Tamam anladık çok kızdın. Sadece garson yazarın ağzından köpükler saçarak saldırmasının yeterli olacağını sandın.
Belli ki işini iyi yapamayan garsona attın bir fırça ve saldırı işini “itibar suikastı” ve çamur atma konusunda “on numara beş yıldız” birine vermek istedin.
Tabi ki o görev adamı da “artık ceset olduğunun farkında bile olmayan” eski yayın yönetmenindi.
Pijamalı patron yine yanlış yapıyorsun.
Yahu adam ölü ölü...
Sana yaramayan aklını bize kakalamaya çalışıyor.
Eskiden olsa bizim mahalle yerdi bu numaraları ama artık paralel medya bile yemiyor anlasana.
Adam, Özköşk’ten Özbeştepe’ye terfi edememenin ızdırabıyla yanıp kavruluyor, itibarı olmadığı için binemediği uçağa çamur atıyor, üstüne üstlük bizim mahallede hiçbir karşılığı olmayan magazinel figürlerle, orada kurduğu “et pazarının benzerini “ bizim mahallede kurmayı teklif ediyor.
Pijamalı Patron bir bak bu tarafa.
Bu adamda/adamlarda akıl olsaydı, seni Türkiye’nin dev medya patronluğundan en itibarsız medya patronu seviyesine düşürmezlerdi.
Bu adamda/adamlarda akıl olsa “411 el kaosa kalktı”,”vay şerefsiz”,”muhtar bile olamaz” manşetleri atıp seni de kendilerini de el âleme rezil etmezlerdi.
Bu adamda/adamlarda akıl olsa geleceği az biraz görür, sana tavsiyelerde bulunur, kendi içine düştükleri çukura seni de çekmezlerdi.
Hem de öyle bir çukur ki içinde hep kendilerine benzeyen adamlar var.
Pijamalı Patron, senin ceset yayın yönetmenin kendi lağımını bizim mahalleye taşımak için şıracısını da örnek göstermiş.
Bunlar böyledir. Aynı kaba pisledikleri kankalarını ezmezler, ezdirmezler, hep el üstünde tutarlar.
“Kaliteli magazin nedir, bu ülkede en iyi bilen insanlardan biri olan Cengiz Semercioğlu” demiş senin ceset yayın yönetmenin.
Hani şu meşhur telefon şirketinden bedava cep telefonu kapıp Hürriyet’teki köşesinde bu bedava cep telefonu markasını ballandıra ballandıra anlatan, utanmadan da “paramla aldım” yalanını söyleyip faturasını ibraz edemeyen meşhur magazinciyi örnek gösteriyor.
Pijamalı Patron, inan olmuyor bu adamla/adamlarla...
Vallahi olmuyor, billahi de olmuyor...
Senin bu adamlar, ne adamlığı biliyor, ne insanlığı biliyor, ne siyaseti biliyor, ne de politikadan anlıyor. Servetini erittiler, senin vergi rekortmeni sıralamasında en aşağılara attılar.
Olan senin “az kalan” itibarına oluyor.
Pijamalı Patron sana bir teklifim var.
İzin al Ethem Bey’den, gazetecilerinden, yöneticilerinden birini göndersin sana.
Gelen arkadaş seninkilere, insanlık nasıl olur, şeref ve haysiyet nasıl korunur, Müslüman mahallesinde neden salyangoz satılmaz, satılırsa pişkinlik ve arsızlık yapmadan nasıl hata kabul edilip tövbe edilir öğretsin sizinkilere.
Senin ceset yayın yönetmenlerin, köşe kapıcıların rahatsız olmasın. Ethem bey, bu arkadaşı sizin oralarda fazla bırakmaz zaten. O arkadaş bu insanlık dersini, gazetecilikle harmanlayıp, sizin insan yerine koymadığınız, şerefini ve haysiyetini satmayan pırıl pırıl gençlerle halleder.
Pijamalı patron, Senin ceset yayın yönetmenin bu tarafa gelmek istiyormuş.
Ethem bey’in derdi bu mahallede de “et pazarı” kurmak, o pazara aday taşımak olsaydı, bir Ertuğrul Özkök’ü bir Cengiz Semercioğlu’nu (çok sevdikleri, uğruna her şeylerini feda ettikleri) paraya boğar, yaptırır, kurdururdu. Ama mesele o değil, senin adam hala anlamamış meseleyi. Bir de sen anlatıver.
BUZ KESTİNİZ BUZ
Arkadaş ne servetmiş bunların sahip olduğu.
Ayakkabı kutusuna sokmaya çalışsan, fabrikaların günlerce kutu üretmesi gerekirdi.
Karşılığını saatle hesaplamaya çalışsan İsviçre’deki tüm saat fabrikalarının çalışması gerekirdi.
Kasa içine koymaya kalksan bırak Türkiye’deki Ortadoğu ve Balkanlardaki tüm kasa imalatçılarının tam vardiya yapması gerekirdi.
Ama bunlar ne Doğan Medya’da, ne de paralel medyada haber olamıyor. Çünkü kendi ürettikleri ve sonuna kadar yalan olan, “kutu, saat, kasa” gibi sahte değil. Tüm çıplaklığıyla gerçekler. Ve bu gerçekler onların işine gelmiyor. Dolayısıyla sadece “Milli Medya”da var.
Aydın Doğan’ın ceset yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, gazetecilik öğretmeye çalışıyor ya “Milli Medya”ya.
Önce kendi bi öğrensin gazeteciliği.
Devlet memuru, Diş hekimi, CHP’li bir vekil nasıl 20 rezidans katı sahibi olur?
Aynı vekilin 4 yaşındaki kızı nasıl milyon dolarlık villa ve arazi sahibi olur?
Bu vekilin mensubu olduğu partinin genel başkanının kızı “tesadüf” ki aynı rezidansta nasıl daire sahibi olur?
O Parti liderinin özel kalem müdürünün kardeşi aynı rezidansta nasıl daire sahibi olur?
Yeni Akit’ten Kenan Kıran yazmış. Yolsuzluğu araştıran hâkim ve savcılara nasıl ev verildiğini anlatmış.
Bunlar haber değil mi ey Hürriyet gazetesi. Bak senin beğenmediğin “milli medya” bunları yazarken sen adeta “buz” kesiyorsun. Sonra da kalkıp ona buna gazetecilik öğretmeye çalışıyorsun.