Düne kadar insanların denize girdiği halk plajlarının büyük bir bölümü bazı mekan işletmecileri tarafından tel örgülerle çevrildi. Kapıda kolları hormonlu, dövmeli dünkü çocuklar nöbette, ‘para vermeden giremezsin’ duruşuyla sıradan vatandaşa geçit vermiyor. Kısacası deniz keyfi hayal oldu. Haydi onların gözü dönmüş diyelim, peki buna kim ve nasıl izin verebilir?
Bir zamanların İstanbul Valisi olan Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay’ın söylediği bilinen bir söz: Halk plajlara hücum etti, vatandaş denize giremiyor! Sıradan insanı vatandaş saymayan, arkaik bir bakış açısı. İstanbul’da belediyenin açtığı halk plajları olsa da düne kadar insanların serbestçe denize girdiği yerlerin tel örgülerle çevrilmesi, buna karşı çıkanların itilip kakılması da ayrı bir mesele.
Yıllardır bütün Kilyos halkının denize girdiği iskelenin yan tarafındaki alan da bunlardan bir tanesi. Yıllardır orada olan bir restoran bir gece karar verip orayı tel örgüyle çevirip alanı halka yasak hale getirdi. Halk isyanlarda: “Çocukken rahat rahat girerdik denize diyor” birisi. Diğeri ekliyor: Artık deniz hayal bize, burnumuzun dibinde ama geçit yok.
Dünün çocukları hormonlu, dövmeli kollarıyla kapıda bekliyor. “Buradan para vermeden geçemezsin” duruşu bu. Haydi onların gözü dönmüş, buna kim nasıl izin verir?
Türkiye’den Yunanistan’a çok sayıda turist gidiyor. Neden gittiklerini ve plajların nasıl yönetildiğini bilmeyenler için anlatayım. Belki plajları mafyaya teslim edenlerin kulağına kar suyu kaçırır. Turizm sektörümüze bir fikir verebilir belki. Turizmden geçinen milyonlarca insanımız kan ağlıyor. Aslında bu yazıyı en çok onlar için yazıyorum. Çünkü yerli turist meselesini çözemezseniz, yabancı turist meselesi çözülmeyecek. Türk turisti elinde tutamazsan, yabancıyı da tutamayacaksın.
ÖYLEYSE KALİMERA
Yunanistan, İtalya, İspanya gibi turistlerin akın ettiği bölgelerde plajlarda insanlar rahat rahat dolaşıyor ve denize giriyor. Mesela dünyanın en pahalı turistik kentlerinden Marbela’da 5 yıldızlı oteller bile yolun arka tarafına yapılıyor, plajlar herkese açık. Yunan adalarındaki uygulamayı anlatayım size; belediyeden işletme için izin alan kişiler plajı düzeltiyor, duş, kabinler yerleşiyor, şezlong ve şemsiyeleri sıralıyor. Plajı her daim temiz tutuyor. İsterse kafeterya, restoran gibi bir yer açıyor. Renkler malzemeler doğayla iç içe, göz kirliliği de olmuyor buralarda.
Yolun bir plajdan geçiyorsa, denize girip duşunu alıp geziye devam edebiliyorsun. Plajda birkaç saat kalmak istersen o da mümkün. Havlunu serip güneşleniyorsun, dinleniyorsun. İstersen akşama kadar kal kimse rahatsız etmiyor. Hiç kimse “Neden geldin, giremezsin, duşu kullanma” demiyor. Yan gözle bile bakmıyorlar.
Şezlong ve şemsiye kullanmak istersen, iki kişi için 3 ile 8 euro arası ödüyorsun. Kullanmazsan para yok.
Bizdeki durum malum, hepimizin ortak sorunu. En güzel koylar ya otel, ya da ‘Beach club’ler tarafından kapatılmış. Plaja girmek için kapıda para vermen gerekiyor. Tüm iyi ve patikası, yolu olan koyları işletmeler kapatmış. Ne yapalım, dikenlerin üzerinden atlayıp denize hırsız gibi mi girelim? İki kulaçlık keyif boğazında kalıyor insanın. Bu durumda Türkler Yunan kıyılarına Kalimera diyor!
Önce insan olacaksın!
Turizmin sorununu çözmek yerli turisti elde tutmaktan geçiyor demiştim. Bu nedenle acilen ‘Alo Plaj’ hattı kurulmasını öneriyorum. Birileri plaja girmek konusunda sorun yaşıyorsa ‘alo imdat’ diyebilmeli. Gelelim yazılı olmayan kurallara. Önce insan olmak. Ne devlet, ne sistem ne de cezalar. Çevreye ve insana saygılı olmamız gerekiyor. Herkes tüm plajlarda denize girmeli elbet. Geçen yıl Çeşme plajında büyük bir firmanın soyunma kabinine gittim. Her yer pislik içinde, soyunma kabini tuvalet olarak kullanılmış. Şimdi sorarım size bu iş nasıl olacak? Belki de tüm bunlardan uzak durmak ve misafirlerini/müşterilerini rahatsız etmemek için oteller plajları kapattı, her şey ilk böyle başladı.
Ancak artık işler çığırından çıkmış durumda ve ciddi bir rant durumu söz konusu. Her iki taraf da düzgün hareket ederse kıyılarımızdan daha cennet bir yer olmadığını göreceğiz.
Temizlik, ahlak ve plajları rahat kullanmak turizm konusunda büyük yol aldırır. Bu gizli bir formül değil. Kendi ülkemizde değil başka ülkelere gidip rahat denize giriyor ve kazıklanmadan ağız tadıyla yemek yiyorsak çuvaldızı kendimize batırmanın zamanı gelmiş de geçiyor demektir.