Yüksek yargıdaki paralel yapılanma herkesin malumu.
Bir zırhın arkasına sığınmış, istedikleri gibi hareket ediyorlar.
Yargıtay’da ve Danıştay’da çok sayıda Pensilvanya talimatlı yargı mensubunun bulunması elbette kabul edilemez.
Devlet içinde devlet, yargı içinde yargı olmaz.
FETÖ’cü unsurların yargıdan temizlenmeleri, devletin bekası adına olmazsa olmaz bir öneme sahiptir.
Sadece devletin bekası adına değil, demokrasinin ve hukukun selameti bakımından da bu mutlaka yapılması gereken bir temizlik ameliyesidir.
İstinaf mahkemelerinin faaliyete başlamasıyla birlikte Danıştay ve Yargıtay’da yeni bir düzenleme şart oldu.
Bu bağlamda, “Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nı Meclis’e sevk eden AK Parti, diğer muhalefet partilerinin sert bir direnciyle karşılaştı.
CHP ve HDP militanca, MHP ise pasif bir direnç gösterdi.
CHP ve HDP’ye sözümüz olmaz bizim, çünkü onların FETÖ’yle birlikte hareket ettikleri artık sır değil.
Ama Paralel yapı tarafından ele geçirilmek istendiği bizzat lideri tarafından söylenen MHP’nin, işbu kanun tasarısına karşı çıkmasını anlamak mümkün değil.
Bir yanda paralel tehdide dikkat çekeceksiniz, öbür yanda paralel yargının tasfiyesiyle sonuçlanacak bir kanun tasarısına muhalefet edeceksiniz, e pes vallahi!
***
CHP ve HDP’nin, “AKP yargısı oluşturulmak isteniyor!” iddiasına yaslanan savunuları paralel yapıyla kurdukları ortaklığı gizlemekten öte bir anlam taşımıyor.
Bu görünür iddianın arkasındaki asıl gerçekliğin, FETÖ’cü yapılanmaya kol kanat germek olduğunu söylemeye bile gerek yok.
Hep söyleyegeldikleri bir şeyi söyleyip durdular Meclis müzakereleri esnasında: “Biz vaktinde sizi uyardık, ama siz dinlemediniz. Bugün FETÖ diye tanımladığınız yapıyla işbirliği yaptınız. Şimdi ise onları tasfiye etmeye çalışıyorsunuz!” İlahir...
Tut ki öyle olsun.
Dün Cumhuriyet’in varlığı için en büyük tehdit olarak gösterdiğiniz ve iktidara gelmeniz halinde hesap soracağınızı söylediğiniz bir yapının, yüksek yargıdaki unsurlarının tasfiyesiyle sonuçlanacak bir kanun tasarısına hiddetle ve şiddetle karşı çıkmak ne anlama geliyor?
Ergenekon duruşmaları esnasında o paralelci yargıdan hesap soracağınızı bangır bangır bağıran siz değil miydiniz?
Cumhuriyet vb. gazetelerinizde sabah akşam bu “cemaat”in nasıl bir tehdit oluşturduğunu “irtica, şeriat!” söyleminin arkasına sığınarak siz dile getirmiyor muydunuz?
Devlet’in içine çöreklenmiş bu yapının, Devlet’i ele geçirip Cumhuriyet’i yok etmek istediğini siz söyleyip durmuyor muydunuz?
Ne oldu da şimdi onlara hamilik yapıyorsunuz?
Diyelim ki biz gaflet içindeydik.
Peki siz bu durumda ihanet içinde değil misiniz?
Bu şekilde tavsif ettiğiniz bir örgütün, tasfiyesinden bu kadar rahatsızlık duyuyorsanız hem kendinizi inkar ediyorsunuz, hem de aleni bir ihanet içindesiniz demektir.
Diyelim ki biz vaktinde yaptığınız bu uyarıları anlamadık.
Bu durum size bugün o yapıyla birlikte hareket etme hakkını verir mi?
Tut ki o tehlikeli örgütle işbirliği yapmakla çok büyük bir günah işledik.
Peki bugün sizin yaptığınıza ne demeli?
Gaflet denilemez çünkü bizden önce bildiğinizi söylüyorsunuz.
Bilerek yaptığınız şeye ihanet denir.
Evet, Erdoğan düşmanlığı gözünüzü öylesine kör etmiş ki bir ihanet şebekesiyle açıkça işbirliği yapacak kadar ihanet içindesiniz.
***
Kandil’in partisi HDP, tıpkı CHP gibi FETÖ’cü unsurların tasfiyesinden büyük bir rahatsızlık duyuyor.
Bakmayın siz “AK Parti kendi yargısını oluşturuyor, o yüzden karşı çıkıyoruz!” dediklerine, bal gibi FETÖ’cülerle işbirliği içindeler.
Pensilvanya ile Kandil kol kola.
Pensilvanya’ya dokunuyorsunuz Kandil cevap veriyor.
Kandil’e dokunuyorsunuz FETÖ’cü müritler/şakirtler ayaklanıyor.
Belli ki küresel efendileri bir bunların.
Neyse ki AK Parti var.
Her üç partinin direncine rağmen bu kanun tasarısının AK Parti oylarıyla kabul edilmesi, tarihi bir dönüm noktası niteliğindedir.
Paralel unsurların yüksek yargıdan temizlenmesi, demokrasimizi ve hukuk sistemimizi çok daha güçlü ve saygın kılacaktır.
Hayırlı olsun.