Her hafta Millî Savunma Bakanlığının Faaliyetlerine İlişkin Basın Bilgilendirme Toplantısı yapılıyor.
Basın ve Halka İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk tarafından yapılan bu haftaki (21 Eylül) toplantıda şu hususların altı çizildi:
"Türk Silahlı Kuvvetlerimiz; başta PKK/KCK/PYD-YPG, DEAŞ ve FETÖ terör örgütleri olmak üzere her türlü tehdit ve tehlikeye karşı mücadelesini artan bir şiddet ve tempoda sürdürmektedir.
"Bu kapsamda Irak ve Suriye'nin kuzeyi dâhil son bir haftada 42 terörist etkisiz hâle getirilmiştir.
"Böylece etkisiz hâle getirilen terörist sayısı 1 Ocak'tan itibaren 1.271'e, 24 Temmuz 2015'ten bugüne kadar ise 38 bin 614'e ulaşmıştır.
"Diğer yandan 13 ve 15 Eylül tarihlerinde Irak'ın kuzeyindeki Gara bölgesinde bulunan terörist hedeflere yönelik hava harekâtları gerçekleştirilmiştir. Toplam 31 hedef imha edilmiştir.
"Hudutlarımızdan; yıl içerisinde yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalananların sayısı 7 bin 442'ye yükselmiştir. Yakalanan şahıslardan 345'i FETÖ mensubu olmak üzere toplam 497 terör örgütü mensubu kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir."
TSK'nın ve MİT'in operasyonları öylesine başarılı ki, bölücü terör örgütü PKK'nın üst yönetim kadrolarından neredeyse her ay birkaçı etkisiz hale getiriliyor.
Bu hafta İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın açıklamasından öğrendik ki, aralarında kırmızı, turuncu ve gri kategoride arananların da bulunduğu 4 terörist, etkisiz hale getirildi.
Yine Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), terör örgütü YPG/YPJ'nin sözde Münbiç sorumlusu "Sara/Şervin Derik" kod adlı Uman Derviş ve korumalarını, Suriye'nin Münbiç bölgesinde gerçekleştirdiği operasyonla etkisiz hale getirdi.
MİT, terör örgütü PKK/KCK-YBŞ'nin sözde Sincar asayiş sorumlusu Halid Reşo Kasım'ı da, Irak'ın Sincar kentinde gerçekleştirdiği operasyonla etkisiz hale getirdi.
Kandil, sarsıldığı gibi Kandil'in emrindeki HDP de sarsılıyor.
Seçime doğru FETÖ'nün de, DEAŞ'ın da devreye girdiğini görüyoruz.
Birbiri ile irtibatsız gibi görünen şahıslar eliyle yürütülen ve toplumu şaşkınlığa, yılgınlığa uğratma hedefli; gayrı ahlakî, ırkçı tertiplerin/vakaların hepsinin, FETÖ organizasyonu olduğunu bilmek gerekir.
DEAŞ'la ilgili operasyonlar da, Türkiye'yi karıştırmak isteyen şer cephesinin her türlü terör örgütünü kullandığını bir daha hatırlatıyor.
18 Eylül'de, bombalı eylem hazırlığında bulunan DEAŞ üyelerine yönelik, İzmir Bornova'da düzenlenen operasyonda 10 şüphelinin yakalanması, meselenin vahametini anlatıyor.
Yine bu hafta Tekirdağ merkezli 9 ilde düzenlenen DEAŞ operasyonunda aralarında terör örgütü DEAŞ'ın finansman sorumlusunun da olduğu iddia edilen 17 zanlı yakalandı.
Terörle mücadelede güvenlik kuvvetlerimizin başarısı, muhalefetten hiç destek görmüyor.
İnsan ister istemez soruyor; muhalefet terörle mücadelen rahatsız mı oluyor?
Öyle ya sınır ötesi harekâtlarla ilgili tezkereler Meclis'te görüşülürken CHP ile HDP tezkerelere karşı çıkmışlardı.
31 Mart'taki yerel seçimler, en az 14 ve 28 Mayıs seçimleri kadar önemli.
CHP yine HDP'nin desteğine mahkûm. O sebepten terörle mücadeleyi desteklemek bir yana, CHP, Sezgin Tanrıkulu'nun TSK düşmanlığını bile örtbas etmeye çalışıyor. Hele o yeni gelin gibi genel başkanlık sevdasına düşen Özgür Özel'in, "Kendi evlâdımız, birilerinin önüne atılmamalıydı" deyip Tanrıkulu'nu sahiplenmesine ne demeli?
Muhalefet cephesinin hesabı; büyük şehirlerde kazanarak, "iktidar güven kaybına uğradı" gerekçesiyle erken seçim baskısı başlatmak...
Onlar, terörle mücadelede, başarısızlığa bile bel bağlayabilirler.
MİT Başkanlığını pazarlık masasına yatıranlardan her şey beklenir.