemen hemen aynı.
Diğer muhalefet partilerine gelince zaten onların davet seçme gibi bir lüksleri yok, büyük problemleri yoksa her kanala ve programa gidiyorlar.
***
Özel televizyonlar reklam almak ve kar etmek için kuruldular, reklam da en büyük gelir kaynakları bunu biliyoruz. Ama bazen prestij ile para arasında tercih yapmak gerekir. İkisi bir arada olmaz mı derseniz, karşı iki soruya da cevap vermeniz gerekir.
Birinci soru, bir kanal Cumhurbaşkanı ya da Başbakan’ı yayınına prestij ve reyting için mi davet eder yoksa bol reklam almak için mi? İkinci soru, yeni bir diziyi tutturmak için reklamsız yayına girme maliyetine katlanıp da ülkeyi yöneten isimler için buna katlanmamak izah edilebilir bir şey mi?