Naklen yayın gelirinin Türkiye’de yerleşmesinden önce, kıt gelirler yüzünden; yabancı futbolcu olarak, hep Yugoslavların 29’un üstündeki yaşlılarını alırdık. Onlar da genellikle üçüncü sınıf kategoriden gelirdi.
Beşiktaş Pepe”yi aldı, 34 yaşında ama; “Eski hamam eski tas... Bir şey değişmedi” diyemeyiz. İki ay önce Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olmuş bir takımın 10 yıldır değişmeyen adamını aldık. Pepe, geçen yılın Avrupa Şampiyonu olmuş Portekiz milli takımının da hala vazgeçilmez ismi...
Beşiktaş’ın onu transfer etmek için girişim yaptığı ilk günlerde; bir gazete buna pek ihtimal vermemiş olacak ki, “Hayaller Pepe... Gerçekler Atınç” manşetini atmıştı. Bir çoğu da transferine fantezi gibi baktı.
***
Gene de kimileri, yaşı üstüne geyik yapmayı nasılsa adet edinir diye; şimdiden uyarıyorum. Siz onlara kanmayın. Beşiktaş iyi, sıkı, esaslı bir transfer yapmıştır. Adam, bütün dünyada yüzlerce habere kaynak oldu.
Kabul etmek gerekir ki, sert bir stoper... Bu yüzden de, Getafe’li bir futbolcuyu tekmelemek ve başka birine yumruk atmaktan 10 maç ceza aldı. Bu olay epey eskilerde kalsa da, agresif yapısı baki kaldı. Türkiye ligi gibi her an olay çıkmaya müsait bir futbol ortamında, onun bu yönünü tetiklemeye kalkanlar olabilir. Son üç sezondur kırmızı kart görmemiş olması, inşallah sakinleşmesine katkı vermiştir.
***
Bereket ki, sert olmasının kaynağını terbiyesizlikten değil; büyük bir hırsla ve yüksek motivasyonla oynamasından alıyor. Kafasını, ayağını, bedenini her pozisyona sokan biri. Esas görev yeri stoper ama, Morinho onu ön liberoda da oynatmıştı. Veriminden şikayetçi olmadı.
Anlayacağınız... Real Madrid’de 229, Portekiz milli takımında 86 kez oynamış birisinden söz ediyoruz. Yaşından, kılından, tüyünden huylanıp eleştirecekseniz eleştirin de, eliniz azıcık vicdanınızda olsun.
Paris Saint Germain’in, İnter’in, Juventus’un alamadığı ya da Pepe’nın onları tercih etmediği bir ortamda, Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’a da bir teşekkür gerekmez mi?