Terör örgütü PKK’nın hint keneviri tarlalarına yapılan baskın, çok açık söylüyorum size, Kandil’in vurulması ve Murat Karayılan’ın teslim alınması kadar önemlidir..
Değerli dostlar, PKK ölçeğinde bir terör şebekesiyle çok boyutlu mücadele etmek gerekiyor..
Bir kaç maddeyi sıralayacak olursak;
- Askeri müdahale yapıp kımıldayanı vuracaksın
- Medya propaganda ayağına darbe vuracaksın
- Lojistik kanallarını tıkayacaksın
- Yurt dışı siyaset bağlantılarını kopartacaksın
- Ekonomisini çökerteceksin
- Mal varlığına el koyacaksın, para hareketini keseceksin
- Örgüte katılımı durduracak sosyolojik tedbirleri alacaksın
- Halk desteğini kıracak açılımlar ortaya koyacaksın
Başka başka ülkelerin kendi terörle mücadelelerinde farklı boyutlar söz konusu olabilir.
Ama Türkiye ölçeğinde PKK’ya baktığımız zaman, tek başına; ‘asker vursun, terörist ölsün’ şeklinde bir anlayışla sonuca ulaşılamadığını görüyoruz..
Bu vakte kadar PKK’nın tamamen yok edilememesinin en önemli nedeni, arkasındaki dev ekonomisiydi.. Avrupa’da halen daha varlığını devam ettiren binlerce girişimci bizzat PKK için çalışıyor.. Dönerciden pizzacıya bira markasından televizyon-radyo istasyonlarına kadar büyük bir para çarkından söz ediyoruz.. Asıl gelir kalemini ise kaçakçılık ve uyuşturucu oluşturuyor.. Örgütün sadece uyuşturucudan elde ettiği gelirin kaç milyar dolara karşılık geldiği bilinmiyor.. Ama orta ölçekli bir Avrupa ülkesi bütçesinden daha fazla olduğunu ifade etmemiz lazım.. Şimdi buna çok ciddi anlamda müdahale edildiğini görüyoruz.. Sıra geldi diğer önemli gelir kalemine.. ‘Kaçakçılık’.. Doğuda Ağrı - Van - Hakkari, Güneydoğuda , Hakkari - Şırnak - Mardin hattına kadar uzanan, İran, Irak, Suriye sınır boyunda yerleşik yüzlerce köy, PKK adına kaçakçılık yaparak sağlıyor geçimini.. Gidin bakın ve yorumu kendiniz yapın.. Sınır boylarındaki çoğu köyde, binlerce katır var. Katırlı köylerin içindeki evlerin bodrumları da depo.. En başta mazot elbette.. Ama çay, yağ, sigara, şeker, cep telefonu, bıçak, halı, kilim, et, her türlü gıda maddesi giriyor sınırdan... Devlet nasıl ki hintkeneviri tarlalarından tek tek, kök kök söküp imha ediyor.. Aynı şekilde sınır köylerindeki katırlara-eşeklere de el koyup, mazot deposuna dönüştürülmüş evlere de müdahale etmelidir..
Doktorun odasında
Yer: İzmir-Kemalpaşa, Bağyurdu Mahallesi, 9 No’lu Aile Sağlığı Merkezi..
Bir vatandaş, olması gereken saatte odasında olmayan doktor Birsen Tırtar’ı bekliyor..
Tırtar geldiğinde, vatandaşı muayene etmesi için kendisine tahsis edilen odada oturan adamı görüyor ve öfkeden çılgına dönüyor.. Yaşlı adamı azarlıyor, hakaretler yağdırıyor ve daha da korkuncu hırsızlık ithamında bulunuyor. O anları da bir vatandaş, cep telefonuna kaydediyor.. “Doktora Şiddet” lobisi sayesinde, doktorlar tarafından hakarete uğrayan, aşağılanan, itilip kakılan vatandaşı unutmak üzereydik.. Bu haber, gerçekleri hatırlatması bakımından çok önemliydi. Doktor Hanım’a da bir hatırlatma.. “O oda sana ait değil arkadaşım. Bana ait. Sen hekim olarak, içeri girer, işini yapar ve gidersin.”