Dünya sinema ve müzik sektörünün başkentinde belgesel çekimi yapmak keyifli bir çalışma... Hiçbir kent, Los Angeles kadar kameraya alışık olamaz... İlk film stüdyolarının 1910 yılında kurulduğu bir kentten söz ediyoruz... Sessiz sinema... Devamındaki siyah/beyaz filmler dönemi... Ve bugünlerin yüksek bütçeli olağanüstü yüksek teknolojili filmlerine kadar uzanan çok anlamlı bir süreç...
Böyle bir kentin sokaklarında kameranızı kurduğunuzda karşılaştığınız tek tepki, sempati oluyor...
Sıcak ve rahat insanlar... Kolay şakalaşıyorlar... Kameraman dostum Murat Açıkalın, bazen, “beni de çek, karşında dünyanın bir numaralı hip-hopçusu duruyor” gibi muhabbetlerden sıkılsa da Los Angeles böyle bir kent... Beverly Hills’in ünlüler dünyasına tur düzenleyen şirketin sokaktaki pazarlayıcısı Afrika kökenli Amerikalı genç, tur otobüsünün arkasına oturmuş Avrupalı hoş hanımefendileri foto-editörümüz genç Emre Dörter’e, gösterip, “Sakın onlarla ilgilenme, tur bittiğinde flört şansımı deneyeceğim” diyebiliyor...
Burası insanı güldüren, bazen de şaşırtan bir kent... Babasının bir görev sırasında denizde yaşamını yitirdiğini söyleyip, ünlü Venice Plajı’nda her akşam gün batarken dua eden bilge adam, yönetmen dostum Vahit Özdemir’i “söylediği her söz, içimi yıkadı” dedirtecek ölçüde etkileyebiliyor.
Bir “özel ilişki skandalı” sonrasında istifa eden CIA Direktörü Petraeus’un yerine, yerel medyasında film kariyerlerinde casusları veya Amerikan başkanlarını canlandırmış Morgan Freeman, Clint Eastwood, Matt Damon, Harrison Ford gibi sinema karakterlerini önerecek ölçüde Washington’dan kopuk, ama bir o kadar da farklı bir dünya kenti LA..
Ana çelişkiyi çözemezsek
423 bin 970 kilometrekarelik bir alanda yaşayan 38 milyonluk nüfusuyla Kaliforniya eyaletini, Amerika’nın içinden çekip çıkarın, karşınızda bir anda dünyanın dokuzuncu ekonomisi beliriyor.
Yüzölçümünde Amerika’nın üçüncü, nüfusta ise birinci eyaleti olarak kabul edilen Kaliforniya, yıllık toplam 1.9 trilyonluk dolarlık mal ve hizmet üretimine sahip. Tek başına Amerikan ekonomisinin yüzde 13’ünü oluşturuyor ve ulaştığı rakamlar ile, dünya ekonomisinin ilk 10 listesinde yer alan Kanada ile İtalya’yı geride bırakıyor!..
Güçlü bir sanayi alt yapısı var bu eyaletin ve Los Angeles da eyalet ekonomisini esas olarak “eğlence sektöründe” sağladığı yüksek gelirle destekliyor...
Los Angeles’in 1781 yılında 11 aileye mensup 44 kişi tarafından (22’si yetişkin, 22’si bu ailelerin çocukları. Hepsinin adı biliniyor, bu nedenle kimler tarafından hangi tarihte kurulduğu bilinen ender kentlerden biriyle de karşılaşıyorsunuz.) kurulduğu Olvera Caddesi çevresinde baktığınızda, Los Angeles’in aynı zamanda hatırı sayılır bir “evsiz/sokakta yaşayan” nüfusuna da sahip olduğunu görüyorsunuz...
Çünkü... Mevsim kış ve Amerika’nın evsizleri, kuzey eyaletlerini etkisi altına almayan başlayan kış şartlarında donmamak için tıpkı leylekler gibi sıcak güney eyaletlerine doğru iniyorlar...
Bir yanda, yakalanması çok zor ekonomik rakamlara ulaşmış bir dünya devi, diğer yanda çöp kutularındaki her şeyden yararlanmaya çalışan insanların sayısındaki artış...
Üçüncü Dünya çizgileri
Başrollerini William Holden ile Gloria Swanson’un paylaştığı ünlü yönetmen Billy Wilder’ın 1950 yapımı filmi Sunset Bulvarı filmiyle ünlenmiş bulvarda veya Hollywood’un gelmiş-geçmiş sanatçılarının isimlerini kaldırımındaki yıldızların üzerinde barındıran Hollywood Bulvarı’nda yürürken bu, kendine has kentin renklerine kendinizi kaptırabilirsiniz...
Fakat, 2012 rakamlarına göre, nüfusunun yüzde 18’inin fakirlik çizgisinde, yüzde 17’sinin de fakirlik çizgisinin altında (bu açlık demek) yaşadığı bir kentin üçüncü dünyayı aratmayan görüntülerinden kaçmanız mümkün değil...
Yapılan son resmi araştırmalar, Amerikan nüfusunun yüzde 15’inin, yani, 46 milyon 200 bin kişinin resmen fakir olduğunu gösteriyor. Bu, kuşkusuz, bir “süper güç” için büyük bir rakam ve bu rakamın yansımalarını Amerika’nın bütün kentlerindeki sokaklarda görebiliyorsunuz...
Sunset Bulvarı’ndan zenginlerin ve sinemanın ünlülerinin oturdukları Beverly Hills’e doğru arabamı sürerken, gözüm kaldırımda çöp kovalarını karıştıran insanlara takılıyor...
Kabul edelim... Dünya bu ölçekte eşitliksizliği daha fazla sürdüremeyecek...