Pazartesi günü Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında bir operasyon yapıldı. Bu bir PKK operasyonuydu. Ancak gözaltına alınan şahısların evlerinden FETÖ elebaşı Gülen’e ait kaset ve çok sayıda dijital materyal çıktı.
Bu ve benzeri operasyonlar terör örgütleri arasındaki ilişkiyi göstermesi açısından önemli. Ancak yazımın konusu bu değil. Ben FETÖ-PKK ilişkisindense, terör örgütü PKK’nın Kandil’deki gaybubet evlerini yazacağım.
Ancak önce Suriye’nin kuzeyindeki bazı gelişmelere değinmek istiyorum.
ABD Başkanı Trump, Pentagon tarafından ikna edildi ve Suriye’de kalmaya karar verdi. ABD Suriye petrolünde tekel olmak istiyor. Kendi kontrolü dışında petrol satılmasını istemiyor. Geçtiğimiz günlerde El Bab bölgesindeki petrol tesislerine bir hava bombardımanı yapıldı. Bunun önce Rus uçakları tarafından yapıldığı düşünüldü ancak daha sonra ABD’nin yaptığı anlaşıldı. Uzmanlara göre ABD bu saldırı ile “Benim kontrolüm dışında petrol hareketliliğine izin vermem” mesajı vermek istiyor.
TSK ise Rasulayn-Tel Abyad arasındaki bölgeyi kontrol altına aldıktan sonra mikro temizlik çalışmasına başladı. Bu bittikten, yani terör hücreleri tamamen ortaya çıkarıldıktan sonra ikinci aşamaya geçilecek. Bu kapsamda Afrin’de olduğu gibi Jandarma birliklerinin bölgeye girmesi bekleniyor. Ruslarla yapılan devriyeler de sorunsuz devam ediyor. Bir kaynağım “Karada araçlarla yapılan devriyeler imaj açısından önemli. Ancak asıl devriye havada yapılıyor. İHA’larımızın görüş açısı ilgili alanın çok ötesinde ve detaylı” ifadelerini kullandı.
Yapılan devriyelerde terör örgütünün ağır silahlarını bölgeden götürdüğü ancak mühimmatı bıraktığı görülüyor. Bırakılan silahlar arasında örgütün rejimden aldığı Katyuşa füzeleri de var.
Bu sırada Irak’ın kuzeyinde de terör örgütü PKK unsurlarına TSK-MİT ortaklığında nokta operasyonlar yapılıyor. Bu operasyonlar çok kritik. Doğrudan örgütün tepe yöneticilerini hedef alıyor.
Aralarında Murat Karayılan, Cemil Bayık gibi isimlerin de olduğu örgütün üst düzey isimleri bu yüzden örgütün Kandil’deki gaybubet evlerine gizlenmiş. Yani dışarı çıkmıyorlar. Örgütün bu evleri Kandil’de ve İran sınırları içerisinde yer alıyor. Kimi ağır hasta örgüt yöneticilerinin tedavisini bile bu evlerde yaptırdığı söyleniyor.
BİR ULUSAL GÜVENLİK SORUNU: FAKE NEWS
“Post-truth” yani “gerçek ötesi” kavramını 2016’dan bu yana çok sık duyuyoruz. Bu kavram, duyguların ve kişisel kanaatlerin hakikatin önüne geçtiği, nesnel gerçekliğin, akılcılığın önemini kaybettiği bir iklimi anlatıyor. Bu iklim yalan haber ve sansasyonel iddialardan besleniyor. Kimi aktörler, sosyal bilinçte buldukları açıklardan girerek toplumların zihin haritaları üzerinde oynama yapıyor. Ve istediklerini alıyorlar. Bunun örnekleri var. Cambridge Analitics isimli şirketin Facebook’tan satın aldığı verilerden yararlanarak kişiye özel yalan haber ürettiği ve hem ABD hem de Brexit seçimlerini etkilediği uzun süredir konuşuluyor. Şirket iki seçimde de ırkçılığı körükleyecek yalan haberler üretmişti. Yerel seçimler öncesinde Suriyelilerle ilgili çıkan, kimi insanları sokağa döken, spekülatif haberler tesadüf mü, bunu da sormak lazım. Diyeceğim o ki iletişim araçlarının yaygınlaşması birçok faydayı içinde barındırıyor ancak toplumsal bilincimizi ciddi bir tehditle de karşı karşıya bırakıyor. Bu alanda dış saldırılara açığız. O halde? Toplumsal bilincimizi korumak bir ulusal güvenlik meselesidir. Kırmızı Kitap olarak bilinen Milli Siyaset Güvenlik Belgesi’nde “fake news” ve algı operasyonları bir tehdit olarak yer alsa, yeridir.