Pek hatırlanmayan şu iki cümle CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na ait: “Bizim için YPG terör örgütü değildir. YPG kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur.” Kılıçdaroğlu bu sözleri, 21 Ekim 2014’te İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kulübü öğrencileriyle bir araya geldiği sohbette söyledi. Haber, aynı gün T24 İnternet gazetesinde Damla Uğantaş imzasıyla yayınlandı.
Türkiye’ye göre YPG, PKK’nın Suriye’deki yapılanmasının silahlı gücü. Ve ABD bu gücü, “PKK terör örgütüdür ama YPG terör örgütü değildir” diyerek aleni destekliyor. Hatırlanacağı üzere birkaç hafta önce ABD askerleri omuzlarında YPG armaları ile fotoğraflanmıştı.
CHP Genel Başkanı aynen ABD gibi düşünüyor, Washington ağzı ile konuşuyor. Sadece bu konuda değil. CHP’yi, Cumhuriyeti kuran parti olarak iliklerine kadar benimsemiş CHP’liler, Kılıçdaroğlu yönetiminin bugünkü duruşundan ciddi rahatsızlık duyuyorlar. CHP’nin altı ilkesinin (altı ok) içerisinde “milliyetçilik ve devletçilik” de var. Kılıçdaroğlu’nun Esed, PKK terörü, Ermeni meselesi konusundaki duruşunun bu ilkelerle çeliştiğini düşünenler, parti içinde ciddi bir muhalefet hareketi başlatmış durumda.
23. Dönem Manisa Milletvekili Şahin Mengü, geçen hafta CHP’nin, “Ermeni sorunu gibi meselelerde ya da İstanbul’da patlayan bomba gibi sorunlarda ülkenin onurunu koruyacak bir duruş gösteremediğini” söyledi. Bir hafta önce de Antalya Milletvekili Deniz Baykal, “Muhalefet olarak kendimizi yeniden gözden geçirmemiz lazım. Yeniden şekillendirmemiz lazım” çıkışını yaptı. Yalova Milletvekili Muharrem İnce İstanbul Bostancı’da yaptığı toplantı ile bayrağı açtı.
CHP neden yol ayrımında?
Birincisi CHP patinaj yapıyor. Yüzde 20 bandına sıkışmış bir partinin umut vermeyen, silkinemeyen bir yönetimi var. Sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a muhalefet etmeye hapsolmuş bir parti, iktidar alternatifi olabilir mi?
İkincisi, Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı, siyasetin normal akışı içinde olmadı. Baykal’la ilgili kasetin, CHP’yi dizayn etmek isteyen siyaset dışı merkezlerin (Washington- Pensilvanya) işi olduğu şüphesi dağılmış değil. Kaset hesaplaşması, CHP’de henüz yapılmış değil.
CHP’deki yönetim değişikliğinin, Suriye’deki gelişmelere paralel olarak büyük fotoğrafın içine yerleştirilmiş olduğu kuşkusu da yabana atılamaz. Bugün, “CHP’nin ekseni kaydı” diyen muhaliflerin, Kılıçdaroğlu yönetimine iki önemli itirazları var. Birincisi, Esed’e verilen desteği, Türkiye’nin milli dış politikası ile bağdaştıramıyorlar. İkincisi de PKK terörü konusundaki “ne şiş yansın ne kebap” duruşunu içlerine sindiremiyorlar. Kılıçdaroğlu’nun son olarak 6 polisimizi şehit verdiğimiz günde “PKK’lıları da ziyaret ettik, DHKP-C’lileri de ziyaret ettik” özensizliği, parti tabanında şok etkisi yaptı.
Hatırlanacağı gibi Deniz Baykal, 16 Şubat 2016’da CNN Türk ekranında Kılıçdaroğlu’na ağır eleştirilerde bulundu: “Azez-Halep hattını açık tutmak için Türkiye’nin bombalama hakkı vardır. Olay PYD olayı değil, Halep olayıdır. Olay Şii kuşatmasıdır. Bizim içimizde PYD konusunda olduğu gibi bazı arkadaşlarımız terör konusunda çizgiyi HDP çizgisine doğru taşıyan açılımlar içine doğru girdiler. Terörle mücadele konusunda halktan ve CHP tabanından eleştiriler ve tepkiler yükseliyor...”
PKK terörü, Cumhuriyeti kuran partiyi yol ayrımına getirdi. Terörle kararlı mücadele, CHP’yi sarsmaya devam edecek. CHP’de artık muhalif hareketi yok, “CHP ilkelerine dönmeli” hareketi var.