Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı dünya gündemini meşgul ediyor. Süreci 6 Aralık 2021'de yazmaya başlamışız. Bu savaşın zemini yıllar öncesinden hazırlanmıştı. Ukrayna'nın bulunduğu konum iki dünyanın arasında hassas bir yere oturuyor.
Önümüzdeki aylar ve belki yıllar boyunca Ukrayna, dünya siyasetinin merkezinde olacak. Ukrayna'nın bölünme senaryoları, müzakere görüşmeleri ajans gündemlerinde konuşulacak.
Ukrayna'ya giren paramiliter unsurlar her iki tarafın da kullandığı/tercih ettiği bir boyutta varlık gösterecek. Rusya ile hesabı olan çeşitli ülkelerden gelen savaşçılar bu coğrafyayı Sovyetlerin Afganistan'ı haline getirebilirler.
Çatışmanın Kafkasya'ya ve Balkanlara yayılması ise an meselesi. Her iki bölgede tarafların kesiştiği alanlar ve sinir uçları mevcut.
Rusya'nın gerek federasyon bölgesindeki unsurları gerekse Wagner şirketinin tecrübeli savaş personelini Ukrayna'ya yerleştirdiği biliniyor. Wagner'in Rus Oligark Yevgeny Prigozhin'in şirketi olduğu iddia edilmiş ve ABD'de bir yaptırım kararı da çıkartılmıştı.
Batı İttifakı Ukrayna'da gayri nizami bir savaşa dolaylı destek vererek hukuki bir yükümlülükten kaçınmakta. Teritoryal savunma taktiği uzun bir hazırlık ve planlama sonucunda Rusya'yı demoralize edebilir. Bu durum savaşın uzun bir zamana yayılmasını sağlayacak ve böylece Putin iktidarını sarsacak ekonomik bir çöküşe sebep olabilir.
Rusya'ya yapılan yaptırımlara Visa ve Mastercard gibi ödeme sistemlerinin dahil olması Rus halkının bankacılık sisteminin kolaylıklarından mahrum kalmasını önceliyor. Ayrıca küresel markaların Rusya pazarından çekilme kararı ise hiç beklenmedik bir tutum. Geçtiğimiz çeyrek asırda devletler ve şirketlerin çıkarlarının çatıştığına tanık olduk. Kârın maksimizasyonunu hedefleyen şirketlerin yaptırımlar kervanına gönüllü katılımı ve operasyonlarını durdurması çok boyutlu tartışılacak bir karar.
Ukrayna sonrası siyasal ve toplumsal sistemlerde önemli değişiklikler bekliyoruz. Güvenlik ve Strateji Uzmanı Gürsel Tokmakoğlu Politik Merkez'de ısrarla Post-Ukrayna üzerinde durmakta. Bana göre güvenlik politikaları ve toplumsal-siyasal eğilimlerde yeni bir dönem başlıyor.
Hibrit savaşa tanık olduğumuz bu çağda hafife alınan Z kuşağı dünyanın geleceği konusunda endişeli ama bir o kadar da duyarlı. Ukrayna savaşı Avrupa ülkeleri ve Türkiye'de siyasal eğilimleri etkileyecek ve ulus devletin önemini pekiştirecek.
Bu coğrafyalarda güvenlik ve beka meselesi öne çıkacak, savunma yatırımlarının payı artacak. Orta sınıfları aldatan liberal söylem yerini realist perspektife bırakacak. Ülkeler kendi sınırlarını ve güvenliklerini korumakla kalmayacak, hem siber alanda hem de uzay alanında korunma planları yapacaklar.
Avrupa'ya ve başka ülkelere sığınmak zorunda kalan Ukraynalıların sayısı arttıkça Putin'e karşı öfke Rus kültürüne karşı aşırı tepkilere neden olacak. Avrupa'da Müslüman karşıtlığından çok Rus karşıtlığı popülist sağ siyasetin başat söylemi olacak görünüyor.
Türkiye, rasyonel politikalar ve bölge gerçekliği içinde savunma sanayiinde önemli adımlar atmanın rahatlığı içinde. Türkiye kamuoyunda Erdoğan karşıtı muhalefet çeşitlenmiş ve güçlenmiş olsa bile güvenlik ve savunma politikalarında Erdoğan'ın başarısı takdir topluyor. Kara, hava ve deniz kuvvetleri envanterine katılan teknolojik donanımlı ürünler/sistemler ancak güvenlik ve beka meselesini merkeze alan bir iktidarın yatırım politikaları ile sürdürülebilir.
Ukrayna'nın iki dev rakip arasında sıkışıp kalan hali Türkiye sokaklarında gayet iyi anlaşılıyor. Türk devlet aklı uzak görüşlü planlamalar yaparak ateş çemberinin ortasında güvenli bir ada olmak için çalışıyor. Erdoğan, bütün engellemelere ve müdahalelere rağmen yerli üretimi destekleyerek milli savunma sanayimizi küresel seviyeye çıkarttı. Ukrayna sonrası süreçte Türk kamuoyu olup bitenlere bu cepheden bakacak ve güçlü Türkiye'nin kıymetini bilecektir.