Sahil çamı (pinus pinaster) bitkisinin dal kabuklarından elde edilen standardize özüt ‘piknogenol’ adıyla biliniyor. Son yıllarda bu özüt üzerinde yürütülen bilimsel çalışmalarda birçok hastalığın önlenmesi ve tedavisinde yararlı olabileceği ortaya konuldu. Bu nedenle piknogenol taşıyan doğal ürünlere talep giderek artıyor. Yapılan çalışmalardan birinde sağlıklı ileri yaşlarda kişilerde algılamayı artırdığı gözlenmiş. Yeni yayımlanan bir araştırmanın sonuçları ise piknogenolün üniversite öğrencilerinin sınavlardaki algılama ve dikkat performansı üzerindeki etkisini ortaya koyuyor.
İtalya’da bir üniversitede yaşları 18-27 arasında değişen 108 öğrenci seçilmiş. Öğrencilerin performansını daha doğru değerlendirebilmek için seçimde belirli kriterler göz önüne alınmış. Son iki hafta içerisinde herhangi bir ilaç, besin desteği ya da vitamin kullananmar, diyet yapanlar, uykusuzluk, depresyon ve gerginlik sorunu olanlar; sigara içenler ve hamileler çalışmaya dahil edilmemiş.
SANKİ?KAMPA?GİRMİŞLER
Deney grubuna (53 kişi) sekiz hafta süreyle günde 100 miligram piknogenol taşıyan besin desteği kapsülü verilirken, kontrol grubuna (55 kişi) herhangi bir uygulama yapılmamış. Deney süresince her iki gruptaki gönüllülerin yaşam şekilleri kontrol altında tutulmuş. Günde sekiz saat uyku, dengeli beslenme, diyetteki tuz ve şeker oranlarının azaltılması gibi... Günde sadece birer bardak kafeinli, alkollü içecek ve kahveye izin verilmiş, 20 dakika hafif egzersiz yaptırılmış. Yani öğrenciler bir nevi kampa alınmış. Piknogenol uygulama süresi sonunda öğrencilerin algılama ve dikkatlerindeki değişim uluslararası bilimsel derecelendirme yöntemleriyle değerlendirilmiş. Bu bilimsel değerlendirme yöntemlerine ilaveten öğrencilerin girdikleri sınavlardaki başarıları da karşılaştırılmış.
Değerlendirmelerde piknogenolün kişilerin başlangıç performanslarına ve kontrol grubuna göre zihinsel kapasiteyi artırdığı (özellikle şekil hafızasını kelime hafızasından daha belirgin bir şekilde artırmış) ve anksiyeteyi azalttığı sonucuna varılmış. Aynı şekilde piknogenol verilen gruptaki öğrencilerin sınavlarda daha yüksek başarı gösterdikleri gözlenmiş. Çalışmanın tek olumsuz tarafı sonuçların plasebo (yalancı ilaç) grubu kullanılmadan sadece herhangi bir uygulama yapılmayan kontrol grubuna göre kıyaslanarak değerlendirilmesi. Dolayısıyla bu çalışma bir ön çalışma olarak kabul edilerek plasebo kontrollü daha kapsamlı ve programlı araştırmaların yapılması gerekiyor.
İLACA GEREKSİNİMİ AZALTIYOR
Alerjik astım, en yaygın astım tipi. Özellikle çocuklardaki astım şikayetlerinin yüzde doksanı alerjik nedene bağlı. Yetişkinlerde ise bu oran yüzde ellilere düşüyor. Alerjik astıma yol açan polen, mikromantar sporları ya da akarlar gibi etkenler her yerde bulunduğundan öncelikle korunmak ve ilaç tedavisi gerektiriyor.
76 alerjik astım hastası iki gruba ayrılarak, bir gruba altı ay süresince kullandıkları kortikosteroit ilacının (flutikazon propiyonat) yanı sıra günde 100 miligram (sabah 50 ve akşam 50 miligram) piknogenol veriliyor. Diğer grup ise sadece kortikosteroit alıyor (kontrol grubu). Süre sonunda yapılan değerlendirmede piknogenol alan grupta alerjik astım krizlerinin azaltılabildiği, uygulanan kortikosteroit dozunun belirgin bir şekilde düşürülebildiği ve diğer astım ilaçlarına (salbutol vd.) olan gereksinimin belirgin bir şekilde azaltılabildiği görülmüş.
Derin ven trombozu (venöz tromboz), toplardamarlar içerisinde pıhtı oluşmasıdır. 55 gönüllü üzerinde yürütülen bir çalışmada altı ay süresince piknogenol uygulamasının derin ven trombozu oluşumunu belirgin bir şekilde önlediği bildiriliyor.
Sonuç olarak piknogenolün bilimsel çalışmalarla başta antioksidan ve yangı giderici olmak üzere geniş bir etki profili bulunduğu ortaya konulmuştur. Yeni yayımlanan bu klinik çalışmaların da desteklediği üzere piknogenolün son yıllarda kanserlerden kalp ve damar hastalıklarına kadar birçok tehlikeli hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde yararlı olabileceği ileri sürülmektedir.