Ermenistan Başbakanı Paşinyan son zamanlarda ayakları yere basan söylemlerle Ermenistan'ı normalleştirmeye çalışıyor.
İşi zor...
Paşinyan, "soykırım söyleminden" beslenen diasporanın çözümsüzlük stratejisine karşı daha düne kadar diasporaya bağımlı kalmış ve soykırım söylemlerinden zehirlenmiş "Revan'daki/ Ermenistan'daki Ermenileri kurtarıp, Türkiye-Azerbaycan işbirliğiyle şekillenen bölgede varkalmalarını sağlamaya çalışıyor.
Öte yandan büyük güçlerin, söz gelimi Fransa'nın çatışma dayatmasına karşı da bir direnç geliştirmeye çalışıyor.
Hep söylüyoruz...
Erivan'ın en büyük düşmanı Batılı ülkeler ve onların emrindeki diaspora.
Özellikle batılı ülkelerde mukim diaspora Ermenileri, geçimlerini sağladıkları soykırım endüstrisinin bir aparatı olarak kullanıyor Ermenistan'ı ve o zor coğrafyada yaşayan Ermenileri çünkü.
Toprağı bol olsun Hrant Dink de bunlardan çok rahatsızdı.
Fransa'da yaptığı bir konuşmada batılılara ve diasporaya "çekin elinizi" demişti.
Çünkü, soykırım kavramının nasıl üretildiğini ve günün sonunda nasıl emperyalizmin işine yarayan silaha dönüştürüldüğünü en iyi bilenlerden biri de oydu.
Yeri geldi... Hrant Dink'in Diyarbakır'da ne dediğini hatırlatalım:
"Geçmişte, İngilizlerin, Fransızların, Rusların, Almanların bu topraklar üzerinde oynamış oldukları rol neyse bugün aynen tekrarlanıyor. Geçmişte Ermeni halkı onlara güvendi, onları, Osmanlı'nın zulmünden kurtaracaktı. Ama yanıldılar, çünkü onlar kendi işlerini kendi hesaplarını yaptılar ve çekilip gittiler. Bugün Kürtler de aynı şeyi yaşıyorlar. ... Amerika kendi hesabını yapar, sonra bir gün çekip gider."
Diaspora ve taşeron katiller bu sözleri affetmediler ve Hrant Dink'i katlettiler, bir de üstüne ağıt yaktılar.
Bugün Paşinyan da tıpkı Hrant gibi aynı makuliyeti seslendiriyor.
Şurası kesin...
"Erivan ve Ermeniler huzura kavuşmak istiyorsa diaspora profesyonellerinden özgürleşmek zorunda."
Ama nasıl?
Paşinyan'ın barış için çabası bu noktada çok önemli.
Soykırım meselesinde bir konunun altını çok net çizdi Ermenistan başbakanı 24 Nisan'da:
"Devleti olmayan, asırlar önce devletliğini kaybeden ve esasen devletlik geleneğini unutmuş olan ve her şeyden önce dünyayı ve onun içinde işleyen kuralları kendisi için anlaşılır kılabilecek bir politik akıldan yoksun Ermeni halkı, jeopolitik entrikaların ve yalan vaatlerin kurbanı olmuştur."
Bu gerçekten hareketle Nikol Paşinyan bugünkü Ermenistan'ın kendi sınırları içinde varlığını devam ettirmesin önemini vurguluyor ve halkını ikna etmeye çalışıyor.
"Vatan arayışını bırakmalıyız, çünkü o vatanı, sütün ve balın aktığı Vaat Edilmiş Topraklarımızı bulduk." diyerek de bugünkü sınırların korunmasının öneminin altını çiziyor.
Endüstrileş(tiril)miş "soykırım söyleminden" beslenen ve bununla birlikte yaşadıkları ülkelerde kendileri için bir statüko oluşturmuş "diasporanın rağmına" bunu yapmak elbette Paşinyan'ı zorlayacak.
Nitekim 24 Nisan açıklamasından sonra diaspora Paşinyan'ı Türkiye'nin tezlerini dile getirmekle suçladı.
Bütün bu işlerin aşılabilmesi için Zengezur koridorunun açılması şart. Türkiye Azerbaycan ve Ermenistan bu noktada güçlü bir entegrasyon stratejisi geliştirebilir. Ermenistan'ın sağır odasından kurtulup, akılcı politikalar üretmesini sağlayacak strateji de budur.
Bu strateji hem Kafkaslar'da bir istikrar sağlar hem de Türk kuşağının bütünleşmesini sağlayarak, bugünkü jeopolitik hareketlilikten bütün bölge ülkelerini sağ salim sahili selamete ulaştırır ve Avrasya bölgesinde de bir düzenin kapısını aralar.
Onun için Paşinyan daha da cesaretlendirilmeli.
Elbette ihtiyatlı bir tutum içinde.