Cemaat, hizmet adı altında kurdukları düzen ile devleti teslim almaya hazırlanan Paralel Yapı’nın tasfiye sürecinde akıl almaz ittifaklarına şahit oluyoruz.
Peki, Paralel Yapı’nın, 1 Kasım’dan sonra alt alta geliştirdiği yeni kumpasının farkında mısınız?
Birisi var “kovboy” kılıklı Teksas kaçkını!
Geçenlerde ağzından baklayı çıkardı. Neymiş, “Jandarma kullanacağı-kullandığı siyasilerin dosyalarını tutuyormuş. Günü gelince teslim aldıklarını o dosyalar üzerinden tasfiye de ederlermiş. Olmazsa asker gidişata dur dermiş.”
Yani?
Yani, CHP’ye bel bağladılar, kaybettiler. MHP’ye bel bağladılar, kaybettiler. HDP ile yatağa girdiler kaybettiler. Yargı başta olmak üzere bürokrasiyi teslim almaya kalkıştılar kaybettiler.
Amerikan senatörleriyle flört ettiler, kaybettiler. Brüksel’de AB temsilcileriyle dans ettiler kaybettiler.
Birkaç çapsız liberal ile birkaç arkaik solcuyla raks halindeler.
Hiçbir itibarları kalmadı, sokağa çıkacak yüzleri yok.
Lakin, şimdi son çare, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki “unsular”ını harekete geçirip “darbe” yaptırmak üzerine plan geliştiriyorlar.
Cüretkarlığın böylesi
Bakın Zaman’dan Ali Ünal ne diyor, “Öyle görünüyor ki, Erdoğan, Hizmet’le savaşını sürdüren dursun, Hizmet’i tam ‘bitirdim!’ dediği noktada, bu savaşta müttefiki, ama kendisini hep devirme planları yapmış çevrelerin planları içinde boğulurken, elini kurtuluş adına Hizmet’e uzatacak ama kaderin hikmet ve adaleti, o eli geri itecek.” (23.11.2015 Zaman)
Yani?
Diyor ki, “Seni devirecekler, sen yine bize muhtaç olacaksın. Ama biz seni kurtarmayacağız!”
Tehdidin bu kadarına da pes!
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çeşitli kademelerinde Paralel Yapı’nın adamlarının olduğunu biliyoruz. Daha önce de yazmıştım, bunların temizlenmesi memleketin hayrınadır.
Ama yeni öğrendiğimiz bir gerçek var, İzmir Casusluk Soruşturması kumpasında, Hava Kuvvetleri Askeri İstihbarat Başkanlığı’ndan bazı askerlerin bu kumpas sırasında polise bilgi verdiği ortaya çıktı.
Biliyorsunuz, İzmir’deki “fuhuş kumpası” ile Deniz Kuvvetleri’nde nasıl bir “alt üst” yaşandı ve nice subay tasfiye edildi.
Millete hakaret: Bunlar 100 liraya satar(!)
Size Ali Ünal’ın yazısından bir bölüm daha aktarmak istiyorum.
Diyor ki, “Bir vatandaş anlatıyor: ‘Annem, Erdoğan’a toz kondurmuyordu. Derken, geçen ay bankadan çekiverdiğim yaşlılık maaşını 100 lira eksik verdim. Sebebini sordu. Erdoğan, seçim masrafı olarak bu ay emeklilerin maaşından 100 lira kestirmiş.’ dedim. Annem bu defa, ne kadar beddua varsa Erdoğan’ın üzerine boca etti.’ Erdoğan 100 liraya dinini de, ahiretini de, ülkesini de satabilecek en çürük bir zemine, Hizmet ise dünya adına beklentisizlik... üzerine oturtuyor.”
Vay!
Ali Ünal sen ne hallere düştün?
Yalancılıkta sınır tanımayan bir yapının elemanı annesini kandırıyor. Sen de onun üzerinde bu milletin, “100 liraya dini, ahiretini, ülkesini satacak” zihniyette olduğunu söyleyeceksin; he mi?
Yalancılığı meslek haline getirmiş bir zevzek, annesini kandıracak, sen de o örneği alıp, emekli bir anne üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tehdit edeceksin öyle mi?
“Millete sakın itibar etme, millete sakın güvenme, millete kendini sakın emanet etme bu millet seni satar” diyerek millete de hakaret edeceksin öyle mi?
Doğru siz kendinizi başka yerlere emanet ettiğiniz, için milletin 100 liraya Erdoğan’ı satacağını vehmediyorsunuz.
Çünkü siz “Sırtınızı Güney’deki ülkeye, aklınızı Okyanus ötesindeki çiftliğe, ruhunuzu “beklenen Mehdi’ye” vermişsiniz!
Ne diyelim, “...oysa akıbet, daima takvanındır.”
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içindeki “cunta”ya bel bağlayanların akıbetini en kısa sürede görmek umuduyla!
Babalar ve oğulların savaşı akamete uğramayacak
“Türkmen Dağı, Akdeniz’in Çanakkale’sidir” diye haykırıyor Türkmen komutan. Babalar ve oğullar, anneler, gelinler ve çocukları sınıra getirip dönüyor geriye Türkmen Dağı’na!
Dönüyor babalar ve oğullar... Babalar ve oğulların birlikte verdiği savaşın örneği Çanakkale’dir. Babalar ve oğulların birlikte verdiği savaş Seferberlik dönemidir. Babalar ve oğulların birlikte verdiği savaş İstiklal Savaşı’dır!
Aliya İzzet Begoviç Bosna Savaşı’nın mutlak zafer ile sonuçlanacağına inancını, “Hiçbir istiklal mücadelesi akamete uğramamıştır” diyerek özetlemişti.
Babalar ve oğulların omuz omuza verdiği istiklal mücadelesidir Türkmen Dağı’nda yaşananlar ve elbet Allah’ın yardımı ile akamete uğramayacaktır!