Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda, bölücü terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan ve örgütün Suriye uzantısı PYD ile ilgili bir sergi açıldı. AP Sosyal Demokrat Grubu Milletvekili Josef Weidenholzer’in ev sahipliğinde açılan sergi bir hafta süreyle açık kalacak.
Hatırlanacağı gibi 18 Mart’ta yapılan Türkiye-AB zirvesi öncesi de PKK’ya AB Konseyi arkasında çadır kurması için yer verilmişti. İzni veren Belçika, terör örgütleri PKK ve DHKP-C’nin Avrupa’da en yoğun faaliyette bulunduğu ülkelerin başında geliyor. Belçika’nın arkasındaki asıl güç ise Almanya. Türkiye aleyhindeki bütün örgütler başta Almanya olmak üzere Avrupa’da himaye görüyor, destekleniyor. PKK’nın kara parası da Avrupa’da aklanıyor.
PKK’nın, AB’nin terör örgütleri listesinde olmasına rağmen, bu örgüte karşı adım atılmaması, tam tersine Türkiye’nin gözünün içine baka baka himaye edilmesi nasıl oluyor? Türkiye’nin onuru ile neden bu kadar oynanıyor?
Sorunun kuvvetlenmesi için iki hatırlatma daha yapayım.
Avrupa Parlamentosu, vize serbestîsi verilebilmesi için Türkiye’den terörle mücadele kanununun değiştirilmesini istiyor.
8 Haziran’da Strasbourg’daki Avrupa Parlamentosu’ndaki genel kurul oturumunda ise gündem maddesi, HDP milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasıydı. Buna şiddetle karşı çıktılar.
Sanki AB ile bir cephe savaşı yapmışız, mağlubiyetinden arkasından bize barış şartları dayatıyorlar. Sadece Avrupa Birliği değil, ABD de durmadan “PYD bizim için terör örgütü değil” diye kafamıza kakıyor.
Biz hem ABD ile hem AB üyesi ülkelerin önde gelenleri ile birlikte NATO üyesiyiz. Yani bunlar bizimle “dost ve müttefik” ülkeler. Nedir o zaman bizim milletçe canımızı yakan, vatan toprakları üzerinde “Kürdistan” kurmaya kalkan bölücü terör örgütüne bu hamilik? Nedir Türkiye’yi hiçe sayma, onurunu zedeleme?
Bizim Erdoğan düşmanlığı ile gözü dönmüş aydınlarımız, muhalefet partilerimiz neden ABD’ye, AB’ye laf söyleyemiyor? Türk devletini; hendeklerde, el yapımı patlayıcı imal eden evlerde kendi vatandaşlarının katletmekle suçlayan bildiri yayınlayan o 1128 aydın, terörü himaye eden AB karşısında neden dut yemiş bülbül kesiliyor?
Kılıçdaroğlu, dil ucuyla bile olsa Avrupa Parlamentosu’ndaki PKK/PYD sergisi için bir kınamada bulundu da biz mi duymadık. Hürriyet ve Sözcü gazetelerinin kalemini kılıç gibi kullanan görev elemanı yazarları, Zaman yerine çıkan Gülen gazeteleri AB’yi kınayan, eleştiren bir yazı yazdılar da, bir haber yaptılar da bizim mi gözümüzden kaçtı?
Kaçmadı, onlar üç aydır Avrupa Parlamentosunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedefe konmasına alkış gönderiyorlar... “Siz dışarıdan, biz içeriden vuralım” diyorlar.
Hep yazıyor, söylüyoruz. Türkiye ABD ve AB tarafından terör sopasıyla hizaya getirilmek isteniyor.
Türkiye’nin AB üyeliği de bize boyun eğdirmek için bir şantaj malzemesi haline geldi. Öylesine ikiyüzlülük ve çifte standart sergiliyorlar ki, bu tavırları ile tüm Avrupa değerlerini kendileri çiğniyor. Önceki gün bu sütunda sordum: Demokrasinin beşiği İngiltere, hükümetin ve Parlamentonun iradesi yok sayılarak Irak işgalinde ABD’nin yanına nasıl iteklenmiş? Hükümeti devre dışı kim/kimler bırakmış? Parlamento noter gibi kim/kimler tarafından kullanılmış, istiskal edilmiş?
Daha önceleri başka sorularımız da olmuştu. Mısır’daki darbeye Brüksel de, Washington da “darbe” diyememişti. Bütün dünya şahit, Batı’nın menfaatleri söz konusu ise demokrasi hikâye...