Sandıktaki organize alavere dalavereleri ortaya çıktıkça şer cephesinde panik de telâş da artıyor. O tribünden öbür tribüne “Mazbata, mazbata” diye dolaşıp duruyorlar. Sandıkta aramaları gereken meşruiyeti statlarda arıyorlar ama beyhude çaba. Dillerinden düşürmedikleri demokraside rey statlarda atılmaz, statlarda gol atılır!
Paniğe de, devlet tüm kurumlarıyla tıkır tıkır çalışırken “Mazbata ne zaman verilecek”, “Kaç gün oldu mazbata hâlâ verilmedi” gibi yazıp çizmenin de bir mânâsı yok. Kaç gün olduysa oldu, ne yani göz göre göre sahtekârlığa, kumpasa boyun mu eğelim? Bizden bunu mu istiyorsunuz? Çok beklersiniz! Ki seçimlerin üzerinden de 17 gün gibi kısa bir süre geçti. Adalet için, hakkın yerini bulması için ne kadar beklenilmesi gerekiyorsa beklenir.
Yazımın son şeklini verirken AK Parti de Yüksek Seçim Kurulu’na “Olağanüstü İtiraz Dilekçesi”ni teslim etmek üzereydi. AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yeniden yapılması için YSK’ya dilekçe verecek. “Mazbata, mazbata” diye ortalığı velveleye verenler ne kendilerini ne de cemiyeti üzmesinler. Hep beraber Ak Parti’nin YSK’ya vereceği “Olağanüstü İtiraz Dilekçesi”ndeki iddiaların doğru olup olmadığına bakalım. YSK’nın kararını bekleyelim. “Mazbata, mazbata” diye ortalığı yangın yerine çevirmek için çaba harcağınıza AK Parti’nin iddialarını çürütecek delilleri ortaya koyup haklı olduğunuza dair kamuoyu mutmain olsun. Yapılması gerekeni yapmayıp, her zaman olduğu gibi toplumu gerip kavga çıkarmak derdindesiniz.
Bakınız AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım Bey hiç sesini çıkartıyor mu? Tribün tribün, şehir şehir gezip “Ben başkanım” diye dolaşıyor mu? Oysaki ses çıkarmak en çok da onun hakkı. Lâkin o, haklı olmanın verdiği rahatlıkla gerekli gördüğü zamanlarda halkı bilgilendiriyor. Pazartesi günü yaptığı basın toplantısında tane tane seçim sırasında ve sonrasında yaşananları anlattı. Yıldırım’ın açıklamasındaki şu sözlere dikkatinizi çekmek isterim: “2014 seçimlerinde de CHP Ankara seçimlerini itiraz süreçlerinden sonra hem Anayasa Mahkemesi'ne hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar götürmüştür. Antalya'da da aynı süreci işletmiştir. Bunları niye söylüyorum. Biz hukukun peşindeyiz, vatandaşlarımızın verdiği oyun sandıkta iç edilmesinin önüne geçmeye çalışıyoruz. Bunu da kısmen başardık. Başlangıçta 29 bin-27 bin açıklanan rakamlar bugün 12 bin 200 seviyesine gerilemiştir. Bir şeye İstanbulluların dikkatini çekmek isterim. İki parti veya iki aday birbirine yakın oy aldığı halde neden aradaki fark benim lehime artmaktadır. Bu sorunun cevabını bekliyorum. Normalde yanlışlık varsa bu yanlışlığın her iki aday için de aynı şekilde olması icap eder ve sandıktaki düzeltmelere ihtiyaç kalmaz. Bu şunu gösteriyor. Oylar sandıkta iç edilmiştir. Bu kadar açık. Bizim oylarımız karşı adaya yazılmıştır. Bunlar tespit edebildiklerimiz. Bugüne kadar oyların sadece yüzde 10'u sayılabilmiştir. Biz eminiz ki bu oyların tamamı sayılabilmiş olsaydı eğer rakip aday CHP rıza gösterseydi, mutlaka bu seçimin sonucu böyle olmayacaktı. Bu fark kapanacak ve tersine dönecekti. Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz.”
Binali Bey’in de vurguladığı üzere oyların tamamı sayılsaydı şu an hakkı olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda İstanbullulara hizmete başlamış olacaktı. Binali Yıldırım açıklamasında seçimin murdar olduğunu da söyledi. Peki bu seçimi kimler murdar etti? “Mazbata, mazbata” diye ortalıkta dolananların bu suale cevabı var mıdır?..