Daha önce bu konuyu yazmış olmama rağmen, BARIŞ dinamiğine geçişte, “seçtiğimize, irademize kast edenlerle sonuna kadar mücadele etmeyi de ihmal etmeyerek”, hızlanmamız gerektiğini düşünüyorum...
Bu noktada soralım; Nedir “Büyük Barış” veya “Pax Presidenta”?
Maddeler halinde sorgulayalım ve tespitlerimizi paylaşalım;
1- Türkiye 1992-2001-2003 arasında “kalıba dökülme” dönemine cevap verdiği 2003-2013 arasındaki ilk 10 yıllık dönemi tamamladı. Bu süreç özellikle “yerleşik yapıların” yerinden oynatılması açısından zor bir dönemdi ve ilkler yaşandı. Yapılar gerçekten yerinden oynadı ama tamamen söküldü demek henüz çok zor.
2- Şimdi önümüzde iki yıllık bir “ara geçiş” var. Türkiye önümüzdeki en geç 24 ay içinde Başkanlık Sistemine geçmeyi ve yeni bir anayasa yapmayı deneyecek. Bu geçiş kolay olmayacak, yerleşik yapılar direnecek, içeride sıkıntılar olacak ama “10 yıllık cevap” yeni bir “10 yıla girmeden” tabanını güçlendirecek...
3- İkinci 10 yıllık süreçte “Bilgi Temelli Türkiye’ye geçiş” de tam olarak hayata geçecek. bunu yapmak zorunda... Türkiye “İnanç ve Bilgi Sentezi” Temelli yapıyı tam olarak oturtacak ve “Yerleşik Düzen ve uzantılarının” yarattıkları paranoyalar çok geride kalacak! Peki ben bunları neden yazıyorum?
4- İkinci 10 yıl “ilki kadar zor değil”, fakat aradaki 24 ay boyunca geçişi engellemek isteyenler her imkanı kullanacaklar...
5- İkinci 10 yıl, daha fazla “bilgi” ve bu bilginin işlenmesi açısından daha fazla akıl gerektirecek bir dönem olacak. Bu 10 yılda size küçük bir örnek, hedefler tutarsa Türk ekonomisi 3’e katlanacak. Bu detay bile bilgi ve aklı nasıl kendi modelimizde sentez etmemiz gereğini gösteriyor...
Sevgili dostlar, bu tespitler sonrası işte tam bu noktada özellikle Türkiye’nin tamamının kendini “bu gidişin içinde hissetmesi” ve büyük yürüyüş’e katılması için bir vatandaş olarak isteğim, bir düşüncem var ve bunu sizlerle paylaşmak istiyorum... Teklifim çok açık; 2013-2023 daha doğrusu başkanlık yıllarına göre alırsak 2014-2024 yani “ikinci 10 yıla girerken” PAX Presidenta veya PAX BAŞKANLIK dinamiğini başlatalım, bu barışın içini dolduralım...
Sevgili dostlar, tespitler sonrası eminim şu soruyu soracaksınız; “Nasıl?”...
Ben aklıma gelenleri yine maddeler halinde paylaşayım, sizler de kendi düşüncelerinizi maddeler halinde ekleyin lütfen...
1- Herkes, “yerleşik yapılar” arındırıldıktan sonra, dönüp kendine baksın hatalarını düşünsün ve bir zihinsel adım atarak “çatışma” dinamiğinden “birlikte atak yapma” sürecine girsin.
2- Toplumdaki “zihinsel barış”, ana sorunların da bu geçiş sürecinde çözülmesiyle “toplumsal bir barış ve alt dinamikleri” olarak sorgulansın ve özellikle “Kürt Denklemi” başta olmak üzere yeni açılımlar hayata geçirilsin. Bu madde yerine getiriliyor ve çok büyük bir yol alındı!
3- “Yerleşik Yapıların manipülasyonlarına” bilerek katılanlar yapmasa bile, bu yapıya “gönüllü, zihnen, bedenen” destek veren her birey, kendini sorgulasın ve “çatışma-barış” geçişi için kendine düşenleri ve atılması gereken adımları ortaya koysun.
4- Çatışma-Barış geçişi “çatışmadan” beslenen yapıları ortadan kaldıracağı için arada oluşacak katma değeri toplumsal ekonomik çarklara katmak için çaba sarf edelim. Örnek faizin her “1 puanlık” düşüşünden ortaya “hastane, yol, okul” yapabileceğimiz net bir kaynak çıkıyor.
5- Başkanlık sistemine geçerken, “Yeni Bir Türkiye-Yeni Doğmuş Kadar Temiz Vatandaş” kavramını hayata geçirelim ve sicil kayıtlarını sıfırlayalım. Bazı suçlar hariç tutulmak şartıyla, her vatandaşın “yeni başlamış” bir sicili olsun. Kredi sicillerini de bu temizlenme kapsamına dahil edelim.
6- Başkanlık geçişi ile birlikte “Mali Sicilleri” de sıfırlarken, Devlet-Vatandaş arasında “alacak-verecek” kalmasın! Vergi borçlarını geçişe kadar yeniden yapılandırıp başkanlık başlangıcı ile sıfırlayalım.
7- Bazı suçlar hariç genel bir af hayata geçirelim ve “her vatandaşı” suçsuz Kabul ederek yeniden doğmuş gibi bir şans verelim.
Sevgili dostlar, aklıma gelen bazı detayları paylaştım. Ana fikir “ilk 10 yıllık cevap sürecinden ikinci 10 yıllık dikey çıkış” veya başka bir deyişle; “10 yıllık inanç-bilgi sentezi” sürecine girerken “PAX BAŞKANLIK” dinamiğini hayata geçirelim ve “yeni sistem, yeni anlayışa sahip devlet, yeni doğmuş kadar temiz vatandaş” anlayışıyla bu geçişi yapılandıralım...
Sonuç: Türkiye, gelecek 1000 yılı sığdırabileceği bir döneme giriyor... Bu dönem Türkiye’nin her alanda gelecek 1000 yıla damga vurup vuramayacağını ve bu topraklardaki herkesin “hangi kökenden gelirse gelsin” ortak geleceğini belirleyecek... Bu bağlamda yapılması gerekenleri sorgulamak, hazır olmak ve birlikte beraber “büyük barış’ı” sağlayarak çalışmak bizim için kaçınılmaz... Türkiye bu zor 24 ayı gerektiği gibi atlatır ve ikinci 10 yıla güçlü girerse, sadece Türkiye’nin değil dünya ve insanlığın kaderi olumlu anlamda etkilenecek...