CHP’nin başında Pensilvanya ürünü bir genel başkan var.
Ağzı bozuk, edepten yoksun...
Hadsiz ve densiz...
Pensilvanya imzalı bir kaset komplosuyla şu an komada yatan genel başkanına ihanet eden bu kişi, aynı zamanda kendi celladına âşık biri.
Dersim’de atalarını hunharca katleden bir partinin genel başkanlık koltuğuna oturtulan bu kişi, nedense katliamcılarına dönük tek laf edebilmiş değil.
Bırakınız bir tek cümlelik eleştiriyi, o parti devletinin ceberut ve katliamcı uygulamalarına meşruiyet atfeden biri.
Sözüm ona solcu ve ABD emperyalizmine karşı.
Lakin ABD emperyalizmine tek laf ettiği yok.
Türkiye’ye düşman ne kadar terör örgütü varsa onları alenen destekleyen ABD ve AB başkentlerine “demokrasiye verdikleri destek” dolayısıyla selam ve destek gönderen biri.
Solculuğu da, ulusalcılığı da böyle işte!
Bu adamın bir tek düşmanı var: Erdoğan!
Erdoğan düşmanlığında o kadar ileri ki Erdoğan’ın şahsında Türkiye’ye düşmanlık eden bilumum ülke ve çevrelerle dostluk geliştirecek kadar ihanet içinde...
Kendisi ihanet içinde olduğu için Erdoğan’a da o kavramlarla yükleniyor densizce.
Aynaya bakacak yüzü var mı bilmiyorum ama ihanet bahsinde konuşacak son kişi olduğunu söylemem bile kendisi için bir iltifat olur.
Erdoğan düşmanlığı onun aklını da, zekâsını da köreltmiş.
Ya liderimizin dediklerini anlamayacak bir zekâ yetersizliğine sahip, ya da kendisine efendilerinin biçtiği rolü oynuyor.
Her ikisi de ülkemiz adına ciddi bir sorun.
Liderimiz Erdoğan’ın dediği gibi bu haliyle bizim için siyaseten bir avantaj, lakin ülke için tam bir felaket.
Hakkını yemeyelim: Başına getirildiği partiyi bu ülkenin milli güvenlik sorununa dönüştürme becerisini göstermiş, CHP’yi solcu ve ulusalcı çizgisinden kopartıp Pensilvanya eksenine oturtabilmiş biridir.
Şimdi bu adam kalkmış bozuk ağzıyla liderimiz Erdoğan’a saldırıyor.
Tabii malum yerden aldığı talimat doğrultusunda.
Liderimizin hiçbir komplekse kapılmadan, herkesin önünde özeleştiri yapan tavrını demokratik siyaset adına alkışlayacağına kalkıp densiz ve edepsiz saldırılarda bulunuyor.
Liderimiz için sarf ettiği “zekâ yetersizliği” gibi edepsiz laflar kendisinin zekâsıyla ilgili bir duruma işaret ediyor besbelli.
Çünkü ne denildiğini ve denilmek isteneni anlamayacak kadar zekâ özürlü...
Girdiği her seçimde kaybeden birinin hâlâ koltuğunu koruyabiliyor olması hakikaten bir zekâ işi!
Karşımızda girdiği her seçimden ağır yenilgiyle çıktığı halde bırakınız istifa etmeyi özeleştiri vermeyi dahi aklının ucundan geçirmeyen biri var.
Ve o biri kalkıp, her seçimden galibiyetle çıktığı halde milletinin karşısında özeleştiri yapmaktan kaçınmayan liderimize edepsizce laf saydırıyor!
“Hainler devlet yönetemez!” diyor.
“Bu ülkeye ihanet eden o koltukta oturamaz!” diyor.
Hain diye densizce suçladığı kişi, Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Bu ülkeye yönelik bütün ihanet girişimlerine karşı milletiyle beraber yiğitçe duran Erdoğan‘a “hain!” diyene bakın hele!
Bu ülkeye düşman hainlerle kol kola giren birinin hainlik bahsinde konuşması hakikaten bir ironi.
Sen şaka mısın, nesin?
Bir yanda seçimle gelenin ancak seçimle gideceğini söyleyen, öbür yanda seçimle gelen Erdoğan’ı “gayrı meşru” ilan eden, dahası Erdoğan’ın kanlı bir iç savaşla devrilmesi gerektiğini söyleyen biri bugün demokratlık bahsinde konuşabiliyorsa zekâmızla alay ediyor demektir.
“Milletin yürekli adamı” Erdoğan’a “hain!” demek tam bir alçaklık örneğidir.
Bak “ihanet eden o koltukta oturamaz!” lafına katılıyoruz.
O yüzden oturtulduğun koltuktan kalk ki seni adamdan sayalım.
“Hain kim? Sensin!” diye şarlamışsın liderimize.
Hain kim? diye sormana gerek yok.
Milletimiz biliyor asıl hainin kim olduğunu…
Merak ediyorsan sahiden, aynaya bak!