Türkiye’nin gündeminde çok önemli konular var. Hükümetin kurulması, olası bir erken seçim herkesin dilinde. Tabii bu kadar konu varken, Aydın Doğan’ın maymunuyla meşgul olamam. Ona sonra geleceğim. Seçimlerden sonra biraz daha arka plana düşse de, paralel yapı hala bir numaralı düşman.
İki gün önce Habertürk gazetesinde Bülent Aydemir imzasıyla çıkan “Reyhanlı Tutanakları” haberi son dönemin en önemli haberlerinden biriydi. Paralel ihanet çetesinin Reyhanlı’da yediği haltı bundan daha iyi anlatan bir haber olamazdı. Kendi hedeflerine giden yolda her şeyi meşru gören paralel çetenin Reyhanlı marifetini (!) herkesin bilmesinde fayda var. Olayları bir hatırlayalım:
Hatay’ın Reyhanlı İlçesi’nde 11 Mayıs 2013’te belediye binası yakınına saat 13.21’de, PTT binası önüne ise saat 13.23’te 2 ayrı Ford Transit minibüsle bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 53 kişi vatandaşımız hayatını kaybederken, 200 kişi de yaralanmıştı. Bu saldırı Türkiye tarihinin en kanlı terör eylemlerinden biri olarak geçti.
Olay olup bittikten sonra çok tartışma oldu. Bu saldırının arkasında kim var, kim yok diye. Saldırının arkasında, Nasır Eskiocak liderliğinde Esad rejimi yanlısı Suriye gizli servisi El Muhaberat bağlantılı silahlı bir grubun olduğu üzerinde duruluyor. 9’u tutuklu 19 sanık, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya devam ediyor. Reyhanlı davasının 3’üncü duruşması 10 Temmuz’da Ankara’da görülecek.
Peki bu terör eyleminde kimin parmağı var? O dönem saldırı olduğunda paralel çete hemen MİT’i suçlamıştı. 7 Şubat olayından bu yana paralel yapı her olayın arkasında MİT’i arıyordu. Düşüremedikleri kalelerden biri olan MİT’i bu tür haberlerle yıpratmak, kendi kontrollerine almak için her yalana sarıldılar ve kendi network’lerinde hazırladıkları delilleri piyasaya sürdüler.
Ancak kurumların kendi aralarındaki yazışmaları gerçekleri gün yüzüne çıkarıyor. Suriye istihbaratıyla irtibatlı Murat Özdeş, Yusuf Nazik ve Nasır Eskiocak’ın da dahil olduğu eylem planlamalarına ilişkin MİT, saldırıdan 1 gün öncesine kadar Emniyet’e 13 uyarı notu gönderiyor. İlgili savcıyla görüşülüyor, Emniyet’le koordinasyon sağlanıyor.
Bunun üzerine Emniyet’in merkezi olarak 9 Mayıs günü paylaştığı THKP-C kaynaklı bombalı eylem ihbarını içeren not üzerine Yusuf Nazik ve Nasır Eskiocak canlı dinlemeye alınıyor. Diğer 4 şüphelinin irtibat kanalları da mahkeme kararıyla canlı dinlemeye dönüştürülüyor. Bölgedeki MİT elemanları, Emniyet ve savcılıkla “ivedi” mesajıyla koordinasyon sağladı. Eleman takviyesiyle 24 saat esasına dayalı izleme ve takibe geçiliyor.
Şüphelilerin Hatay’da tescil ettirdiği iki minibüsün bombalı eylemde kullanılabileceğine ilişkin 10 Mayıs akşamı Hatay Emniyeti’ne MİT tarafından detaylı bir not iletiliyor. Bu nottan sonra Hatay Emniyeti’yle tekrar koordinasyon sağlanarak“Tüm riskler göze alınıp nöbetçi savcı ile görüşülmesi ve şüphelilerin birkaçının gözaltına alınarak eylemle ilgili itirafta bulunmalarının sağlanması” isteniyor.
Görüşme yapılan Adana Cumhuriyet Savcısı Özcan Şişman, “Mevcut verilerle yapılacak bir operasyonda Murat Özdeş ve yardımcı şahısların serbest kalabileceklerini, tatminkâr bir sonuç alınabilmesi için mutlaka somut delillere ulaşmak gerektiğini, şüphelilerin avukatlarının da yönlendirmesiyle teknik takiple elde edilen bilgileri, ‘aramızda şakalaşıyorduk’ diyerek değersizleştirebileceğini” söyledi.
Savcı Özcan Şişman, Murat Özdeş’in muhaliflere ilişkin tespitlerini Google Earth’teki haritalar üzerinde işaretleyerek Suriye’ye hava operasyonu amaçlı iletmesinin somut ve önemli bir delil olduğunu ancak bu bilginin Özdeş’in bilgisayarında kayıtlı ve başka kanallardan da teyitli olması gerektiğini söyledi. Şişman, tabanca veya bombanın ise hiçbir ispat veya başka delile ihtiyaç bırakmayacağını, bu aşamada acele etmeden beklemenin daha doğru olacağını ifade etti.
9 Mayıs’ı 10 Mayıs’a bağlayan gece, MİT Adana Bölge Başkanı, Hatay İl Emniyet Müdürü’nü arayıp şüpheli şahısların gözaltına alınıp sorgulanmasını istedi ve sorguya bizzat destek verileceğini ifade etti ancak Emniyet Müdürü ikna edilemedi. Savcı Şişman ise bombalı saldırı konusunda tekraren yapılan uyarı üzerine, “Kaygılarınızda haklı olmakla birlikte, Teşkilat’ın konu hakkında üzerine düşen görevleri yerine getirdiğinin gözlendiğini, bundan sonraki aşamanın Emniyet’in sorumluluğunda olduğunu” belirtti.
Reyhanlı’daki kanlı terör saldırısından sonra, patlamalarda kullanılan araçların bir gün önce MİT’in Emniyet’e verdiği notta belirtilen araçlar olduğu belirlendi. Olayda yer aldıkları yönünde bilgi bulunan şahısların tespit çalışmaları yapıldı. 59 telefon hattı canlı dinlemeye alındı. Baz istasyon çakıştırmaları yapılarak hedef daraltılmasına gidildi. Yapılan ilk operasyonlarda 7 kişi gözaltına alındı, 8 kişinin aranmasına devam ediliyor. Bazı isimlerin de sınır kapısından çıkış yaptıkları tespit edildi.
Bundan büyük ihanet olur mu? Paralel savcı ve polisler MİT’in bütün uyarılarına rağmen gerekeni yapmıyor. Adeta saldırıya davetiye çıkarılıyor. Kim bilir bu saldırının gerçekleşmesiyle neler hedeflediler? Hala paralel yapının ihanetlerinden şüphesi olan var mı? Varsa paralel yapının “Reyhanlı Notları” bütün şüphelerini siler.