17-25 Aralık darbe girişimi bu örgütün yüzünü ortaya koyan hamle oldu. Her şey ortadayken, birçok arkadaşımız yine inanmıyordu. ‘Bunlar böyle şey içine girmez, etmeyin’ diyorlardı. Hala inanmayanlar olduğunu da biliyorum. Hala maalesef bakıyor ama görmüyor olanları da görüyorum...”
Bu ifadeleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Din Şurası’nda yaptığı konuşmadan aldım.
Herkesin gördüğü bu çıplak gerçeği merkezdekiler nasıl göremedi bilmiyorum ama 17 Aralık 2013’teki kalkışma bir “Yargı Darbesi”nin startıydı.
O hıyanet planı sonuca ulaşsaydı 15 Temmuz’a gerek kalmayacaktı.
Devletin kritik noktalarında oturup da etraflarında kıyasıya devam eden paralel yapılanmayı göremeyenler, 17 Aralık’a rağmen fikirlerini değiştirmedikleri gibi Erdoğan ve onun gibi düşünenleri meseleyi abartmakla itham ettiler.
Ve maalesef Erdoğan’ın bütün feryatlarına rağmen devlet içindeki FETÖ yapılanması hız kesmedi.
Nitekim biz bu gerçeğe 5 Nisan 2016 nüshamızda “TEŞHİS VAR, NEŞTER YOK” manşetimizle dikkat çekmiş, MGK kararlarına ve Cumhurbaşkanı’nın kesin iradesine rağmen devlet içindeki FETÖ yapılanmasının yine devlet içindeki paraleller tarafından engellendiğini dile getirmiştik.
Daha sonra FETÖ ile mücadele için koordinasyon kurulu filan oluşturuldu ama atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti.
Bunun en açık kanıtı 17 Aralık’tan itibaren çanına ot tıkadığımızı zannettiğimiz FETÖ örgütünün 15 Temmuz’da devleti yıkmayı göze almasıydı.
FETÖ ile mücadele insanlık gereği
Yeni itiraflarla her gün biraz daha hainleşen bu ihanet şebekesiyle mücadele artık ‘insan’ olmanın bir gereği haline geldi.
Ülkeyi yönetenlerin bu konudaki vebali ise kat kat artmış durumda.
Ayrıca Olağanüstü Hal uygulaması ile birlikte ayak sürüyenlerin bütün bahaneleri de ortadan kalktı.
Ama FETÖ’ye karşı milyonların seferber olduğu bu ortamda bile meselenin ciddiyetini anlamamakta ısrar edenler var ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hala bize inanmayan arkadaşlarımız var” diyor.
Peki önceki gün işadamlarını “İçinizde veya çevrenizde hala bu gafletten uyanamayan varsa onları derhal adalete teslim edin. Yoksa şehitlerimizin vebalini alırsınız” diye uyaran Erdoğan’ın, arkadaşı kabul edip bu kadar yıldır yanında taşıdığı kişilerin bu mücadeledeki gevşekliğini sineye çekeceğini mi zannediyorsunuz?
Zaaf göstereni ifşa edeceğiz
Artık hiçbir şey 15 Temmuz öncesi gibi olmayacak.
Devlet içindeki tasfiye sürecinde kimi FETÖ’cüleri “benim paralelim” anlayışıyla korumaya kalkan kim olursa olsun pahalı öder.
Ayrıca AK Parti’nin FETÖ ile mücadelede en önemli samimiyet testi, kendi içindeki takiyyeci paralelleri derhal tasfiye etmektir.
Bunu yapmadıkları takdirde varlıklarını borçlu oldukları lidere ve milletin teveccühüne layık olamazlar.
Gerçi bu yazıyı sayfaya göndereceğim sırada AK Parti’den, bir genelge gönderilerek teşkilatlardaki ve belediyelerdeki FETÖ mensuplarının “ivedilikle ve özenle” ayıklanmasının istendiğini öğrendim.
Ama tabii ki milletin gözü yukarılarda.
İl ve ilçe teşkilatlarındaki FETÖ’cüler, önemli noktalardaki FETÖ militanı bürokratları koruyamaz ki...
Artık ekran ve meydanlardaki FETÖ hakaretleri tek başına bir işe yaramıyor.
Ülke yönetiminde payı olanlar her akşam kendisine, “Bugün FETÖ ile mücadele için ne yaptım” diye sormak zorundadır.
Milli sorumluluğumuz gereği biz de bu mücadelenin takipçisi olacağız ve en küçük zaaf gösterenleri asıl patronumuz olan milletimize şikayet edeceğiz.
Ve millet takiyyecilere de onları himaye edenlere de hak ettiği cevabı verecektir.