Bazen içimde bir soru işareti büyümüyor değil, “Çocuklarımıza verdiğimiz değerler sistemi onların ileride kendilerini mutsuz hissetmelerine neden olur mu?” diye. “Özgüven, özgüven!” diye karşısındakinin kafasını gözünü yaran çocuklar yetiştiren anne-babalarla dolu iken ortalık, soru hayli yerinde görünüyor. Kerem, geçen yıl okula başladığının ilk günlerinde bir şey yaşamıştı mesela. Bir arkadaşı, kalemliğinin kapağını almış, “Bana sakız alırsan geri veririm!” demiş. Kerem de benden sakız parası istemişti. Neden istediği ortaya çıkınca, “Peki oğlum, o arkadaşının yaptığını öğretmenine söyledin mi?” deyince durmuş, “Hayır!” yanıtını vermişti. Nedenini merak ettim. “Öğretmenimin ona kızacağını düşündüm!” demişti. Ona çok çaktırmasam da bu durum rahatsız etmişti beni. “Eğer çocuklar kızılacak bir şey yaparsa, öğretmenler kızar. Bunda bir tuhaflık yok” türünden bir şeyler söyledim. Öğretmeni yılların tecrübesiyle tabii “Burası okul. Burada doğru davranışları öğretiyoruz. Bu gibi durumları benimle paylaşmanı istiyorum!” demişti Kerem’e. Çıkışta aramızda şöyle bir konuşma geçmişti.
- Sence arkadaşının yaptığı doğru mu?
- Hayır, aslında o kapak benimdi.
- Peki sen ne hissettin arkadaşın senden sakız isteyince?
- Hakkı olmadığını biliyordum ama ona hediye alabileceğimi düşündüm.
- Arkadaşların senin istemediğin bir şeyi yaparsa, ne yapmayı düşünüyorsun?
- Sanırım onlara bunu yapmaya hakları olmadığını söyleyebilirim. Öğretmenime de söylerim.
- Kesinlikle çok iyi fikirler bunlar...
Bir örnek de Elvan’ın yıl sonu gösterisinden. Çok güzel gösteriler sahneledi çocuklar; bale, halk oyunu, modern dans. Şahaneydiler. Çıkışta kızıma sarıldım. “Çok güzel dans ettin. Yapacaklarını hiç unutmadın. Hepiniz çok başarılıydınız” dedim. Beş dakika sonra bir başka veli kızına “En güzel sen dans ettin. En başarılı sendin!” deyince valla kulaklarıma kadar kızardım. Şart mı yani her şeyin en güzelini, en iyisini yaptığını söylemek o çocuğa? İleride ne tür tatminsizler yaşayacak, ne tür mutsuzluklar yaşatacak çevresine hiç aklına gelmiyor mu acaba?
EBEVEYNLERİN GÖREVLERİ NEDİR?
“Okula başladığında yaşadığı sorunları tehditle, şantajla çözecek bir çocuk daha” dedim içinden. Çabuk bir değerlendirme, hatta biraz önyargılı olabilir. Ama okullarda artan zorbalığın, akran istismarının da bir nedeni olmalı ve bunu aramak için de önce kendimize bakmalıyız değil mi? Hele de bu yıl, daha küçük yaşta okula başlayacak çocuklar. Onların karşılaştıkları sorunları çözmeleri için nasıl yardımcı olabiliriz? Okul başarısını artırmaya çalışırken, duygusal gelişimlerini ne kadar dikkate alıyoruz? Sosyal yönden uyumlu ve başarılı bir çocuk için anne babaların üzerine düşen görevler ne? Bu soruların cevabını önümüzdeki hafta bir uzmandan alalım hep birlikte, ne dersiniz?
O ‘ennnnnnn’ başarılı çocukların annelerine de Mazhar Fuat Özkan’ın bir şarkı sözüyle cevap verelim: “Peki peki anladık!”
ANNENİN AJANDASI
Doğuştan engelli çocuklara kapı açıldı
Türkiye’de ilk defa kullanılacak göz kontrolü teknolojisi, doğuştan engelli çocuklara yeni bir dünyanın kapılarını açıyor. Engelli çocuklar göz kontrol teknolojisi sayesinde bakılan alanlar üzerinde, mouse ve klavye ile yapabildikleri işlemlerin yanı sıra Tobii Technology’nin sunduğu özel yazılımlar sayesinde çeşitli komut ve uygulamaları kolayca seçebiliyor.
Eskiden denizin altına bakmak için kum kovalarının altı delinirdi ya artık buna gerek yok! İstanbul Forum, İzmir Optimum ve Ankara Kent Park Decathlon mağazalarında bulabileceğiniz Ublo dalış maskesiyle çocuklar başlarını suya sokmadan sualtı yaşamını gözlemleyebilecek!
Eğlenceli tasarımlarıyla dikkat çeken mOmma ise damlatmayan bardağıyla bebeklerin beslenme saatlerini daha eğlenceli hale getiriyor. Anne göğsünden ilham alınarak tasarlanan bu bardak tıpkı bir hacıyatmaz gibi. Böylece ürünün ağız kısmı yere değmiyor ve hijyen sorununa yol açmıyor. Fiyatı 28.75 TL.