Ali Koç yönetiminin göreve geldiğinden beri geliştirdiği olumsuz rekorlarına, 24 yıllık Trabzonspor namağlupluğunun geçtiğimiz ay iç sahada yitirilişinin eklendiği yetmiyormuş gibi, Danimarka ekibi Nordsjaelland'e 6-1'lik yenilgiyle yeni bir rekor daha egale edilmiş oldu. Bu mağlubiyetten önce Fenerbahçe, 17 Eylül 1975 yılında Portekiz deplasmanında Benfica'ya karşı 7-0'lık skorla en ağır yenilgisini almıştı. Bu tarihten 3 yıl sonra, 27 Eylül 1978'de Hollanda'da PSV Eindhoven'a 6-1 kaybeden sarı-lacivertli takım, 4 Kasım 1992'de Çek ekibi Sigma Olomouc'a deplasmanda 7-1 yenilmişti. 24 yıl sonra Ali Koç ve yönetimi tarihin en ağır Avrupa yenilgilerinden birini almış oldu. Bu dönem sanırım ileriki yıllarda tüm Fenerbahçeliler tarafından unutulmak istenen ıstırap günleri olarak hatıralarda kalacak. Geçtiğimiz sezon evinde Galatasaray'a 3-0, 10 kişi oynayan Beşiktaş'a 4-2 yenilen, ardından sahasında Galatasaray'a 3-0 mağlup olarak kırılması çok güç bir rekora imza atan Fenerbahçe, bu sezon ligin ilk derbisinde Beşiktaş karşısına çıkacak. Yeni yönetimi ile ilk maçına çıkacak olan Beşiktaş tarafından iddialı açıklamalar yapılsa da maçın ağır favorisi sarı-lacivertli ekip. Ancak insan bugüne kadar kırmadığı olumsuz rekor kalmayan Fenerbahçe'nin bir yenisini daha kırma ihtimalinden de korkmuyor değil.
Üç maymunu oynamak nereye kadar?
Nordsjaelland yenilgisinin ardından Fenerbahçe Spor Kulübü, resmi internet sitesinden Ali Koç ve yöneticilerin, takıma ve teknik direktöre destek ve moral vermek için Samandıra'ya çıkartma yaptığının haberini verdi. Böyle bir durumda moral mi, yoksa fırça ziyareti mi yapılır ben anlayamadım. Böyle bir yenilginin ardından bir de barbekü partisi yapsalarmış diyorum. Neyin morali, neyin desteği? 3 Temmuz'dan sonra taraftarın sıkı sıkıya kenetlendiği bir sezonda, futbol takımına yapılan bu denli büyük transferlerden, harcanan onlarca milyon dolardan sonra bana göre böylesine ağır bir yenilgi sonrasında moral, destek ziyareti olmaz, olamaz. Olsa olsa öncelikle bir bedel ödenir. Bedel ödemeye kimse gönüllü olmazsa, başkan masaya yumruğunu vurur ve gereken bedel ödettirilir. Hiçbir şey olmamış gibi hayata devam edilemez. İsmail Kartal maç sonrası en ufak bir analiz yapıp soru almadan, "Trnava maçını kazanıp gruptan çıkacağız" diyerek konuyu kapattı. İsmail Hocam, kusura bakma ama Trnava maçına sen değil, ben çıksam, bu takım yine maçı kazanır ve gruptan çıkar. Sen önce kaçma ihtimali yüksek grup birinciliğinin hesabını ver. Sonra da tarihin en ağır Avrupa Kupası yenilgilerinden dolayı en azından taraftara bir iki kelam et. Diyorlar ki Roma da şampiyon olduğu sezon 6-1 yenilmiş. Gazeteci kılığındaki pansumancı troller şimdi bununla taraftarı soğutuyorlar. Bugüne bakmayan geleceği göremez arkadaşlar.
Kraldan çok kralcı olmak
Beklerdim ki her hafta MHK Başkanı istifa etsin şeklinde rutin bildiri açıklayan Fenerbahçe yönetimi, en azından İsmail Hoca'yı, takım kaptanlarını, performansı düşük futbolcuları stadyuma ya da kulüp binasına çağırıp en hafifinden bir "Azizsilin" tatbik etseydi. Hafta sonu oynanacak Beşiktaş maçı aslında ak kaşık kara kaşık önemli sonuçlara gebe. Fenerbahçe yenerse yine sorunların üzeri örtülür, yeni tarihi hüsranlara kadar hiçbir şey yaşanmamış gibi hayat devam eder. Bu ihtimalde Beşiktaş'ın alabileceği ağır bir mağlubiyet henüz cicim günlerini yaşayan yeni yönetimi içinde bulunduğu romantik havadan çıkarır ve en azından Twitter rüzgârına kapılıp taraftarın nabzına göre şerbet vermeye başlarlar. Sonuç tam aksi olursa ne mi olur? İsmail Hoca muhtemelen kapıya en yakın yerden biletini alır, bugüne kadar alınan tarihi olumsuz sonuçlara rağmen sosyal medya ile iktidarını tartışmasız biçimde sürdüren Ali Koç ve yönetimi, iki transfer ile sezon sonuna kadar yoluna devam eder. Fenerbahçe ister şampiyon olsun ister olmasın, Ali Koç başkanlığa devam etmek ister. Şampiyon olursa son 5 yılda yaşanan tarihi sonuçlar göz ardı edilir, borç edebiyatına devam edilir, yönetim "yeni başlıyoruz" sloganıyla bir 4 yıl daha gider.
Şampiyon olunamazsa Ali Koç, "Başkan adayı olmayacağım" der. Divan Başkanı başta olmak üzere büyük abiler toplanır. Gazeteci görünümlü troller Ali Koç'un devam etmesi gerektiğine dair kitleyi ikna ederler. Aziz Yıldırım'a yapıldığı gibi taraftar grupları yürüyüş yapar. Ali Koç da istemeye istemeye (!) aday olup yoluna devam eder. İnanın belli bir kitle var ki, Ali Koç'un başkanlığa devam etmesini Ali Koç'un kendisinden daha fazla istiyor. Fenerbahçe sevgisi falan bunların umurunda değil. Tek dertleri pozisyonlarını kaybetmemek, rahatlarını kaçırmamak. Arkadaşlar bu kulüp kimseye kalmadı. Ancak, sadece Ali Koç'un getirdiği sponsorluklara mali bakımdan ayakları üzerinde durabilecek hale getirilen, bu sponsorluklara muhtaç duruma gelen kulübün yeni olası başkanı da Beşiktaş Kulübünde son verilen matruşka modeli ile gelirse, kulüp bir yirmi sene de biri diğerinin tekrarı başkanlar ile bir ileri iki geri gider gelir. Benden söylemesi.