Binali Yıldırım-Ekrem İmamoğlu arasındaki televizyon tartışmasını kim yönetirse yönetsin, ister “Hayır, pişman oldum, ben olmalıyım” diyen Uğur Dündar, ister tartışma fikrini ortaya atan Didem Aslan Yılmaz, isterse “Fox TV” cenahından bir “yandaş gazeteci” yönetsin...
İlk raundu “Cumhur ittifakı”nın adayı almıştır.
Hem de ezici bir üstünlükle...
Üstelik ringe çıkmadan, rakibinin ağzını burnunu dağıtmıştır.
Bana sorarsanız, hakkaniyet gereği, “Televizyon tartışmasını Didem Aslan Yılmaz yönetsin” derdim.
Çünkü fikir ondan çıkmıştır.
Üstelik müteaddit defa çağrı yapmış, “karşılıklı tartışma” fikrini sürekli canlı tutmuştur...
Fakat Didem Aslan Yılmaz adına kötü haber...
İkili arasındaki tartışmanın ne zaman, hangi kanalda, kimin moderatörlüğünde gerçekleşeceği bu satırların yazıldığı saatte netlik kazandı...
Buna göre, Yıldırım ve İmamoğlu 16 Haziran 2019 pazar günü saat 21.00'de canlı yayında karşı karşıya gelecekler. Yayın herhangi bir kanaldan değil tüm kanallardan yayınlanacak şekilde, uydudan ortak yayınla gerçekleşecek... Moderatörlüğünü İsmail Küçükkaya adlı “Fox TV” çalışanı gerçekleştirecek...
Hayırlı olsun...
Ekrem İmamoğlu, ilk raundu kaybetmiş olmanın verdiği öfkeyle “pislik” yapmaya kalkar mı?
Çünkü “öfke kontrolü sorunu” olan bir arkadaşla karşı karşıyayız; karakol basmalar, polis tokatlamalar, hoşa gitmeyen sorular karşısında gazetecilere “horozlanmalar”, vatandaş tartaklamalar, el kol hareketi yapmalar, fizikî müdahalede bulunmalar, ne ararsanız var...
Bence yapacaktır...
Pislik yapacaktır...
Kendine verilen süreyi (ortaya “mağduriyet” çıkaracak biçimde) birtakım provokatif hareketlerle harcayacaktır ve dünya beyefendisi bir insan olan Binali Yıldırım’ı da çileden çıkaracaktır.
Nerden mi biliyorum?
Muhterem babasının verdiği nasihatlerden (!) biliyorum...
Babası bizimkine (yani genç müteahhit ve “pazarlamacı” Ekrem İmamoğlu’na) sormuş: “Bugün ne yaptın evlat?”
Bizimki sevinçle, “10 daire sattım baba!” diye cevap vermiş.
Babası, bu cevap üzerine kızmış: “Niçin 15 daire satmadın?”
Görüyorsunuz, değil mi?
Babadan oğula geçen hırsı (“kazanma” ve “sahip olma” hırsını) görüyorsunuz değil mi?
Hayatı boyunca sürekli “kazanmış” (AVM sahibi bile olmuş) ama “kaybetmek” nedir (fakir düşmek nedir) hiç bilmemiş Ekrem İmamoğlu, kaybetme ihtimali belirdiğinde çirkefleşen ve rezalet çıkaran/rezalet çıkarma potansiyeli yüksek bir kardeşimizdir.
İnşallah “temiz” bir yayın gerçekleşir de, adaylar projelerini anlatma imkânı bulurlar.
Bunu daha çok, bir “mühendis” olan ve bugüne kadar Türkiye’ye yüzlerce eser kazandırmış Binali Yıldırım adına istiyorum...
Ötekinin “proje”, “eser”, “yatırım” diye bir derdi yok...
Projeleri sorulduğunda sadece “retorik” yapıyor...
Dişe dokunur bir şey söylemiyor.
Söylediği/söyleyebildiği tek somut şey, “Daha yaşanabilir bir İstanbul...”
Daha yaşanabilir bir İstanbul... İyi güzel de... Yeni köprü ve geçitler yapmadan, trafiği hale yola koymadan, “raylı ulaşım sistemi”ni daha geniş alanlara yaymadan bunu nasıl gerçekleştireceksin? “Şu kadar israf, bu kadar yolsuzluk, bu kadar makam aracı, bu kadar İspark zararı” diyerek (ki, verdiğin bilgilerin hepsi yanlış) İstanbul’un sorunlarını nasıl çözeceksin?
Çözemeyeceksin…
Hem İstanbul’un, hem de adaylığında “umut” vehmedenlerin başına bela olacaksın!