Suriye’nin kuzey bölgelerinde PYD’ye bağlı unsurların hareketlenmeye ve ‘özerklik’ lafları etmeye başlamaları, BDP ve PKK’nın ayarını bozdu. Türkiye’nin birlik ve bütünlüğü içinde özerklik vurgusu yapan BDP’liler, Suriye’de birkaç bayrak ve eli silahlı adam görünce hemen havaya girip bölgesel konfederalizmden, bölge Kürtlerinin birleşebileceği federatif bir yapıdan bahsetmeye başladılar. Aynı Habur sonrasında yaşananlar gibi bir çiçek görünce bahar geldi zannedip zafer sarhoşluğuna kapılmak, siyasi söylemlerde taşkınlık yapmak aslında ucuzcu ve aceleci bir tavır, gerçek niyetleri deşifre eden bir gösterge...
Suriye Kürtleri meselesini kendi siyasi hareketleri için bir motivasyon malzemesi yapmak isteyen BDP, sanki Hükümet Kürtlere ve Kürtlerin hak elde etmesine karşıymış gibi bir hava estiriyor, Suriye’de iş bitmiş Kürtler egemenlik kazanmış gibi davranıyor. Oysa görüyoruz ki, muhaliflerin büyük çoğunluğunu oluşturan SUK da, birçok Kürt partiyi bir araya getiren SKUK da PYD’den rahatsızlar ve onu kendi gelişim süreçlerini sabote etmeye başlayan bir faktör olarak görüyorlar. Nitekim Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi Dış İlişkiler Temsilcisi Abdülhekim Beşer, PKK’nın uzantısı durumundaki PYD’nin Erbil anlaşmasına uymadığını, anlaşmayı çiğneyerek tek taraflı hareket ettiğini, PYD eylemlerinin Kürtlerin itibarına zarar verdiğini söylüyor. Dün bir televizyon kanalında konuşan Kemal Burkay da PYD’nin bir anda Esad tarafından parlatıldığını ve önemli bir aktör gibi konumlandırılmaya çalışıldığını söylüyordu. Aynı şekilde SKUM sözcüsü Beşer, PYD yüzünden rejimin ortağı gibi algılanmaya ve itibar kaybetmeye başladıklarını, rejimin devlet binalarını danışıklı olarak PYD’ye devretmesinin Kürtlerin çıkarlarına zarar verdiğini söylüyor. PYD’nin rejimin maşası gibi kullanıldığını ima eden Beşer, Suriye Kürtlerinin PYD’nin yaptıkları yüzünden büyük hayal kırıklığı yaşadığını vurguluyor.
***
PKK da son gelişmeler sebebiyle ayarı bozulmuş ve ne yaptığını bilmeyen, panik halinde bir örgüt görüntüsü veriyor. Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’deki hareketlerin etkinliği yanında kendisinin Türkiye’de ciddi bir varlık gösterememesi, üzerindeki baskıyı artırmış olsa gerek ki intihar eylemi tarzında büyük zayiatlara sebep olan saldırılar gerçekleştiriyor.
Şemdinli kırsalında birkaç gündür yaşanan operasyonlar, böyle bir halet-i ruhiyeyi yansıtıyor. İstihbarat birimlerinin başarılı çalışmaları neticesinde sızma faaliyeti yapan terörist unsurlar kıskaca alınıyor ve büyük bir operasyon başlatılıyor. Vur-kaç taktiğiyle hareket etmesi beklenen örgütün kaçmak yerine bir bölgede tutunmaya çalışması, cephe mücadelesi şeklinde yeni bir taktik denediklerini gösteriyor. Bugüne kadar ne zaman cephe mücadelesi verse büyük kayıplara uğrayan terör örgütü, Suriye’deki bir avuç silahlı grubun bölgede denetim sağlıyormuş gibi görünmesinden esinlenerek Türkiye kırsalında alan hakimiyeti kurmaya çalışıyor. Bu arada bölge köylerindeki sivilleri de kendisine canlı kalkan olarak kullanmaktan çekinmiyor, sivil kayıplar ortaya çıkmasını sağlamaya çalışıyor. Yani hem kendi mensuplarını vicdansızca ölümle sonuçlanacak eylemlere sürüklüyor, hem de masum sivillerin zarar görmesine sebep olacak tarzda çatışmalar tezgahlıyor. Allah’tan siviller konusunda büyük bir duyarlılıkla hareket eden güvenlik güçleri bu tuzağa düşmüyor ve terör örgütünün hevesini kursağında bırakıyor. PKK’nın değişen her taktiği ve attığı her adım boşa çıkarılıyor.
Bölge ülkelerinden birinde yaşanan bir gelişmenin taşları nasıl yerinden oynattığı ve diğer ülkeleri doğrudan etkilediği son gelişmelerle bir kez daha görülmüş oldu. Türkiye’nin Suriye konusundaki duyarlılığını eleştiren çevrelerin bugün tam ters istikamette Türkiye’yi suçlaması bu yüzden çok anlamlı olmuyor.
Son olarak şunu da vurgulayalım: Bütün Suriye meselesini sadece Kürtlere endeksleyerek düşünmek ne kadar yanlışsa, Suriye Kürtleri konusunu da PYD’ye endeksleyerek düşünmek o kadar yanlıştır. Türkiye Suriye’deki Kürt gruplarla ilişki halindedir ve her grubun haklarına kavuşacağı demokratik bir Suriye için elinden gelen katkıyı yapmaktadır. PKK türü terör örgütlerinin ise fırsattan istifade mevzi kazanmaya çalışmasına da elbette göz yumulmayacaktır.