Aslında bu yazıda size bilmediğiniz bir şey söyleyecek değilim.
Sadece zehirlenen kafalara da yaptığınız paylaşımlarla sesimiz ulaşır umuduyla bu satırları yazıyorum.
Zira "İsrail bize mi saldıracak?" kafası ciddi bir zehirlenme işareti...
Önce sıcak gelişmeleri hatırlatayım...
İsrail'in yeni Dışişleri Bakanı Gideon Saar, ilk mesajını terör örgütü PKK/YPG'ye verdi... Elbette Saar, terör örgütünün doğrudan ismini anmıyor ama "Kürtler doğal müttefikimiz, Kürtlere ulaşmalı ve bağlarımızı güçlendirmeliyiz. Bunun hem siyasi hem de güvenlik yönleri var" açıklaması artık perde gerisinden "ABD ile iş tutmayı bırakıp doğrudan sahaya inelim" çağrısıdır.
Aynı gün, İsrail Finans Bakanı Smotrich'ten de "2025 yılı Batı Şeria'da egemenlik yılı olacak. İsrail'in Batı Şeria üzerindeki egemenliğini uygulama zamanı geldi" açıklaması yapıldı. Büyük İsrail Projesi'nde rotanın neresi olduğunu anlamak için müneccim olmaya gerek yok.
Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nde Suudi Arabistan'da yaptığı açıklama kritik önemde... Erdoğan, İslam ülkelerine "Uyanın artık" diyor.
Erdoğan'ın "İsrail'in amacı; Gazze'ye yerleşmek, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere Batı Şeria'daki Filistin varlığını yok etmek ve nihayetinde ilhak etmektir. Adım adım buraya doğru bir gidiş söz konusudur, buna engel olmalıyız" açıklamasını CHP'liler de gerçekten iyi dinlemeli. Çünkü Erdoğan aynı zamanda CHP'ye de seslendi. DEM'lenme süreciyle ilgili "Enfeksiyon yayılıyor" uyarısında bulundu... CHP'nin başındakilerin kendi kişisel ikbal hırsları uğruna, partiyi zehirlediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir başka açıklamasında Suriye'deki terör koridorunu kapatma mesajı verdi. Yani 5. Harekat yakında gündeme gelebilir. MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin "Erdoğan Türkiye için güvence" mesajını da buradan okumak gerekiyor. Zira DEM'lenen CHP'nin Irak ve Suriye'den asker çekmek istediğini sağır sultan bile duydu. Biliyor. Peki biz oradan asker çekince aynı zamanda burayı PKK/YPG'ye yani İsrail'in "Doğal müttefikimiz" dediği teröristlere bırakmış olmayacak mıyız? Bunca mücadele ve bedel ödenmişken yeniden teröristlerle ve Siyonizmle sınır komşusu olmak evlatlarımızın, torunlarımızın ikbalini de karanlık bir kuyuya bırakmak değil mi? Bu yüzden CHP'de varlığı az da olsa hala mevcut olan ulusalcı kanadın sesini daha güçlü çıkarması gerekiyor.
Zira İsrail tehdidi planlı adımlarla kapımıza doğru yaklaşıyor.
Takdir milletin elbette.
CHP TASARRUFA CAMİDEN BAŞLADI
Herkesin malumu kamuda tasarruf dönemindeyiz.
Cumhurbaşkanlığı tarafından tüm belediyelere gönderilen bir genelge var.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, bu genelgeyi gerekçe gösterdi. Kentteki tarihi camilerde görev yapan belediye personelini geri çekme kararı aldı. Şimdi ilk bakışta "Ne var bunda?" diye sorabilirsiniz.
Eğer CHP'li Başkan Bozbey, göreve gelir gelmez akrabalarını belediyeye doldurmuş olmasa, hatta bu sebeple CHP Genel Başkanı Özel dahi "O akrabalar belediyeden gidecek" diye tepki göstermese bu haklı bir soru gibi de görünebilir.
Belediyeye kendi akrabalarını, CHP kadrolarını dolduran, konserlere milyonlar akıtan, en son icraatı çelikten Atatürk heykeli olan CHP'li Başkan Bozbey'in tasarruf denilince aklına camilerin geliyor olması her şartta tartışmalı bir konu.
"Yeşil Bursa" dediğimiz kent aynı zamanda o tarihi camileriyle de ünlü... Osmanlı döneminin tarihi yadigarları kentin dokusunun bir parçası ve 6 tarihi camideki personeli geri çağıran Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin bu hamlesiyle ne kadar tasarruf yaptığını, oradan geri çağırdığı personeli hangi kritik göreve atadığını da söylemesi gerekiyor.
Takdir milletin elbette ama CHP'nin camilerle, cami cemaatiyle karşı karşıya gelen bu siyasetinin milletteki karşılığının sempati olmayacağı da muhakkak hele ki CHP'li belediyelerin savurganlığı, israfı, ikbal fonları tartışılırken...
"BİZDE TERÖR DE YOK TERÖRİST DE"
DEM Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, kayyum atamalarını eleştirmek için Meclis'teki grup konuşmasında aynen şöyle dedi. Kelimesi kelimesine buraya yazıyorum.
"Terör falan diyorlar, tam bir safsata tam bir yalan. Bunlar bu terör yalanına sadece kendileri inanıyorlar. Bizim partide terör de yok, terörist de"
Hani günün en kısa fıkrası desek kimseyi güldüremeyiz.
Dağda, PKK'lı teröristlerle keleşlere sarılıp pozlar veren Semra Güzel gibi vekillerini mi sayalım?
Terör suçundan mahkumiyeti olan ve halen cezaevinde yatan eski genel başkanlarını mı hatırlatalım?
En yakın tarihli canımızı acıtan olay TUSAŞ saldırısıydı. 5 şehit verdiğimiz saldırıda etkisiz hale getirilen terörist Mine Sevjin Alçiçek HDP'liydi.
Şimdi çıkıp kimse bize HDP başka, DEM başka demesin...
Zira aynı Tuncer Bakırhan Mardin'de otobüsün üstünden terör örgütü PKK elebaşlarının isimlerini sayıp, "Yolumuz onların yolu" mesajı vermedi mi?
Bu saatten sonra mızrak çuvala sığmaz. Milleti de kimse kandıramaz.
DEM'liler bir karar verecek ya siyaset yapacaklar, ya da örgütün uzantısı olarak kalacaklar. Zira Türkiye Yüzyılı'nda teröre de terörün gölgesinde siyaset yapana da yer olmayacak.