Gazeteci, bir Amerikan şirketinin (Delta Crescent) Suriye’nin kuzeydoğusuna Amerikan askeri desteğiyle hakim olmuş PKK’yla petrol anlaşmasını imzalamasının arkasının ne kadar dolu olduğunu merak eden adamdır.
Kendi alanlarında hayli uzman 3 kişi ( emekli Delta Gücü subayı James Reese, neo-con siyasetin ünlü avukatı James Cain ve riskli bölgeler petrol uzmanı John P.Dorrier) Şubat 2019’da bir ofiste bir araya gelip, “Suriye’deki petrolden biraz para yapalım, torunlara lazım olur” diye yola çıkacak öyle mi, hadi oradan , geçiniz…
Atılan adım, neo-con/Siyonist hareketin “Büyük Kürdistan” projesinin en önemli aşaması, ABD, herkese (biz dahil) bu projeden dönmeyeceğini, aksine, zamana yayıp birleştirerek bir “yeni harita” oluşturacağını gösterdi.
Bir “puzzle” bu, birinci şekil Irak’ın kuzeyinde oluştu, ikinci şekil Suriye’nin kuzey-doğusunda eklendi, artık gerisini siz düşünün…”
· KARANLIKLARIN İÇİNDEN BİR LOBİCİ…
Mazlum Kobani’nin yönettiği Suriye Demokratik Güçleri’nin (aslen PKK) siyasi şemsiyesi Suriye Demokratik Konseyi’nin petrol anlaşmasıyla eşgüdümlü olarak Washington’daki ünlü bir lobi şirketini kiralaması bir tesadüf olabilir mi, hayır…
Üstelik, Amerikan Kongresi ve yönetimi nezdinde anlaşma imzalanan isim, AF International kurucu başkanı Ayal Frank ise…
Ayal Frank Washington’un filmlere konu olan ünlü lobicilik dünyasının 25 yıla varan geçmişiyle “duayen” olarak adlandırılan portresi…
Mesleğe, 1998’de Kongre ve Beyaz Saray nezdinde yasama ilişkileri uzmanı olarak başladı, ne gariptir ki, ilk müşterisi İsrail’in Washington Büyükelçiliği oldu!..
Yıllarca Kongre ve yönetim içindeki Yahudi lobisiyle içli-dışlı çalıştı, bunu sürdürüyor. Bu bir lobici için doğan büyük avantaj onu, Siyonist düşünce kuruluşları, Washington Üniversitesi Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü ile 15 Temmuz 2016 emperyalist saldırısının karargahı BAE-İsrail ittifakının merkezi Demokrasileri Savunma Vakfı ile çalışmaya yöneltti.
Linkedin’deki portresinde referanslarından ikisinin Soner Çağaptay ve Alan Makovsky olması da pek şaşırtıcı değil bu nedenle.
· İSRAİL’İN ADAMINI TANIMAKTA YARAR VAR…
Ayal Frank’in, Ortadoğu’daki Kürt hareketinin bir numaralı adamı olmasının tarihi 2006 yılına kadar uzanıyor. O dönemde, Irak Kürt Otonom Yönetimi’nin, Birleşmiş Milletler’in kasasına takılan 4 milyar Dolar’lık ödemeyi bir an önce alma çabası bugün, PKK’ya kadar uzanan çok özel bir sürecin başlangıcı oluyor.
Barzani’nin o yıllardaki Washington temsilcisi Ferhad Barzani, bu çabada lobi yapıp, takibini gerçekleştirecek bir isim için 1996-1998’de MOSSAD başkanlığı yapmış Danny Yatom’un kapısını çalıyor.
Yatom’un ortağı Shlomi Michael’ın Kuzey Irak’ta yatırımları var, o önce, cumhuriyetçi lobici Jack Abramoff’u buluyor, bu ilişki Kürt yönetimini kısa süre içinde Ayal Frank’e ulaştırıyor.
Parayı kurtaran Ayal Frank Amerikan şirketlerinin yatırımlarını Erbil yönetimine yönlendirirken Amerikan-Kürt İş Konseyi’nin de kurucusu oluyor!.. Bu ilişki, Frank’i, 2006-2012 arasında Kürt yönetiminin Washington temsilcisi olan, Celal Talabani’nin oğlu Kubat Talabani’nin yakın arkadaşı yapıyor. (Kubat Talabani, 2014’ten bu yana Kürt yönetimi başbakan yardımcısıdır.)
Bu nedenle, (Mesud Barzani ile birlikte fotoğrafını da şuraya koyalım) Ayal Frank’i, 2017’deki Kürt bağımsızlık referandumu sürecinde Yahudi lobisiyle iç içe güçlü bir lobi faaliyeti sürdürürken görebiliyoruz. Barzani’nin referandumunda Kürt ve İsrail bayrakları Erbil, Süleymaniye sokaklarında boş yere yan yana dalgalanmıyor, arkadaki beyinler önemli…
· KOMALA’DAN PKK’YA UZANAN AYNI HAT…
Ayal Frank’in Ortadoğu’nun arka odalarında “rejim değiştiren lobici” olarak anılmasının nedeni, İran’daki rejimi Amerikan (İsrail?) desteğiyle devirmekte kararlı İran Geçiş Konseyi’nin de (Londra merkezli, lideri Hasan Şeriatmedari) lobisini üstlenmiş olması. Aynı zamanda, 2017’den itibaren yeniden silahlı muhalefete başladığını duyuran İranlı Kürt muhalefet partisi Komala’nın da Washington lobisi Ayal Frank’e teslim…
PKK’nın aynı şirketle anlaşması, bu nedenle, şaşırtıcı değil… Eğer sırtını Amerikan-İsrail ittifakına dayayarak, bir Kürt hareketi olarak, bir şeyler yapacaksan, adres belli zaten: Ayal Frank…
Suriye Demokratik Konseyi Washington Temsilcisi Sinem Muhammed şöyle diyor: Amerikan yönetiminin Suriye rejimine karşı koyduğu Sezar Kanunu ekonomik yaptırımlarının bölgemizi etkilememesi ve bölgemize dönük Türk saldırılarının durdurulması için Amerikan Kongresi ve karar alıcı kurumlar ile düzenli ilişki kurmamız gerekiyordu, varılan anlaşma bizim açımızdan önemlidir.
PKK’nın AF International ile imzaladığı lobi anlaşmasının bütçesi, yapılan iş ve şirketin gücü göz önünde bulundurulduğunda hayli düşük, ama, özellikle 2001’den bu yana Yahudi lobisinin, Kürt hareketlerine sahip çıktığı göz önünde bulundurulursa, pastanın büyük bölümünün farklı bir yerden geldiği düşünülebilir.
Özetle…
Bir devletleşme süreci var, bu, zaman içinde Türk iç siyasetine de etki edecek, anlatmaya çalışıyorum…
Böyle…