Popülizme kurban ettiğimiz değerler o kadar çok ki... Ampute Milli Takımımız bunlardan biri mesela. Eğer şampiyon olmasalar, başka türlü gündeme gelmeyecek olan bu takımın varlığından sittin sene haberimiz olmayacaktı.
Oysa hezimet üstüne hezimet yaşadığımız futbol, gündelik hayatımızın adeta bir parçası haline geldi. Ampute Futbol Takımı örneği ise "hakkıyla çalışarak başarmayı" teslim ettiğimizin delili.
Popülizm, halkın istek ve arzularının ön planda tutulması demektir. Bu isteklerin ahlaki olması veya olmaması popülizm için çok da önemli değildir. Nabza göre şerbet verilerek, halkın duruma teslim olmasını sağlamak yeterlidir.
Popülizmin hemen yanına koyabileceğimiz bir kelime daha var: Reyting. Reytingin popülizm adına, insanın şöhret ve para dürtüsüne dayanarak, toplumdan bir isteği var: Teslimiyet!
Popülizm adına, özellikle televizyon dünyasında reytingi yükseltmek için neler yapılmıyor neler?
Neredeyse her akşam televizyon kanallarında saatlerce futbol tartışılıyor. Tartışmaya katılanlarsa hep bir zamanların en popüler futbolcuları.
Popülizm en çarpık haliyle popüler insanlar üzerinden gerçekleştiriliyor.
Sadece futbol mu?
Yine her kanalda çeşit çeşit televizyon dizileri en popüler oyuncuları ve konuları kapmanın peşinde. İşledikleri konularsa hak getire. En çarpık, gayri meşru ilişkiler bu televizyon dizilerinin olmazsa olmazları.
Sabah kuşağı adı verilen ve özellikle kadınlara hitap eden programlarda konuşulanlar fındık kabuğunu doldurmayacak cinsten.
Sululuğun her türlüsü vaka-i adiyeden sayılıyor!
Para ve reyting adına cinselliğin sergilenmesi, sömürülmesi ve mahremiyetin ekranlar aracılığıyla faş edilmesi öyle olağan bir durum olarak sunuluyor ki karı-kocaya bile bu tarz programlar keyifle izlettiriliyor.
Öğrenci, dijital platformda ders notu, ödev ya da bilimsel bir kaynağa ulaşmak için bir siteye girdiğinde, popüler olmuş manken ve fotomodellerin çekici fotoğraflarıyla karşılaşıyor.
Popülizm, tamamına hâkim olduğu müzik dünyasını ise hızlı tüketmek adına araç olarak kullanıyor. Daha çocuk denecek yaşta milletin önüne attıklarını en hızlı şekilde tüketiyor ve yeni popüler insanların peşine düşüyor.
Popülizm, kullandığı araçlarla bizi teslim alıyor!
Yazının başında da belirttiğim Ampute Milli Takımımız bunlardan birisi mesela. Bir sonraki şampiyonluklarına kadar onların varlığını unutacağız yine ama arkasında kitleler olan büyük takımlarımız rakiplerinden fark yeseler dahi popüler oldukları için onları takip edecek, onları gündemimizde tutacağız.
Keza yeni bir buluş yapmak için gecesini gündüzüne katarak çalışanlar da mesleğini hakkıyla icra eden bilim insanları da hakikatin önünü kapatan popülizme yenik düşmüş durumdalar.
Çarpık popülizmi teşvik eden en önemli unsur tabii ki reytingle kazanılan önde olma arzusu (şöhret) ve para. Şöhret ve para, maalesef bu konuda da belirleyici.
Popüler kültür, meşru araçları kullanarak ancak bir dine ait olabilecek bir buyurganlık sergiliyor. Kurguladığı ve hayata geçirdiği bütün şirinliklerle bir din algısı oluşturmaya çalışıyor. Hakikatin önünü kapatarak, cezbedici tarzıyla, dine gösterilmesi gereken teslimiyet ruhunun kendisine gösterilmesini bekliyor. Ancak dine karşı teslimiyetle yaşanabilecek bütün güzel duyguların kendisiyle mümkün olduğu algısını, meşru araçlarla toplumların zihnine yerleştirerek "dinin yerini almaya çalışıyor" desek yanlış söylemiş olmayız.
Toplum olarak şunu görmemiz zor değil: Popülizm bir din değil ki teslim olalım. Ancak popülizm, bir kişiyi dahi ıskalamadan bütün dünyayı teslim almak üzere!
Çarpık popülizmin önüne geçmek için toplum ve devlet olarak yapılması gerekenler var.
Her şeyden önce toplumun, buna pirim verilmemesi için çeşitli kurumlar aracılığıyla bilinçlendirilmesi gerekir. Devletin, dijital platform ve TV kanallarında popülizm ve reyting kaygısı olmayan kaliteli yapım ve programları desteklemesi panzehir olarak bir nebze bunun önüne geçebilir.