Bir süredir dijital platformlarda 2. Dünya Savaşı belgeselleri dikkat çekici. Birçoğu Hitler'i ve Nazi dönemini etraflıca anlatan belgeseller ve ayrıca sinema filmleri.
Bugünlerde sinema dünyası Oppenheimer filmini tartışıyor. Filmde atom bombasını icat eden bilim adamının hikayesi anlatılıyor. Atom bombasını kullanarak Hiroşima ve Nagazaki kentlerini yok eden ABD, bombayı kullanarak savaşı bitirebildiklerini iddia ediyor.
Yani Japonları durdurmanın tek yolunun bu vahşi katliamı yapmak olduğuna inanıyorlar.
3. Dünya Savaşı'nın içindeyiz dersek yanlış olmaz. Bir ekonomi gazetesinde bu ifadeleri kullanamazdım elbette. Ancak son yıllarda yaşanan olayları birbirinden bağımsız düşünmemiz saflık olur. Bugün adına Hibrit dediğimiz savaşı diğerlerinden ayırt eden durumlar söz konusu.
Hibrit savaş birçok savaş türünü içinde barındırıyor. ABD'li savunma analisti Frank Hoffman, Hibrit savaş kavramını izah eden makalesinde Atinalılar ve Spartalılar arasında yaşanmış Peloponez Savaşı'nı ilk örnek olarak gösteriyor. 27 sene süren savaşta Spartalıların birlik oluşu, isyana teşvikler ve sonrasında oluşan siyasi düzen Hoffman için ibretlik.
Hoffman, dünün düşmanları ve edinilen tecrübelerle geleceğin düşmanlarını analiz etmek için farklı senaryolar üzerinde kafa yoruyor. Bu konuda onlarca stratejistin ABD'de ve İngiltere'de çalıştığını vurguluyor.
"Bu melez savaşlar devlet çatışmasının ölümcüllüğünü ve düzensiz savaşın fanatikliğini hararetle harmanlıyor. Bu tür çatışmalarda geleceğin düşmanları (devletler, devlet destekli gruplar, kendi kendini finanse eden aktörler) şifreli komuta sistemleri, taşınabilir havadan karaya füzeler ve diğer ölümcül sistemler dahil modern askeri yeteneklere erişimden yararlanacaktır." (bkz. F.Hoffman Hybrid Warfare and Challenges www.ndupress.ndu.edu)
Düzenli orduların caydırıcılığının dışında gayri nizami orduların, terör örgütlerinin, toplumsal grupları kışkırtan ve sokağa sürükleyen istihbarat örgütlerinin çalışmaları bu sürecin birbiriyle koordinesini zorunlu kılıyor.
Siber Savaş, Uzay Savaşı, Ticaret Savaşı, Enerji Savaşı, Psikolojik Harp (Medya, Siviller, STK'lar) ve daha birçok alt başlık bu savaşın kolları.
Bugün dünyada yaşanan çatışma 2. Dünya Savaşı'ndan çok farklı. Hiçbir devlet savaş ilan edip tarih önünde yargılanmak istemiyor. Atom bombasını atanların insanlığı bir filmle kandırarak makul gerekçe üretmeye çalıştığı zamanlardayız.
Doğrudan savaşmanın maliyetlerini iç kamuoyuna izah edemeyenler dolaylı yöntemler kurguluyorlar. Terör örgütleri, savaş şirketleri istikrarsız alanlarda filler için çimenleri eziyor. Enerji rotalarını hedef alan örgütler, altın ve elmas ticareti yapan savaş şirketleri, silah baronlarının test arenası haline gelmiş alanlar...
Ukrayna, Suriye, Nijer, Sudan... Küresel rekabette birbirine mesaj veren güçler için Hibrit savaşın sadece birer cephesi değil mi?