Güney’deki bir ilimizin üniversitesinde görevli olan bir bürokrat. Üniversitede paralel yapı ile mücadeleye kendini adamış insanlardan biri demek yanlış olmaz. Bu yapı ile mücadelesinden dolayı başına gelmeyen kumpas kalmamış. Hala da bu yapı ile girdiği mücadelenin meydana getirdiği olumsuzluklar hayatında devam etmiyor değil.
Aynı bürokratın bir ilçede Ak Parti belediye başkan aday adaylığını açıklaması ve sonrasında başına gelenler bu yapının intikamcı hislerle davrandığını gözler önüne seriyor. İntikamdan kasıt olmadık yalan yanlış ve sahte evraklarla düzenlenen kumpaslardan ibaret. Üniversitede bulunduğu görevinden alınması ile başlayan kumpasların il dışına sürülmesine kadar yaşanan bir sürecin en dikkat çekici tarafı ise görevli olduğu üniversitenin paralel imamı olarak gözaltına alınmasına kadar uzanıyor. Günümüzde bu yapının mücadele tipi, kendileri ile mücadele edenleri yine paralel etiketi ile saf dışı bırakmasına en iyi örnek olabilecek bir durum var karşımızda. Aynı durumun bir diğer benzeri Orta Anadolu’daki bir ilimizde gerçekleşiyor. Bir eğitim sendikasına paralelci isimler diye gelen listenin içinde paralel ile mücadelede en etkili isimlerin olması da bu yapının saf dışı bırakma adına birçok ilde bu stratejiyi benimsediğini gösteriyor.
Güney’de yer alan bir üniversitenin rektör yardımcısının paralel ile mücadelede pasif kalan ve hatta paralel yapıya destek verdiği için görevden alınan başka bir önemli bürokratın kardeşi olması ise dikkat çekici. Bunca bilgiye rağmen YÖK tarafından rektör yardımcısı olarak atanması da manidar durmuyor değil. Rektör yardımcısının daha öncesinde ihaleye fesat karıştırmaktan savcılıkta bir soruşturmasının olması da, savcılığın takipsizlik kararı vermesi ile YÖK’ün o kişiyi üniversiteye ikinci adam olarak ataması da aynı sürecin sonunda gerçekleşen bir durum.
Üniversitenin başına rektör yardımcısı olarak atanan birinin çevresinde toplanan bazı gruplarla hükümet yanlısı ve paralel yapıya dâhil olmayan insanlara karşı yaptığı usulsüzlüklerin belgeli olması ise bu sürece birileri tarafından göz yumulduğunun bariz göstergesi konumunda. Aynı ilin İl Başkanı’na ve vekillerine bu durum anlatılıp YÖK’e gerekli bilgiler ulaştırılmasına rağmen gerekli hiçbir desteğin verilmemesi ise durumu biraz daha karmaşık hale getiriyor. Bu ildeki siyasilerin pasifliği diğer illerde de yok değil. Herkesin üç maymunu oynamaya hevesli olduğu bir süreci görmenin acısı ise bu millet tarafından şaşkınlıkla sorgulanıyor.
Üniversitelerde kendi elemanları için basit sınavlar ve göstermelik mülakatlar yaparak önemli mevkileri ele geçiren bu yapının karşısında duran insan sayısının her geçen gün artması sürecin sevindirici olan diğer bir boyutu.
İl dışına sürgün olarak gönderilen bürokratın ağzından çıkan bir cümle ‘Bu yapı ile mücadelede tek isim var o da Cumhurbaşkanı’mız’ sözü yine Cumhurbaşkanı’nın ‘Bu yapı ile mücadelede tek kalsam da devam edeceğim’ sözü ile örtüşüyor. Star gazetesi yazarı Sayın Nasuhi Güngör’ün bir yazısında ‘Paralel yapı ile mücadele senin işin .... Sen yürü Erdoğan! ...’ Sözleri sayın cumhurbaşkanının yürüdükçe arkasından gelecek milyonların olacağını gözler önüne seriyor.
Hemen hemen her ilde liyakatı olmadan liyakatı kendinde gören, hiçbir suçu olmadan birçok insanı suçlu konumuna sürükleyen, zulümü sadece masum insanlara değil ailelerine yaşatan bu yapı ile mücadele sadece Erdoğan’a değil bu ülkeyi seven herkese düşüyor. İllerde birçok yetkilinin hatta il başkanları ve vekillerin sessiz kaldığı bu dönemde bu ülkeyi seven ve her ilde bu yapıdan zulüm gören herkes sadece şunu söylüyor: Paralel yapı ile mücadele senin işin.’