Çağımızın önemli düşünürlerinden kabul edilen ve ''kamusal alan' kavramını akademiye ve günlük hayata dahil eden profesör Jurgen Habermas ve dört arkadaşının Gazze'de yaşanan insanlık dramı hakkında verdikleri beyanat tam bir faciadır. Bu facia sadece kişisel akademik kariyerleri hakkında yıkıcı bir paradoks olsaydı belki iş daha kolay geçiştirilebilirdi, ama Batı eleştirel düşüncesinin temsilcisi olan Habermas gibi 'öteki'nin felsefesiyle ünlenmiş bir dinozor ile birlikte, ''Batı Düşüncesi' dediğimiz paradigmanın da iflası anlamına geliyor...
Beyanatta diyorlar ki; "Hamas'ın İsrail'deki Yahudilerin hayatlarına tamamen son vermek niyetiyle başlattığı katliam, İsrail'in Gazze'ye karşı saldırı yapmak zorunda kalmasına yol açtı. İsrail'in yaptıkları prensip olarak meşrudur... Almanya'daki Yahudilerin yeniden hayatının tehdit edilmesi ve sokaklarda fiziksel şiddet korkusuna maruz kalması hoşgörüyle karşılanamaz..." diye devam eden utanç zincirleriyle yüklü bir beyanat...
Bu beyanat, gerçeği tamamen çarpıtma üzerine kurulduğu için, Aydınlanma döneminden bu yana Batı düşüncesinin en temel kriterlerinden olan gerçek en büyük darbeyi alıyor. Şifa Hastanesindeki hasta bebekleri topluca öldürdükten sonra, bunu dans ederek kutlayan rezaletle birlikte "gerçek' iflas ediyor.
İsrail'in Gazze'de işlediği soykırım, sadece Gazzelileri kırıp geçirmiyor, tıpkı gerçek gibi yine Aydınlanmanın en büyük anlatılarından olan 'insan' kavramı da en büyük kırılmayı yaşıyor. Dolayısıyla Batı düşüncesinin en temel iki kavramını -pozitif bilimlerin tümünü kuran iki temel kavramı- boşa çıkartan bu talihsiz beyanat, tam bir paradokslar silsilesidir. Bunun akademik düzeyde yapılıyor oluşu ise, bilimselliğin de imha edilişidir. Paradigmanın iflasıdır.
Habermas'a göre daha küçük çaplı ama popülerliği ile öne çıkan, caka satıcı Zizek ise, İsrail'in kayıpları üzerinden yaşanan olayı bir ''pogram'' olarak nitelerken, Hiroşima ve Nagazaki'nin 3 kat fazlasıyla bombalanan Gazze için sesini bile çıkartmayışı da aynı yüzsüzlüğün bir başka görünümü. Pogram, Rusça katliam demek, peki Gazze'de 44 gündür yaşanan ne?
Habermas'ın ve Zizek'in akıllarının almadığı şeyse, verdikleri bu politik duruş fotoğrafının kendilerinden çok daha büyük anlamlara işaret ettiği ile ilgili. Özellikle hukuk ve siyasette, normatif şablonlar kadar bunların etik gerekçelerini de deklare eden Batı düşüncesi, bu soykırım karşısındaki suskunluk ve körlüğüyle kepenklerini kapatmıştır.
Gazzelileri insan saymayan İsrail Savunma Bakanıyla koskoca Habernas'ın ve onun ufağı Zizek'in aynı çizgide olmaları, yani Yahudilerin dışında kimseyi insan bile saymadıkları gerçeği, buz gibi ortadadır. Ve bu durum bir büyü bozumu misali, dünya halklarını ayaklandırmaktadır...
İnsanı ve gerçek kavramını yok sayan bu tavırları yüzünden, insanlık onları tarihin unutkanlık çöllerine atacak. Çünkü kalbi olan, vicdan taşıyan, ruhunu henüz yitirmemiş kişiler, elbette bebek katillerinin safında duramazlar, nitekim durmuyorlar da...
Batı düşünce nutukları artık bundan sonra ne kriter olabilir, ne de ölçüt... Yepyeni bir dönemin başlangıcındayız. Yeryüzü bu kadar ağır utanç yükünü daha fazla kaldıramaz. Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, eşitliğe ve saygıya değer insanların bir arada yaşayabilmesine dayalı, yeni bir dünya sistemi elzemdir insanlık için.
Rezalet boyutlarındaki bu yalancılık, bu pespaye ve utanç verici çelişkiler yumağı, bu katliamdan yana duran ahmaklık, Batı'nın tüm 19. ve 20. asır boyunca tesis ettiği düşünce birikimini yıkıp deviriyor.
Habermas ve arkadaşları gerçeği çarpıtmaktan ve insan hayatını hiçe sayan apaçık ırkçılıktan yana duruş sergilerken ciddi bir şeyi es geçiyorlar... Bu vicdani körlük, bu etik sersemlik, sarsıcı bir öfkenin fitilini de ateşlemektedir. İsrail'in katliamını alkışlayanlar, ateşle oynadıklarını farkında değiller.