Ülkemizin üzerine büyük oyunlar oynanmaya devam ediyor. Terörün, ülkemizin kalbinde kendini tekrar göstermesi ile yaşadığımız derin acılar, bunun üzerine gelen şehit haberleri ile her geçen gün daha da üzülüyoruz. Bu halde dahi, devlet olarak bir birliğin, bütünlüğün sağlanamaması daha da üzücü bir hal yaratıyor.
Kamu görevini etik değerler ve vatandaşa eşit hizmet üzerine kurması gereken bazı kamu görevlilerinin paralel terör örgütü adına faaliyette bulunması, adeta kamusal yetkilerini paralel terörün finansman ve faaliyetlerinde kullanmaları kamu vicdanını rahatsız ediyordu.
Toplumun birçok kesiminde paralel kamu görevlilerinin, bu kamusal gücünü ve görevini hem paralel yapıya yakın dernek ve şirketlerin menfaat temin etmelerini sağlıyor, hem de bu güç kullanılarak terör örgütüne eleman ve yeni kamusal güçler sağlanmasında kullanılıyordu.
Ayrıca söz konusu kamusal güçler aynı zamanda paralel yapıya himmet/rant/haraç vermeyen şirketleri ve kurumları da kıskaca alarak ciddi zararlar verilmekteydi.
Özellikle Maliye Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Yargı Kurumları, İçişleri Bakanlığı ve mülki idare memurları, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, SGK, Hazine, SPK gibi özel sektör üzerinde baskı kurmaya ve tehdit, kumpas, şantaj ile belli başlı şirket ve derneklere himmet vermeye zorlayacak kurumlarda ciddi örgütlenmeleri vardı.
Ayrıca PKK, DHKP-C, MLKP gibi bariz terör örgütlerine gerek sosyal medya ve gerekse de bilfiil eylem, terörist desteklerde bulunan kişilerin de vicdanımızı rahatsız ettiğini söyleyelim.
Bu köşeden birçok kez yazdığımız bu konularda kamu vicdanını rahatlatacak düzenleme ve terör faaliyetlerine destek veren kamu görevlileri hakkında işlem yapılmasını sağlayacak düzenleme Başbakanlık’tan geldi.
17 Şubat tarihinde yayınlanan Başbakanlık Genelgesi ile devletimizin bölünmez bütünlüğünün altı çizilmiş, milli güvenliği ve kamu düzenini tehdit eden, devlet otoritesini zaafa uğratmayı amaçlayan, iç ve dış güvenliği bozmaya çalışan, vatandaşlarımızın temel hak ve hürriyetlerini yok etmeye yönelik eylem ve saldırılarda bulunan terör örgütleri veya legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten yapılarla mücadelenin hukuki zeminde etkin şekilde yürütüleceği belirtilmiştir.
Gerçekten de, ülkemizde ivedilikle, uluslararası kuruluş ve ülkelerin de desteğinin alınarak mücadelenin sürdürülmesi gerekiyor.
Devletin içinde yer alan paralel yapılanma olan terör örgütünün de faaliyetleri herkes tarafından bilinmektedir. Kamu çalışanları, yasal esaslar dahilinde, hiyerarşik amirleri tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü olup, bu görevlerin yürütülmesinden amirlere karşı sorumludurlar. Amirler de, bu çalışanların görevlerini Anayasa ve kanunlara uygun olarak ifa edip etmediğini takip ve kontrol ederler.
Genelgede de açıkça ifade edildiği gibi kamu hizmetine girme hakkı da dahil olmak üzere, Anayasada yer alan haklardan hiçbiri, devletimizin ülkesi ve milletimizin bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan hukuk devletini ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
Dolayısıyla;
- Terör örgütleri veya legal görünüm altında faaliyet yürüten yapılarla ilişki kuran veya eylem birliği içerisinde olan,
- Bu örgüt ve yapıların emir ve talimatlarıyla hareket eden,
- Bu örgüt ve yapılara yardım eden,
- Kamu imkan ve kaynaklarını bu örgüt veya yapıları desteklemeye yönelik kullanan veya kullandıran,
- Bu örgüt ve yapılarıyla mücadeleyi engelleyen,
- Bu örgüt ve yapıların propagandasını yapan
kamu çalışanları hakkında idari nitelikteki tüm işlemlerin, yetkili amirler tarafından ivedilikle yapılacağı belirtilmiştir.
Özellikle kamudan iş alan ve personel çalışmasına dayalı hizmet ihalesi kapsamında istihdam edilen personel ile ilgili bu Genelge hükümleri de uygulanacaktır.
Terörün, ülkemizin birlik ve beraberliği ile çözülebileceği, insan onuruna yakışır bir yaşamın, ancak demokratik bir ortamda sağlanabileceği unutulmamalıdır.