İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy 85 sene evvel vefat etti. Ömrünün son zamanlarında yeni devletin kurucu iradesiyle yolları epey ayrılmıştı.
2. Meşrutiyet Dönemi'nde İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye olması, ardından da Teşkilat-ı Mahsusa'da vazife alması yalnızca bir şair olmadığını göstermiş, bir aksiyon ve tefekkür kalesi olarak dikkatleri üzerinde toplamıştır. Özellikle Berlin ve Lübnan seyahatinin ayrıntılarını hep merak etmişimdir.
Aldığı eğitim ve yetiştiği atmosfer Mehmet Akif'in yeni Cumhuriyet'in kurucu iradesiyle ayrışmasını zaruri kılıyordu.
Tek parti döneminde mevcut konjonktürde Akif'in kenarda tutulması ve takibe alınması kısmen anlaşılabilir. Yeni bir devlet kurulmuştur ve bu devlet zikredildiği gibi ulus-devlet değil devlet-ulustur. Yani tepeden aşağıya doğru bir ulus inşası planlanmıştır.
Bizde öldükten sonra da pek rahat bırakılmazsınız. Ölenle ölünmez deriz ama ölünün ardından kavga kıyamet devam eder.
Akif'i anmak bugün çok kolay. Safahat 100 temel eser arasına alınmıştı yakın zamanda. Mehmet Akif bugünün Ankara'sında pek kıymetli. Peki geçmişte Akif'i hatırlamak kolay mıydı?
Tarih 08.12.1940 Reis-i Cumhur İsmet İnönü'dür. Başvekil Refik Saydam. Dahiliye Vekili ise Faik Öztrak'tır. Dahiliye Vekaleti İstanbul Valiliğine bir yazı yazar.
"İstanbul Üniversitesi Tıp ve Edebiyat Fakültesi talebesi arasında ölü Mehmet Akif'e mezar yaptırmak üzere toplanacak olan 3 bin liralık ianeden ancak bin liranın toplandığı 29-12-1940 günü şairin mezarına gidilerek nümayiş yapılacağı, nutuk söyleneceği, bu işe ön ayak olanların başında askerî tıp dördüncü veya beşinci sınıfından Fethi Teveh'in (Tevetoğlu) geldiği ve keyfiyetten edebiyat fakültesi dekanının da haberinin olduğu, üniversite gençliği arasında Mehmet Akif'in ismi ve hatırası hakkında bariz bir propaganda faaliyetinin cereyan ettiği, şairin dinci ümmetçi olması nazarı dikkate alınırsa, bu faaliyetin Türk gençliği arasında dincilik ve ümmetçilik cereyanını uyandırmağa matuf olmasının muhtemel bulunduğu bildirilmektedir.
Keyfiyetin tetkikini ve Edirne'de ele geçen mektuplar dolayısıyla ifadesine müracaat lüzumu hasıl olan Nihal Atsız'ın sözleri arasında ismi sık sık geçen Fethi Teveh'in durum ve temaslarıyla siyasi temayülleri derlenecek malûmatun iş'arını rica ederim"
Tarih 8.1.1963
Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Başbakan İsmet İnönü, İçişleri Bakanı Hıfzı Oğuz Bekata
İstanbul Valiliği, İçişleri Bakanlığına bir emniyet raporu arz eder ve tetkikini ister. Rapor şöyledir:
"Milliyetçiler Derneği İstanbul Şubesinin tertiplemiş olduğu anma gününe 29.12.1962 günü saat 17'de Eminönü Öğrenci lokalinde başlandı:
İstiklal marşının söylenmesinden sonra açış konuşmasını müteakip Bekir Topaloğlu (YİE'de öğrenci) Mehmet Akif Ersoy'un edebi hayatını ve yazılarından parçalar okudu. Bunu takiben Laika Karabey korosu tarafından M.A.Ersoy'un Bülbül adlı parçası çalındı. Şairin yakın arkadaşı Eski Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Çantay söz alarak hatıralarını anlattı.
Bilahare Tarık Buğra, şairin bazı şiirlerini okuduktan sonra, radyoya temasla Radyo kimlerin elinde sorun. Hesap sorarcasına sorun. Niçin Asım'dan, Akif'ten bahsedilmiyor, demesi üzerine, dinleyicilerden biri, Noel'den bahsediliyor dedi. (alkışlar) İçinizde ne nurlu gençler ve bayanlarınız var. Bunlara söylüyorum. Doğacak çocuklarına Asım ismini koysunlar. Bu memleketin asımlara ihtiyacı var. Asım ordusuna ihtiyacı var. Diyerek konuşmasını bitirdikten sonra M.A.Ersoy'un Safahat adlı kitabının 6. Kitabında Asım başlıklı kısmında geçen bir muhavereyi canlandıran bir perdelik bir perdelik piyes gösterildi... Ardından Akif'in şiiri okundu...
Ağlasın Milletin evladı da hangır hangır,
Durma hürriyeti aldık diye sen Türkü çağır...
Bundan sonra Nurettin Topçu çıkarak "ben fazla bir şey konuşacak değilim" merhuma bir Fatiha okunmasını isteyerek kürsüden indi. Ve anma töreni saat 20'de sona erdi." 29.12.1962
Tarih 15.01.1963
Malatya Valisi Cezmi Kartay imzasıyla bir rapor gider İçişleri Bakanlığına.
"27 Aralık 1962 günü saat 20'de ilimiz Ticaret Lisesi müsamere salonunda...
Tören baştan sonra kadar takip edilmiş olup ezan okumak suretiyle anma töreninde irticâi davranış gösteren Sami Canatan hakkında düzenlenen zabıt varakası Cumhuriyet savcılığına tevdi olunmuştur. Arz ederim"
Emniyet istihbarat arşivlerinde Akif'in ölümünden sonra süren takibat epeyce fazla. 27 Mayıs darbesinden sonra CHP hükumetlerinde polis memurları, kaymakamlar, valiler pek hevesli takip işine. Maalesef Akif'in her yıl anma programları sıkı takip edilmiş.
Türkiye'nin demokrasi yolculuğunda 40 karanlığını ve 27 Mayıs'ı anlamak zorundayız. Bu dönemi anlamak ve makulü bulmak için Mehmet Akif'i, Sabahattin Ali'yi, Nazım Hikmet'i, Nihat Atsız'ı etraflıca incelemek zorundayız.