İsrail'in Lübnan'a saldırıları doğrudan Hizbullah yöneticilerini hedef aldı. İsrail Savunma Bakanlığı'nın yayınladığı görüntülerde Nasrallah'ı hedef alan 8 tane F15 uçağı havalanıyor. Uzmanlara göre her bir uçakta (ABD yapımı) BLU 109 ve JDAM güdüm kitleri bulunduran uçaklar yaklaşık 15 tona yakın bombayı bu saldırıda kullanmış.
Hizbullah lideri Nasrallah'ın ölümü bölgemizde farklı tepkilere sebep oldu. ABD destekli İsrail saldırıları bazı Sünnileri sevindiriyor. Gerekçelerinde ise Nasrallah'ın Suriye'de muhalif Sünnilere yapılan katliamın müsebbibi olması.
Müslümanlar arasında mezhep ayrışması devam ettikçe bölgedeki kaos da bitmeyecek. Müslümanlar Kerbela'da başlayan ayrışmayı keskinleştiren birçok hataya imza atıyor. Kim haklı kim haksız meselesi bir sonuca ulaşmadan asırlarca tartışılabilir. Üstelik bu ayrışmada halkların tutumundan çok ne yazık ki siyasi aktörler ve din adamlarının kışkırtıcılığı ön planda.
Bölgemizde yaşananlar emperyalizmin boyut değiştirerek hedeflerine ulaşma arzusunu bize ispatlıyor. Müslümanlar emperyalizme karşı bilinçlenmedikçe ve ortak aklı aramadıkça ülkelerindeki çatışmalar devam edecek. Bu çatışmalardan en çok yararlanacak olan da İsrail ve arkasındaki ABD.
Lübnan'da iç savaş sonrası kurulan düzeni beğenmeyebilirsiniz ancak iç savaş sonrası ortaya çıkan alışılmış bir düzen/sizlik vardı. Son kertede faturayı Şiiliği araçsallaştırdığı için İran'a kesebilirsiniz. Yahut BAE ve Suudi Arabistan'ın Filistinlileri bir kambur olarak gördükleri için onları sorumlu tutabilirsiniz. Her ikisi de çıkmaz sokaktır.
Orta Doğu'daki CENTCOM'un varlığını, 50 bin ABD askerini ve Katar'dan Bahreyn'e, Ürdün'den Irak'a, Suudi Arabistan'dan Kuveyt'e hemen her ülkedeki ABD üslerini merak etmeyebilirsiniz. İsrail Nasrallah'ı öldürünce de sevinebilirsiniz. Ancak bunların tüm dünyayı etkileyecek bir kelebek etkisi yarattığını görmezden gelemezsiniz.
Vahim tablonun sonunda bugün Hizbullah'tan başka ordusu olmayan bir Lübnan var. Toprakları işgal edilmiş bir Filistin var. Yüzbinlerce insan evlerini terk edip yollara düşmüş vaziyette.
Bu durumu gerek İran'ın güdülediği Şiilerin gerekse Sünni Arapların oturup dert edinmesi gerekiyor.
21. yüzyıl Müslüman dünyası başını önüne eğmek ve esas sorgulamayı yapmak zorunda.
Orta Doğu'da yerleşik paradigmada uzlaşının mümkün olmadığını görüyoruz. Oysa Lübnan, Irak, Suriye, Libya ve daha pek çok İslam ülkesinde yaşayan insanların çıkarlarını gözeten bir düzen kurmak için mevcut paradigmanın iflas ettiğini kabul etmek gerekiyor.