Ortaokuldayken meyve-sebze halinde katiplik yaparak iş yaşamına adım atan Gaziantepli Cahit Bingöl, bugün Türkiye’nin en büyük pamuk tedarikçisi oldu. Türkiye’deki tüm iplikçilerle çalışan Bingöl’ün hikayesi, Türkiye ekonomisine yön veren sanayicilerinden Sanko’nun patronu Abdulkadir Konukoğlu’nun yanında beyaz altını hücrelerine kadar öğrenmesiyle başlıyor. Daha sonra müdürüğünü yaptığı Sanko’dan çırçır fabrikasını kiralayarak fabrikatörlüğe adım atan Şahin Pamuk Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Cahit Bingöl, yaptığı yatırım ve geliştirdiği projelerle ithal pamuğa karşı savaşıyor. Pamuk atığı kozayı ABD’de öğrendiği ve Türkiye’de uygulanmayan bir sistemle yakarak enerji üretmeye hazırlanan Bingöl, pamuk yağı tesisini de faaliyete geçirmek üzere gün sayıyor.
Türkiye’nin en büyük pamuk tedarikçisi konumundasınız. Müşteriniz olmayan iplikçi yok gibi. Neler yapıyorsunuz, anlatır mısınız?
Geçen yıl bir fabrika daha aldım ve şu anda üç fabrikayla faaliyet gösteriyoruz. Çok ciddi pamuk alımı yapıyoruz. Yüzde 7’lik payımız var sektörde. 2009’da kurulan Şahin Pamuk, 2011 yılını 185 milyon lira ciroyla kapattı. Geçen yıl 100 bin tonun üzerinde kütlü pamuk alımı işleme ve tedariği gerçekleştirdik. Günlük bin tonluk hammadde işleme kapasitemiz var. İthal pamuğun yarattığı tiryakiliği yıkmak istiyoruz. Ayrıca bölgesel pamukçunun pamuğunu da alarak tedarik zinciri içerisinde ihtiyacı olan iplikçiye satıyorum. Türkiye’deki tüm iplik fabrikaları müşterim. Amacım, ithal bağımlılığıyla mücadele etmek. Ben sanayiciye ithal pamukla aynı kalitede ama daha ucuza pamuk satıyorum. 2012’yi 250 milyon lira ciroyla kapatmayı planlıyoruz.
İş yaşamına attığınız ilk adımı hatırlıyor musunuz? Pamukla tanışmanız nasıl oldu?
İlk işim meyve-sebze halinde katiplikti. 13 yaşındaydım ve ortaokula gidiyordum. Bir yandan da sebzeleri çuvallarla toptan alarak patronumun işyerine getirir torbalara ayırır satar, patronuma da yüzde 8 komisyon verirdim. Bir yandan öğrencilik bir yandan okul derken 1984 yılında pamukla tanıştım. İlk pamuk eksperi olarak başladım. Bu işin eğitimini aldım 4-5 yıl içinde pamuğun tarladan fabrikaya kadar her kısmını çok iyi öğrendim. Daha sonra yöneticilik yaptım. 1995 yılında da Sanko Tekstil’e transfer oldum. 2009 yılında ise değişik iş kollarına yoğunlaşan Sanko, pamuktan çıkma kararı alınca bulunduğum fabrikayı kendilerinden kiralamak istedim, kırmadılar beni. Bir fabrika da kurmuştum önceden kendime ama burasıyla gönül bağım vardı.
Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden tekstilin hammaddesi pamuk. Bu kadar stratejik bir ürünün durumunu değerlendirir misiniz?
Bir kere Türkiye’nin mutlak surette pamuk üretmeye çok ciddi ihtiyacı var. Türkiye’nin tekstil sektörü için 2023 yılında 72 milyar dolarlık bir konfeksiyon ihracatı hedefi var. Bunu gerçekleştirmek adına, bizim 2.5 milyon tonluk pamuk üretmemiz gerekiyor. Bugünlerden başlayarak, planlayarak, hükümetle, tüm üreticilerle birlikte ve aracılarla bunun alt yapısını yapmak zorundayız. Gaziantep, iplik ve teksil sektörünün en önemli merkezlerinden biri. Ancak, pamuk üreticisine verilen çok düşük destek primleri yüzünden artık çiftçi pamuk ekme konusunda ciddi tereddüt içinde. Pamuk üretimi gittikçe azalıyor böyle giderse bu sorun, tekstil konfeksiyon sektörü için ciddi risk oluşturur.
Pamuğun ve dolayısıyla tekstil konfeksiyonun önündeki en büyük sorun destek primi o zaman?
Bu sektörün sıkıntısı çok ama en önemlisi destekleme primlerinin artırılması ihtiyacının öncelikli olması. Destek primlerinin artırılmasının yanı sıra lisanslı depoculuğun da acilen hayata geçirilmesi gerekiyor. VOB’un (Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası) İstanbul’a taşınması ve tek balya sistemi de şart.
Bu sorunlarla tekstil sektörü nasıl uluslararası arenada mücadele verecek ve marka yaratacak peki?
Önümüzdeki 5 yıl pamuk üretilmediği için tekstilden vazgeçme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağız. Önlem alınmazsa 2023’teki 73 milyar dolarlık tekstil ihracatı hedefimiz masal olacak. Dünyada çiftçiye çok ciddi destek var, bu şekilde bir çiftçi desteği verilirse ancak kurtulmak mümkün olabilir. Çiftçiye verilen paranın sokağa atılan para gibi görülmesi gibi bir anlayış var. Tarladan ürüne kadar değerlendirdiğinizde pamuğun yarattığı katma değere, istihdama baktığınızda devletin çiftçiye verdiği desteğin yıl sonunda 10 katını geri alacağı kesin.
Sanayici olarak bundan sonraki projeleriniz neler?
Pamuğun atığı olan kozayı yakarak enerji üretmeyi ve satmayı planlıyoruz. Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nin atık merkezinden günde 100 ton atık çıkıyor. Kendi atıklarımızla beraber bu atığın değerlendirilmesi için bir kaç senedir araştırma yapıyorum. ABD’ye gittim, farklı bir yakma yöntemiyle biyogaz elde ettiklerini gördüm. Elektrik üretiyorlar hükümet de satın alma garantisi veriyor. Gaziantep Sanayi Odası’na teklif götürdüm. “Bana 20 dönüm bir yer verin, ben sizin atıklarınızı ücretsiz alayım kendi atığımı da buna katarak sistemi kurup enerji üreteyim. 20 yıl sonra da elektrik santralini size bırakıp gideyim” dedim. Olursa iyi olacak, yoksa başka bir yerde kendi atığımdan enerji üretip lisansını aldığım bu yatırımı bu yıl sonunda hayata geçireceğim. Şu anda dünyada birkaç yerde uygulanan bu yöntemi Türkiye’de yapacağım. Elektriği üretip devlete satacağım. Atık maddeyi imha edip katmadeğer yaratacağım.
Son olarak sorunlar karşısında çözüm önerileriniz ve hükümete vermek istediğiniz mesajlar var mı?
Pamuğun ve pamuk çiftçisinin desteklenmesi konusunda yetkililerin bir an önce harekete geçmesi şart. Öyle ya da böyle pamuk üretmek zorundayız. Acilen destekleme prim miktarı artırılmalı ve 46 kuruştan en az 70 kuruş’a çıkarılmalı. 2014 yılında pamuk üretip üretmeme konusunda düşünen işçiyi üretme konusunda ancak bu şekilde ikna edersiniz. Hammade ihtiyacını kendisi ve istedği fiyattan sağlamak isteyen Amerika gelecekte ciddi sorun yaratacak. Anadolu pamuğunu yok etmeye çalışıyorlar. Gelecek sene daha da aşağıda olacak gibi duran fiyatlar öncelikle Türk tüketicisini ve pamuk üreticisini vuracak. 2014 yılında da çiftçi ekimden vazgeçecek. 1.5 milyon ton hammadde ihtiyacı bizi Yunan, Suriye ve özellikle Amerikan pamuğuna muhtaç edecek. Tüm dünya pamuğu desteklerken biz çiftçimizi öldürmeyelim. Üstelik bizim pamuğumuz GDO’suz. Hükümet ve Başbakan’ın acilen bu sorunu çözmesi gerekiyor.
‘Ya tozu dumana katarsın ya tozu dumanı yutarsın’
Felsefem ‘ya tozu dumana katarsın ya tozu dumanı yutarsın’. Bu yüzden çok çalışırım, araştırırım. Sabah 07.00’de başladığım günü 02.00’de sonlandırırım. Doğayı, hayvanları çok severim, ata binerim. Sürekli benimle dolaşan bir köpeğim, kedim, kekliğim ve bir de hamsterım var. Uçakları çok severim, Hava Harp Okulu sınavlarına girmiştim. Kazandım da ama ailem istemediği için kazandığımı benden sakladı. Bu içimdeki uktedir. Bu nedenle yıllar sonra uçak kullanmayı öğrendim. Çevre illere uçağımla giderim. Sinirlenince bu şekilde deşarj oluyorum. Taş merakım var, taşların enerjisine inanıyorum. Öyle ki, 120 cm. boyunda ve 400 kg. ağırlığında bir ametist taşı ofisimde duruyor. Bir de ciddi bir tesbih koleksiyonum var.
Anadolu organik pamuğunu dünya markası yapacağız
Yakın zamanda ham yağ tesisimizi devreye alacağız. Anatolian Organic Cotton markasıyla piyasaya çıkacağız. Doğal, kimyasal içermeyen pamuklarımızla kanserojensiz pamukların talebini artırmayı hedefliyoruz. Siverek, Harran, Diyarbakır ve Adıyaman’da organik pamuk sözleşmeşi yaptık. İlk etapta 5 bin ton civarı üretim yapacağız. Önce Türkiye sonra dünyaya tanıtacağız organik pamuğu. Daha maliyetli daha zor organik tarım. Ama rekabet edilebilir bir maliyet söz konusu. Bu proje eylül ayından itibaren hayata geçecek. Ürünlerimizin yüzde 5’inin organik olmasını planlıyoruz. Bu projenin şu ana kadar bize 2 milyon dolarlık bir maliyeti oldu.
Pamuk yağı üretmek için geri sayım başladı
Yatırım projelerimiz arasında bir de yağ tesisi bulunuyor. Devreye girmek üzere tesis. Tüm yağlarda pamuk yağı katkı maddesi olarak kullanılır. Pamuk yağını da yıllardır ithal ediyoruz. Atık yağlarda ucuz enerji üretmek için herkes çalışyor ve pamuk yağının girmediği hiç bir alan yok. Hatta 2013 yılından sonra devlet kontrolünde pamuk yağı belli oranlarda mazotla çalışan araçlarda da kullanılacak.
Fransa’dan gömlek ithal edersek şaşırmayın
1.3 milyon ton pamuk ihtiyacı olan Türkiye’de üretim 700 bin ton. Gelecek yıl bu rakamın 550 bin ton civarında olması bekleniyor. İthalat ise 850 bin ton civarı. Üreticiye verilen destek bu şekilde devam ederse bizim üretimimiz 200 bin tonlara kadar düşecek. Buna karşın 2014 senesinde ise pamuk ihtiyacı 1.5 milyon tona çıkacak. Bu ihtiyacı Yunansitan, Brezilya, Türk Cumhuriyetleri’nden ve yüzde 80’ini de ABD’den karşılamak durumunda olacağız. Dünya bize ‘siz pamuk ekmeyin biz size istediğimiz fiyattan satalım, siz buğday ve mısır ekin’ diyor. Bu da Türkiye için çok önemli olan pamuğun bitmesi demek, ekmek yok demek. Birkaç yıl sonra Fransa’dan gömlek ithal etmeye başlarsak hiç şaşmayın.