‘Âkil insanlar’Doğu Anadolu heyeti başkanı Can Paker’i konuşturmuş Milliyet; başlığa da son cümlesinden bir bölümü çekmiş: “Orta sınıfın talebini görmeyen kaybeder...”
Meydanların hareketlenmesini konuşurlarken söylenmiş sözün tamamı şu: “O olaydan sonra Türkiye’deki siyasi gelişim başka türlü olacaktır. Orta sınıf özgürlük ister. Özgürlük taleplerini yerine getirmeyen siyasi olarak kaybeder.”
Tespiti önemsedim.
Ülkemizde ‘orta sınıf’ açlığı çekilen günlerde darbeler yaşandı; şimdilerde “Darbeler dönemi bitti” sözünü darbe yanlılarından bile işitiyorsak, bunun en önemli sebeplerinden biri, ihmal edilemeyecek oranda bir ‘orta sınıfa’ sahip hale gelmemizdir...
‘Orta sınıf’, kısaca, ‘hâli vakti yerinde insanlar’ demek... Ortalığın karışmasından, istikrarın bozulmasından zarar görecek, bugünden yarını planlayabilmeyi önemseyen kişiler... Başını sokacağı bir evi, kendini özgür hissettirecek bir arabası, yılda en az bir hafta hep birlikte tatil yapmalarına imkân verecek birikimi, üniversiteyi hedefleyen çocukları oldu mu, o aileye ‘orta sınıf’ deniyor...
Geçen gün, Tayyip Erdoğan ve Ak Parti’ye sevgisizliğini belli etmek için fırsat kollayan yabancı gazetelerin birinde ilginç bir veriyle karşılaştım. Ak Parti iktidara gelmeden önce (1995’ler ortasında), Türkiye’de ‘orta sınıf’ denilebilecek grubun nüfusa oranı yüzde 25 kadarmış...
Peki şimdi ne kadarmış bu grup? Birazdan vereceğim rakamı, ama lütfen gözünüz oraya kaymadan cevabı tahmin etmeye çalışın, olur mu? Tahmininizde yanıldığınıza eminim; eminim, çünkü son 11 yıl içerisinde oran yüzde 60’a dayanmış...
Anavatan Partisi iktidarında en fazla duyduğumuz ‘çağ atlamak’ sloganıydı; Turgut Bey ‘orta sınıf’ için ‘orta direk’ kavramını kullanıyordu, hatırlayacaksınız... Gerçekten de Turgut Özal vizyonuyla ülkemiz birdenbire serpilmeye başlayıvermişti. Ama işte o kadar...
Tansu Çillerde ‘iki anahtar’ vaadiyle toplumdaki ‘orta sınıflaşma’ arzusuna “Gel, gel” yapıyordu.
Bütün çabalara rağmen ancak yüzde 25’i gören ‘orta sınıf’ oranı, şimdilerde yüzde 60’a erişmiş bulunuyor...
“Zaten bu sayede” diyor yabancı yazar, “Ak Parti’nin oyları her seçimde biraz daha arttı. Ülkenin orta sınıfı sayıca güçlendikçe AKP’nin sandıktaki başarısı da arttı. İlk girdiği 2002 seçimlerinde yüzde 34 oy alabilmişken, beş yıl sonra desteği yüzde 47’e çıktı; 2011’de seçmenlerin yarısının oyunu alabildi.”
Teneffüs arası alıp son bir-iki ayda yaşananlar üzerinde düşünmenizi isterim; size de bir şeyler yanlış gibi gelmiyor mu: Ülkemizdeki insanların, ailelerin hayat şartları iyileşiyor, ileriyi görebilir hale geliyorlar, ama kendilerine bu imkânı sağladığını herhalde fark etmeleri gereken bir iktidarı zora düşürecek işler yapıyorlar...
Rahatlık batıyor mu yani?
Nedir olan, gerçekten insanlar durduk yere akıllarını kaybettiler de içlerinden birileri kendi bacaklarına kurşun sıkmaya mı karar verdi?
Sosyologların yardımına ihtiyaç duyulacak bir durumla karşı karşıyayız; ama şimdilik Can Paker’in ‘orta sınıf’ ile ‘özgürlük’ arasında kurduğu ilintiyle yetinebiliriz...
İnsanların hâli vakti iyileştikçe, geleceğe daha güvenle bakabilir duruma geldikçe, beklentileri maddi imkânlardan başka alanlara kaymaya başlıyor; daha soyut alanlara...
Kendilerinin adam yerine konulmasını da istiyorlar sözgelimi; ceplerine para koyan iktidarın çevre duyarlığına da sahip olmasını bekliyorlar...
Bazıları Mısır ile Türkiye ve Tahrir ile Gezi arasında benzerlikler kuruyor ya, yanılıyorlar... Türkiye’nin 1995’te sahip olduğu kadar bile ‘orta sınıf’ yok Mısır’da; oradaki insanların talepleriyle bizdekilerin arzu ve beklentileri arasında dağlar kadar fark var...
‘Orta sınıf’, bizde, özgürlük etrafında özetlenebilecek dilek ve temennilerde bulunuyor, Mısırlı ise ‘darbe’ de talep edebiliyor...
Çılgınlarımız, bizde de “Darbe de olsa itiraz etmem” diyenlerimiz mutlaka vardır, ama çoğunluğun öyle olmadığını düşünüyorum.
Kıssadan hisse şu: ‘Orta sınıf’ son on yılda palazlandı, bunu sağlayan Ak Parti onunla iyi geçinmenin yolunu da bulacaktır.