İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Sebahat Tuncel’e “PKK silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan 8 yıl 9 aylık hapis cezası vermişti. Mahkûmiyet kararı Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nce onanınca HDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in milletvekilliği tehlikeye girdi.
Tuncel’e göre karar siyasi... Tuncel, “Yargıtay, siyaseten bir karar almıştır. Türkiye’de uzun süredir yargı, ne yazık ki demokratik siyasetin önünde engeldir” açıklamasını yaptı. Ne yazık ki Tuncel’in eleştirisini bazı yorumcular da paylaştı...
Ben aynı kanaatte değilim. Sebahat Tuncel’in PKK üyesi olduğunu düşünüyorum... Tuncel, üye olmanın çok ötesinde uzun süredir PKK’nın propagandasını yapan, siyasi kampanyalarını yürüten bir kişi... Tuncel’in kendi içinde ve çevresinde PKK’nın parçası olması nedeniyle herhangi bir sorun yaşadığını da sanmıyorum.
Tuncel, PKK’nın silahlı eylemlerini geçmişte desteklemiş, hatta Kürt gençlerine intihar saldırganlarını model olarak göstermiş bir isim.
Tuncel, bir dönem önce 8 askeri katleden ve 28 askeri yaralayan ‘Zilan’ kod adlı canlı bombanın cenaze törenine katılmış ve Kürt gençlerine bu canlı bombayı örnek almalarını salık vermişti:
“O’nun mücadelesini kendi mücadelemiz olarak görmeliyiz. Zilan yoldaş sadece sisteme karşı kendi bedeninde bomba patlatmamış, aynı zamanda erkek egemen sisteme karşı kadın mücadelesine önemli bir çıkış yapmıştır. Sadece Zilan değil, Kürt özgürlük tarihine baktığımızda binlerce şehidimiz var. 18.000 gerilla bu 30 yıllık mücadelede yaşamını yitirmiştir. Bunların arasında binlerce kadın arkadaşımız var. Bizim bugün rahat siyaset yapmamızı, bu kadar rahat konuşmamızı bu mücadeleye ve bu arkadaşlarımıza borçluyuz. 30 yılda çok büyük emekler ve çok büyük bedeller verildi. Ancak halen yolumuz var”.
Terörü siyasette meşru bir araç olarak gören pek çok BDP’li, HDP’li siyasetçi var. Hatta önceki hafta BDP Van Milletvekili Özdal Üçer, TBMM çatısı altında PKK üyesi olduğunu ve bununla gurur duyduğunu ifade etmişti.
Başka bir deyişle, PKK üyesi olmaktan dolayı utanıp sıkılan, bunu kamuoyu önünde ilan etmekten çekinen herhangi bir kişi yok artık. BDP cephesinde asıl mesele kendileri için bu kadar doğal olan bir ‘gerçeğin’ mahkemeler tarafından bir türlü kabullenilememesi. Tuncel ve BDP/PKK cenahı bu nedenle Yargıtay’ı siyasi olmakla suçluyor. Yani diyorlar ki “hem PKK’lı olalım, hem de bu suç olmasın”.
Yasalarımıza baktığımızda PKK hâlâ bir terör örgütü, dolayısıyla ona üye olmak da suç. Bu durumda, Meclis tarafından terör örgütü üyesi olmak suç olmaktan çıkarılıncaya, ya da yetkili mercilerce PKK’nın artık bir terör örgütü olmadığı ilan edilinceye kadar mahkemelerden yasaların dışında bir karar almasını beklemek doğru olmayacaktır...
Bu hususta barış süreci bozulur endişesi taşıyanlara da hatırlatmak isterim, eğer terör örgütü silahlarıyla sistemin içine girebiliyorsa, o anlayışın temsilcileri Meclis çatısı altında “PKK üyesiyim ve bununla gurur duyuyorum” diyebiliyorsa orada silah mutlaka patlar. Bizdeki süreç İspanya ve İngiltere’dekinden çok farklı yürüyor. İngiltere’de bir kişi dahi çıkıp “IRA üyesiyim ve bununla gurur duyuyorum” dememişti. İngiltere’de bugün dahi IRA ve türevleri terör örgütleri listesindedir ve hayatını demir parmaklıklar arkasında geçirmek istemeyen hiç kimse IRA’yı ve terörü övemez...
İngiltere’de süreç terörden pişmanlık ve barışa inanç üzerine kurulmuştur. İspanya ve Fransa’da ise örgütün koşulsuz olarak silah bırakması ve kendisini feshetmesi ön şarttır...