Türkiye’de 20 yıldır süren bir hukuksuzluğu, bir adaletsizliği her vesileyle gündeme getirmeye çalışıyor; zindanlardan yükselen “Adalet” talebini, sadece zindan duvarlarında yankılanıp kalmamasına çabalıyorum. Tabiî ki yalnız değilim ve tabiî ki yalnız ben değil…
28 Şubat darbesinin brifingli yargısının hücrelere attığı Anadolu’nun evlatları hâlâ zindanlarda. Adaletin, hukukun ayaklar altına alındığı 20 yılda Hak ve halk düşmanları için ‘adalet’ talep edenlerin akıllarına bir kere olsun da, Hak ve halk düşmanlarının zindana attığı insanlar gelmedi. Gelmediği gibi, Hak ve halk düşmanlarının ceplerine, tazminat adı altında harçlıkları konulup aramıza salındılar. Bir de mağdur ve mazlum oldular ki sormayın!..
Türkiye Büyük Millet Meclisi hazırladığı raporla 28 Şubat’ın darbe olduğunu tescilledi ama aynı meclis 28 Şubat darbe yargısının hapsettiklerini özgürleştirmek için 1 (Yazıyla: Bir) adım atmadı!
Başbakan Binali Yıldırım’ın da “Darbeci” dediği sırasını savanları hapisten çıkarmak için Hâkimler ve Savcılar Kurulu yazdığı raporda mâlum terör örgütü unsurlarının yargıda nasıl örgütlendiklerini ve nasıl kumpas kurduğunu uzun uzun anlatmış ama ne hikmetse terazisi tek bir tarafa çalışmış! Yargıda iş yükü çoğalmasın diye adaletin tesis edilmesini genelleştirmek istemiyorlar!..
Dün adli yılın açılışı gerçekleştirildi. Açılışta konuşan Yargıtay Başkanı Rüştü Cirit "Hâkimlik ve savcılık mesleğini icra edenlerin yaklaşık 1/3'ünün terörist faaliyetlerin odağında yer alması, halkın gözünde yargıya olan güveni elbette sarsacak bir durumdur. Toplumun en çok güven duyması gereken meslek mensuplarının bir terör örgütünün amaçları doğrultusunda hareket etme ihtimali dahi, tek başına bir toplumun şaşkınlık ve sarsıntı yaşamasına yeterlidir. Emanete ihanet ederek, kamu görevini ve özellikle yargı yetkisini belli bir örgütün amaçları doğrultusunda kullananlara adaletten başka bir borcumuz bulunmamaktadır" diyerek, yukarıda bahsettiğim HSYK’nın mezkûr raporundaki ifâdeleri tekrarlamış!
Tespitler yerinde de “terörist faaliyetlerin odağında yer alan hâkim ve savcıların” terörist diye zindanlara attığı Anadolu evlatları hâlâ niye hapiste sorusu cevabını henüz bulabilmiş değil! Sâhi, niye hapisteler, niye adaletin terazisini kımıldatmıyorsunuz!..
Halkı savaş uçakları ve tanklar bombalayanlar için ‘adalet’ yürüyüşü yapıldığı, bu yürüyüşün ‘direnç yürüyüşü’ diye selâmlandığı bir demde 20 yıllık adaletsizliğe suskun kalınması sizlerin de dikkatini çekmiyor mu?
Sadece bir kesim değil, hemen hemen her kesim 28 Şubat hukuksuzluğuna lâl olmaları neyle açıklanabilir? Yoksa sualimizin cevabı, Türkiye Cumhuriyeti 26’ncı başbakanı ve Konya milletvekili olarak konuşan Ahmet Davutoğlu’nun şu sözlerinde mi: “28 Şubatın darbecileri de, onlarla işbirliği yapan FETÖ de...”
Evet, kimin eli kimin cebinde ne kadar belli değil mi!.. Ve dillerin, 20 yıllık adaletsizliğe, hukuksuzluğa niçin lâl olduğu, paralellik arz ettiği de!..