Öyle komik cümleler duyuyorum ki havası olsun diye vantilatör altına tutulan cinsten. Gülsem âlicenap kağıdın ciddiyetinden yerim diye korkuyorum sadece bu. Kabloları görünmüyor diye size yutturulan mutfak robotlarına insan muamelesi yapıyor oluşunuza takıldım biraz.
Biz neredeyiz? Hani demiştim ya; gülmüyor oluşum komik olmadığınız anlamına gelmez.
İnanın birilerinin ağız suyunun altına leğen koyarak izlediği, siyasete ancak mandalla tutturduğunuz o kuru sıkı ahkamlar umurumda değil, teşhisi çoktan konulmuş bu patolojik retorik birilerini neden bu kadar ilgilendirdi onu düşünüyorum.
Villası rahat yürüsün diye ayağına terlik getiren Yılmış, vicdan ahkamı kesiyor bu ülkede. Ya da artan vaka sayılarıyla ünlü CHP tecavüzlerini duyunca kulağına leblebi tıkayan az duyarlı şey , gaza getirmeye çalışıyor.
Bunların partisinin lideri ufkunu siyasetle değil oklavayla açtığından börekle poz veriyor.
Dolama börekle evcil pozlar vermek için dondurucudan çıkarılmış anlamsız gülümsemelere, Siyasetleri içine dolanmış tecavüzlere ses çıkarmak için de adamlığa ihtiyaç olduğundan böreği tercih ediyor.
Neden erken seçim diye müzmin vızıldadığını varın siz düşünün...
Bu olayları müselsel okuyamıyorsak, kafamızı bir çalkalayıp köpüğünü ayırmak lazım.
Pusudakiler havaya imitasyon gizem basıp Türkiye'nin terör örgütlerine düzenlediği muhteşem operasyonların ciddiyetini kırmaya çalışıyor. Süleyman Soylu'nun makam koltuğu Eren'in annesinin oturup ağladığı kapı eşikleridir. Onun makam koltuğu evlatsız babaların kalpleridir. Hedef o kalpler ve o eşiklerdir işte.
Böylesine salyalı bir operasyonun ilk hedefi Erdoğan ve Türkiye değilse ne?
Öylesine sündürülmüş konfeksiyon parçalarını birleştirerek kurgu yapmaya çalışanların asıl yıpratmak istediği Erdoğan.
Bu ülkenin bütün gediklerini dehasıyla kapatan ustalığıyla şaha kaldıran Recep Tayyip Erdoğan. Baharı cemreyle, onu bu topraklara verdiği müjdelerle tanıyor oluşumuzun şerefini asla yıpratamayacaksınız.
Gerisi zaten bebe oyuncağı, oyun hamuru, pofuduk dayı...