CNN’deki tartışma ibret vericiydi...
Ülke TV’deki açıklamalarım bağlamından koparılarak kullanılıyor. O program IŞİD’i tartışan bir programdı. Özetle söylediğim şudur: IŞİD ve PKK’yle mücadele, basit bir terör ve terörizmle mücadele meselesi olmaktan uzaktır. IŞİD ve PKK’yle mücadele, ‘terörizmle mücadeleye indirgenemez, çünkü evet her iki hareketin de şiddet ve terör yoluyla, devletlere karşı savaşı göze alarak hayata geçirmek istedikleri siyasi programları vardır. Bunu söylemek her iki örgütün uyguladığı terörü ve şiddeti hiçbir şekilde meşru göstermez. Terör ve şiddetin hedefinde olan devletler artık bu mücadeleyi siyasi, sosyal ve hatta kültürel alanlarda kazanabilecek bir mücadelede veriyorlar. Ama bu alanları gözardı etmemiz istendiğinde durup hep beraber düşünmeliyiz. Bir örgütün bu IŞİD olur PKK olur, uyguladığı şiddet ve terörü, sürdürebilmesini mümkün kılan siyasi sebepler, tarihi sebepler nedir diye sormayacak mıyız?
***
PKK de IŞİD de bu anlamda bütün bu sebepler toplamının sonucudur. IŞİD, sadece terör uygulayan bir örgüt değil, ‘devletleşmiş yapısıyla’ devlet gibi kurumsallaşmak isteyen, belli oranda Sünni aşiretlerin ve halkın desteğini alabilen bir örgüttür. PKK’ye bakalım. PKK, etno kültürel taleplerin inkarı ve bir kimliğin yok sayılması üzerine inşa edildi. Bu kimlik talepleri AK Parti iktidarına gelinceye kadar karşılanmadı, 70’li, 80’li yıllarda karşılansa ve tanınsaydı, PKK bugün muhtemelen olmayacaktı. Bunu ben değil, PKK’ye karşı savaşan Türk ordusunun komutanları söylüyor.
PKK’yi dağlarda ve şehirlerde terör uygulayan bir örgütten ibaret görmek yetmez, PKK, siyasi kolu olan bir parti aracılığıyla 6 milyon oy alan, yüze yakın belediyeyi yöneten bir örgüt.
Bu gerçekleri konuşamazsak, şiddete ve teröre karşı doğru bir mücadele yapılamaz.
MHP’li aday PKK’ye karşı mücadele etmek istiyorsa, Kürtler’i inkardan vazgeçsin. Kürt kimliğine saygı göstersin.
Savcılara benim de çağrım budur: Kabul etsinler bu suç duyurusunu ve MHP’yle temsil edilen ama Türkiye’ye faydası olmayan milliyetçiliğin PKK terörü ve şiddetini nasıl beslediğini tarihi duruşmalar yaparak konuşalım.
***
Orhan Miroğlu, PKK terörü ve şiddetine karşı çıktığı, her iki halkın birliğini savunduğu için bedel ödeyen bir insan. Son beş yılda ortaya koyduğu tavır nedeniyle korumayla gezebilen bir insan. Fikirlerinin bedelini ödemesini korkusuzca ödeyebilen bir insan. Silahları Gömmek gibi bir kitaba imza atmış bir insan.
Mehmet Aslan’a şunu söylemek isterim, onun ve partisinin savunduğu milliyetçilik olmasaydı, PKK de olmayacaktı. O da, partisi de Türkiye’de siyaset yapmayı PKK’ye borçludur. Bunun adı ‘terör siyaseti’ yani şehitlerin kanı üzerinden siyaset yapmaktır.
Bahçeli ve adamları, PKK’nin şiddetine ve terörüne karşı mücadele eden insanları hedefe koyuyor ve itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Bunu yaparken Doğan medyasını kullanıyorlar. İddia ediyorum, Doğan grubunun PKK şiddetine ve terörüne tanıdığı sınırsız tolerans olmasa, MHP’nin PKK’yle mücadeleyi terör ve terörizmle mücadeleye indirgeyen tutumu olmasaydı, PKK ikide bir ‘devrimci halk savaşı’ diyerek ortalığı ateşe veremezdi.
MHP’nin ve Doğan grubunun bu haliyle olmadığı bir Türkiye PKK’ye dar gelir!
MHP ve Doğan grubunun derdi PKK şiddeti ve terörüne karşı çıkmak değil, tam tersi bu şiddet ve teröre karşı açık tutum alan gerçek siyasi aktörleri ,itibarsızlaştırmaktır.
Çünkü PKK terör ve şiddetine bugün en fazla ihtiyacı olan MHP ve Doğan grubudur.
Varlıklarını maalesef PKK’ye endekslemiş durumdalar.
Mehmet Aslan, PKK olmasa, baba mesleği gazinoculuğu sürdürmekten başka bir iş yapmayacaktı!
PKK şiddeti ve terörü sayesinde milletvekili olmaya hazırlanıyor! Bu da Türkiye’nin kadersizliği olsa gerek!
Tahir Elçi konusuna gelince. Gözaltına alınmasının hukukla bağdaşır yanı yoktur. Elçi, benim değer verdiğim bir dostum ve aynı zamanda Musa Anter dosyasında avukatlığımı yapan bir hukukçudur. Silahı ve şiddete karşı olduğunu biliyorum. PKK’yle ilgili söyledikleri nedeniyle uğradığı haksızlık kabul edilemez. Tahir Elçi’yle PKK söz konusu olduğunda aynı şeyleri düşünmüyor olabiliriz. Bu demokrasinin gereğidir. Ama ben Tahir Elçi dahil, Kürt aydınlarının ekseriyetinin, PKK’nin uyguladığı şiddet ve terör eylemlerini destekledikleri kanaatinde değilim. Desteklemek başka şeydir, bir örgüt hakkında fikir beyan etmek, bu fikir toplumun belli bir kesiminde hoşa gitmese dahi, başka bir şeydir.