YILMAZ: Dünyanın ekonomik ağırlık merkezi, hızla doğuya kayıyor ve Türkiye bu işin sıklet merkezi haline gelmiş durumda. Artık kendisi bir eksen olan Türkiye ağırlığını ne tarafa verirse o taraf kazanacak. ABD bunu görüyor.
-Türkiye ekonomisi dünyanın 17. büyük ekonomisi. Bankacılık sistemi sağlam ve ekonomik parametreler kötü değilken, Türkiye büyük yatırımlar yapıyorken yaşadığımız ekonomik sarsıntının sebebi nedir?
Aslına bakarsanız dünyada şu an gelişmekte olan ülkeler kaynaklı olumsuz bir hava var ve bir süredir ABD’nin ekonomik ırkçılığa dönen korumacı kararları da dünya ekonomisini olumsuz etkiliyor. Dahası Trump yönetiminin Çin’e karşı uygulamaya başladığı ekonomik politikalar da ekstra bir gerilim yaratıyor. Bununla birlikte ABD merkez bankası FED’in 2008 krizinden çıkmak için uyguladığı para politikaları da Dolar’ın giderek değerlendiği bir süreç yarattı. Hal böyle olunca bu gelişmelerden tüm dünya eş zamanlı etkilendi. Ancak söz konusu Türkiye olunca daha ciddi bir durum var.
AYNI SALDIRININ DEVAMI NEDİR?
Tüm bu gelişmelere ek olarak Türkiye yoğunluğu giderek artan ve her seferinde daha ciddi bir sorun oluşturan çok boyutlu bir saldırı altında. Gezi’de sokakta, 17/25 Aralık’ta polis ve yargı içindeki örgüt elemanlarıyla, hendek olaylarında iç savaş tehdidiyle, ve nihayet 15 Temmuz’da askerin içine sızan hainlerle denenen saldırı şu an ekonomi üzerinden yürütülüyor. Hemen söyleyeyim, istihbarat örgütleri ekonomiyi her zaman bir silah olarak kullanmışlardır ve siz bunu yakaladığınız zaman süreci ucuzlatmak için “komplo teorisi” yakışması yaparlar. Ancak bugüne kadar yaşadıklarımız bunun bir komplo teorisi olmadığını gösteriyor.
ARTIK TÜRKİYE BİR EKSEN
-ABD’den gelen tehditlerin öznesi Papaz Brunson. Brunson, Erdoğan’ın dediği gibi ABD için 81 milyonluk müttefikini kaybetmeye değecek bir isim mi?
Brunson konusu bir bahane. Biz büyük resme bakalım. Çoğu zaman ekranlarda cari tartışmaların içinde boğuluyoruz. Konu daha detaylı incelenmeli. Eğer Brunson olmasaydı başka bir şey bulup yine bir gerilim oluşturacaklardı. ABD şu an Türkiye’nin kendisinin bir eksen oluşturduğunu görüyor ve bunu engellemeye çalışıyor. Bakın bugün dünyanın ekonomik ağırlık merkezi, hızlı bir şekilde batıdan doğuya doğru hareket ediyor ve bugün Türkiye bu işin sıklet merkezi haline gelmiş durumda. Çok net söylüyorum; Türkiye ağırlığını ne tarafa verirse o taraf kazanacak. ABD bunu net görüyor. Bunu bir eksen kayması olarak nitelendirip Batı dünyasını da yanına almak istiyor. Ancak bu bir eksen kayması asla değil. Hatta bu Türkiye’nin kendisinin bir eksen olması süreci. Bu açıdan bakarsanız ABD bu süreci durdurmak için çabalıyor. Zaten Beyaz Saray açıkladı, rahip bırakılsa bile uygulanan ek vergiler kaldırılmayacak.
EKONOMİK SORUNLAR YÖNETİLEMEZ DEĞİL
-ABD’den Türkiye’ye yönelen ve hiç de dostane olmadığı artık aşikar olan tutum ekonomimizi çökertmeye yöneldi. Muhalefet partilerinden eleştiriler hatta ABD yönetimini haklı çıkaracak denli imalı suçlamalar geliyor. Beyaz Saray’dan muhalefeti doğrulayan bir açıklama da geldi. Sormak isterim, ekonomimizdeki bir sorundan, bir açıktan mı kaynaklandı bu saldırı? Önlenebilir miydi? Türkiye ekonomisi saldırıya açık bir ekonomi midir?
Türkiye gelişmekte olan bir ekonomi ve her gelişmekte olan ekonomi gibi çözmesi gereken konular var. Bunların bazıları sorun da oluşturuyor. Mesela cari açık. Oldukça kronik bir hale geldi. Ancak Türkiye enerji fakiri bir ülke ve bu alanda net ithalatçıyız. Bunun etkisi çok büyük. Mesela enflasyon konusu da olumsuz etkiliyor. Fakat ikisi de yönetilemez değil ve enerji konusunda Türkiye sorunu hafifletecek çok ciddi projeler geliştiriyor. Dahası Türkiye’nin büyüme rakamları da oldukça iyi bir seyir izliyor. Özetle eksiklikler olmasına rağmen oldukça iyi bir ekonomik alt yapımız var.
MUHALEFET TAKDİR ETMELİ
Şimdi bu eleştiriyi getirenlere soralım. Bu tarz bir süreci başka hangi gelişmekte olan ülke kaldırabilirdi? Mesela Arjantin IMF’ye teslim olmadı mı? Brezilya’da yönetim düşürülmedi mi? İddia ediyorum 12 Ağustos gecesi kurda yaşadığımız şoku gelişmiş bir ülke yaşasa ekonomik krize girerdi. Ancak Türkiye sabah piyasalar açılmadan ilan ettiği önlemlerle süreci kontrol altına almayı başardı. Bu, bırakın eleştirmeyi, takdir edilmesi gereken bir hareket. Muhalefet yapıcı olduğu zaman faydalı olur. Kriz umarak iktidar elde etmeye çalışmak, o krizi tetikleyenlerle aynı amaca işaret eder ki, onların amaçları Erdoğan nezdinde Türkiye’ye diz çöktürmek.
EKONOMİYİ SİLAH OLARAK KULLANDILAR
-Ne yaşıyoruz biz ABD ile? Cumhurbaşkanı Erdoğan “bu ekonomik bir savaştır” dedi. Size göre de öyle midir?
ABD ile yaşadığımız şey aslında hem BM’de hem de NATO’da aynı antlaşmalara imza atmış iki ülkenin asla yaşamaması gereken bir süreç. Zira ABD’nin yaptıkları uluslararası hukuka tamamen aykırı. DTÖ kurallarına ters. ABD eski alışkın olduğu Türkiye’nin tavırlarını bekliyor. Sorgulamadan biat eden ve her denileni yapan Türkiye. Ancak Türkiye eski Türkiye değil ve Erdoğan dönemi ile beraber kendi çıkarlarını ön planda tutan bir politika izliyor. Ayrıca tüm dünyaya ABD’nin ne kadar hukuksuz olduğunu da gösteriyor. ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığı süreçte Türkiye’nin BM’de yaptığı ABD’nin asla kabul edemeyeceği bir tavır... Türkiye’de Erdoğan’ı indirmek için darbe dahil her şey denendi. Ancak çok şükür başarılı olamadı. Şimdi de ekonomi deneniyor. Toplumun gücü ile liderin stratejik zekasının arasını açmak için ekonomiyi bir silah olarak kullanıyorlar. Bu açıdan evet bu bir ekonomik savaş.
ERDOĞAN ZEKİ BİR LİDER, YAPILANI GÖRDÜ
-Bu asimetrik ekonomik savaş mıdır?
Erdoğan zeki bir lider. Yapılanın nereye gideceğini önceden fark ettiği için hemen adını koydu ve “ekonomik savaş” dedi. Birileri korumacılık diyor. Yaptırım diyor. Alakası yok. Savaş neden yapılır? Karşı ülkeyi çıkarlarınız doğrultusunda dizayn etmek için, topraklarını veya ekonomik kaynaklarını elde etmek için. O halde bu da bir dizayn savaşı. Ekonomiyi silah olarak kullanıp olası bir ekonomik krizi tetikleyerek yönetim değişikliği ve hatta sokakları karıştırıp askeri fiziki kontrolü sağlamak üzere BM’yi bile göreve davet edebilirler. Her ne kadar vergi, yaptırım vs. ile asimetrik görünse de diğer pek çok değişkene baktığınız zaman bu net bir şekilde ekonomik savaş.
ABD’Yİ KUŞAK VE YOL İNİSİYATİFİ KORKUTTU
-ABD şu an tam olarak ne yapıyor peki? “Yaptırım” tehdidinin ardında ne var, nasıl bir hazırlık var?
Kendi ifadeleri ile ne kadar ciddi olduklarını göstermeye çalışıyorlar. Ancak biliyoruz ki konu bunun çok çok ötesinde. Çin’in “Kuşak ve Yol” inisiyatifinde (modern ipek yolu projesi. FA) en kritik noktalardan birisi Türkiye. ABD bu projeyi kendisi için ciddi bir tehdit olarak görüyor. Dahası Rusya ile Türkiye yakınlaşmasından da çok endişeliler. Zira iki ülkenin beraberliğinin bölgedeki ABD politikalarını nasıl yerle bir ettiğini gözleriyle gördüler. Trump enteresan bir Başkan. Ne yapacağını kestirmek zor. Ancak konuyu ambargoya götürmek gibi bir çılgınlığın başta ABD için de zararlı olduğunu sanırım bu hafta Türkiye’ye getirilen vergi kararının ardından ciddi sorun yaşayan ABD borsalarından anlayacak kadar da akıllı olduğunu düşünüyorum.
YİNE ALGI SİLAHINI KULLANDILAR, TÜRKİYE GERÇEĞİNE ÇARPTILAR
-Amerika’nın Türkiye’ye karşı silahı çektiği ve stratejisini de ‘A bullet a day’ (Her gün yeni bir kurşun) olarak tanımladığı anlatılıyor. Nedir Allah aşkına bu silah? Kurusıkı mı, öldürme kastı/gücü var mı?
Bunu ne zaman tanımlamış? Yeni mi yoksa eski mi? Bana kalırsa bunu çok eskiden başlattı şimdi sadece adının koyuyor. Zira Türkiye 7 Şubat MİT krizinden beri sürekli saldırı altında. Gezi olayları, 17/25 Aralık, Hendek mevzusu, 15 Temmuz. Bunların görünür failleri ile kimin bağlantısı olduğunu bilecek kadar ciddi bir devlet aklına sahip olduğumuzu düşünüyorum. Silah aslında basit: Algıyı bozmak. Sadece enstrümanlar değişiyor. Yoğunluğu artıyor. Bana kalırsa algı her şeydir. Örneğin makroekonomik göstergelerin çok iyi olduğu ekonomilerde bile algının bozulması ile kriz çıktığına dair örnekler var. Burada yapılmak istenen de benzeri bir şey. Toplumun algısını bozmak. Amaç toplumun algısını bozarak siyasi kararlarını etkilemek. Aslına bakarsanız bu silah pek çok ülkede de çalıştı. İktidarlar değişti, isyanlar çıktı. Ancak hesap edemedikleri bir şey var. Türk halkının zekası ve feraseti. Bu bakımdan başka ülkelerde öldürücü etkisi olan saldırıları biz çok çabuk bertaraf edebiliyoruz.
İTİRAZIMIZ HUKUK ZEMİNİNDE, DESTEKLER DE ÖYLE GELİYOR
-ABD’nin Rusya’ya, İran’a, Almanya’ya, Kanada’ya yönelik tavrı da sert ve alışılmadık. Nitekim Türkiye’ye tehdit edip atak yaptığında da pek çok ülkeden ABD’ye itiraz, Türkiye’ye destek mesajı geldi. Bu durum ABD’yi durdurur mu?
ABD aslında bir süredir panik halinde. Ben bazı isimlerin “ABD çok güçlü. Güç zehirlenmesi yaşadığı için pervasız davranıyor” görüşlerine katılmıyorum. Konu güç savaşı ile ilgili. ABD, Sovyetlerin yıkılması ile oluşan tek kutuplu dünyanın hayalini kuruyor. Ancak dünya çok kutuplu bir hale doğru gidiyor. Bugün AB, Çin, Rusya, Hindistan ve İngiltere gibi ülkeler kutup başı durumunda. Hatta AB’nin içinde bile Almanya ile Fransa arasında başka bir güç savaşı var. Tüm bunlara ek olarak Türkiye de biraz önce söylediğim üzere kendisi bir eksen olmuş durumda. Bu açıdan bakarsak ABD’nin durmasını beklemiyorum. Türkiye çok zekice bir hamle yaptı ve konuyu uluslararası hukuk zeminine oturttu. Böyle olunca da diğer ülkelerin kolay destekleyebileceği bir zemini hazırladı. Almanya, İtalya, Rusya ve benzeri diğer ülkelerden gelen tepkiler de bu zemine oturuyor. Dahası DTÖ’nün (Dünya Ticaret Örgütü) açıklaması da tamamen bu argümana dayanıyor.