Hiçbir şey göründüğü ya da sanıldığı gibi değildir. Siyasetten, spora yaşamın her alanında durum böyledir aslında. Mesela plastiği ele alalım, çevreciler nefret eder bu maddeden. Oysa plastik doğayı korur çoğu zaman... Mesela uçak ya da arabalarda kullanılan plastik var ya, o olmasa, tüm bu taşıtlar daha ağır olur, daha fazla yakıt tüketir, daha fazla karbon emisyonuna neden olurlar. Bu fayda çok mu dolaylı? Rüzgardan elektrik üreten tribünlerin kanatlarında plastikten yapılma maddeler kullanılır.
***
Görünen ya da sanılan plastiğin çevreye zarar verdiğidir. Oysa gerçekte insandır çevreye zarar veren. Plastiği denize ya da piknik alanına değil de çöpe atsa, o madde dönüşecek ve yeniden kullanılacaktır. Çocukları ele alalım mesela, herkes için dünyadaki en değerli varlığı çocuklarıdır. Görünen ve bilinen ailelerin çocukları iyi eğitim alsın diye canla başla çalıştıklarıdır.Oysa gerçekte Milli Eğitim’de neler yapılmaya çalışıldığı ya da Fatih gibi projelerin çocuklara ne katacağını çoğu veli bilmez..
Futbolu ve göz döndüren rekabeti ele alalım... Görünen ya da sanılan ezeli rakipler Fenerbahçe ve Galatasaray’ın birbirine kalıcı üstünlük sağlamak istediğidir.
Oysa gerçekte her iki kulüpte, seyirci, para ve prestij için birbiriyle rekabet etmeye mecburdur...
***
Demokratik ülkelerde görünen ya da sanılan en büyük korku hükümet krizleridir.
Rahmetli Ecevit çok uzun yıllar önce bunun tam tersini söylemişti: ‘Güçlü bir muhalefet olan ülkelerde hükümet krizinden korkmamak lazım zira biri gider diğeri gelir. Oysa asıl tehlike muhalefet krizidir zira muhalefetin kuvvetli olmadığı yerlerde demokrasi dışı arayışlara yönelenler çıkabilir.’ En az plastiğin çevreyi koruması kadar şaşırtıcı değil mi bu tespit?
***
Şu son 3 haftada televizyonlarda demokrasi o kadar çok tartışılıp durdu da kimse dönüp darbe heveslilerinin en çok muhalefet eksikliğinden beslendiğini söylemedi.
Bundan ötesi sadece üç noktadır...