29 Mart 2014’te yapılması gereken yerel seçimlerin ‘kış öncesine’ alınması konusu birkaç ay önce gündeme geldiğinde bütün partiler tarafından ‘makul’ bulunmuştu. MHP, AK Parti’nin 27 Ekim 2013 önerisine destek verince, CHP yine ‘muhalefette kalmayı’ tercih etti ve 3 Kasım önerisi getirdi. Gerekçe olarak da, “27 Ekim’le 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı arasında bir gün var. İnsanlar hafta sonu ile bayramı birleştirip tatilde olabilirler”i gösterdi. Ancak bu gerekçe AK Parti tarafından makul bulunmadı ve tarih netleşti: 27 Ekim 2013 Pazar...
TBMM’nin 1 Ekim’de açılmasıyla birlikte seçime yönelik bir yasama süreci de başlayacak. Önce MHP’nin desteğiyle Anayasa’ya yerel seçimlerin erkene alınması için gerekli olan geçici madde eklenecek. Ardından 13 ili daha büyükşehir yapacak olan yasa TBMM’den geçirilecek. Yasanın 27 Ekim 2012’den önce çıkması şart. Çünkü seçim bölgesi sınırlarını değiştirecek olan Büyükşehir Yasası, “seçim yasalarındaki değişiklikler, yapılmasına bir yıldan az kalan seçimlerde uygulanamaz” hükmünün kapsamına giriyor.
Yerel seçimlerin erkene alınmasıyla başlayan ‘seçim’ konulu gündem, aslında 3 yıl sürecek bir dönemi de işaret ediyor. Çünkü üç yılda üç seçim yapılacak.
27 Ekim 2013: Yerel Seçim
Haziran 2014: Cumhurbaşkanlığı seçimi
Haziran 2015: Milletvekilliği genel seçimi
Seçim konulu politik gündem bugünlerde 30 Eylül’deki AK Parti kongresinde partinin yeni yönetiminin nasıl şekilleneceğine odaklanmış durumda. Ancak aynı gündem Ekim’den sonra yerel seçimler, ardından da cumhurbaşkanlığı halk oylaması ve genel seçimlerle sürecek. Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olması durumunda genel seçime kadar kalacak bir yıllık dönemde kimin başbakan olacağı tartışmaları da bu süreçte gündem oluşturacak.
Kapatmaya sıcak bakan yok
Ekim gündeminde seçim dışında önemli bir konu daha var: Teröristlerle kucaklaşan BDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması...
BDP’nin, uzun süredir terör örgütüne yakın söz ve eylemlerde bulunması “partilerini kapattırarak büyümeyi hedefliyorlar” yorumlarına neden oluyordu. Teröristle kucaklaşma da bunun üzerine tüy dikti. Bu yorumların sahipleri, “BDP’nin son anayasa değişikliği paketindeki parti kapatmayı zorlaştıran maddelere destek vermeyerek paketten çıkmasını sağladığına” da işaret ediyorlar.
Ancak AK Parti ve hükümet kanadında BDP’nin arzu ettiği öne sürülen ‘kapatma’ya sıcak bakan yok. Bunun tartışılması bile rahatsız ediyor. Ancak sivillerin hunharca katledildiği, kanlı ‘işgal’ girişimlerinin sürdüğü bir ortamda teröristle kucaklaşma görüntülerin halkı galeyana getirme amaçlı olduğu ve ‘karşılıksız kalmaması gerektiği’ konusunda çok net bir fikir birliği var. Bu yaklaşım, “AİHM’in terör örgütlerine yakın partiler (ETA-Batasuna-İspanya örneği gibi) hakkında verdiği kapatma ve yasaklama kararlarına ilişkin içtihatları da dikkate alınarak bazı BDP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılması mümkün olabilir”şeklinde yorumlanıyor. Partileri kapatılmayan BDP’nin bireysel siyasi cezaya karşı taraftar bulamayacağı değerlendiriliyor.
Başbakan Erdoğan’ın “TBMM açıldığında gereken yapılır” sözleri buradan okunmalı.
Öte yandan, ‘teröre destek’ kapsamında BDP’liler hakkında açılan, ancak ‘dokunulmazlık’ nedeniyle soruşturulamayan dosyaların Yargıtay Başsavcılığı’nca ele alınması durumunda BDP’nin kapatılmasıyla sonuçlanacak bir sürecin başlamasından da endişe ediliyor.