Tartışma eski manken Murat Başoğlu’nun kendisi gibi evli olan öz yeğeniyle, amca-yeğen arasında olmayacak türden bir samimiyet içinde görüntülenmesiyle ateşlendi.
Olay, magazin gündeminden Türkiye gündemine transfer olup boyut değiştirince medya bıçak sırtında bir iş çıkardı. Bir yanda haberi olduğu gibi vermenin yayacağı şaşkınlık ve iğrenme duygusu, öte yanda bunun hukuken suç olduğu bilgisinin olası vakaları azaltma imkanı vardı.
Dolayısıyla bu yanlış olayı/olguyu, kendi gerçekliği içinde doğru konuşmak gerekiyordu. Halının altına süpürmemek ama aynı zamanda abartmamak, normalleştirmemek, örtülü şekilde de olsa doğrulamamak gerekiyordu.
Ya nasıl oldu?
Yaklaşım genel olarak doğruydu. İlk reflekslere dair dikkat çeken ilk tepki, tüm medya haberi ensest vurgusuyla verirken Hürriyet gazetesinin ensest bilgisi yerine skandal spotuyla yetinmesine dairdi. İnternet sayfalarında olay “yasak aşk skandalı” şeklinde tanımlanıyor, tepkiler de “iki insanın eşlerini aldatması yasak aşk olarak ifade edilebilir ama amca-yeğen arasındaki ilişkinin adı ensesttir, Hürriyet bunu neden örtüyor”da yoğunlaşmıştı.
Tartışmanın sonraki evresi yine bir Hürriyet yazarı sayesinde alevlendi.
Moda takibinden siyaset yorumculuğuna geçen ve Gezi döneminde görünür olan Melis Alphan “Murat Başoğlu’na niye şaşırıyoruz? Türkiye’de ensest oranı yüzde 40!” başlığıyla bir yazı yazdı ve sağlıksız bir kaynağa dayanarak genelleme yaptığı için köşe komşusundan başlayarak herkes tarafından “yuh!”landı.
Söz konusu sorunlu yazı, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun (TKDF) Türkiye Ensest Atlası adındaki bir “proje”sine dayanıyor.
Alphan’ın aktardığına göre “proje”nin amacı, ülkemizde çok yaygın olmasına rağmen hiç konuşulmayan ensest konusunu konuşulur kılmak”. Yani TKDF, önce ensestin Türkiye’de yaygın olduğuna karar vermiş sonra ispata kalkışmış.
Merak edip baktığınızda Federasyonun sitesi mebzul miktarda CHP, Kılıçdaroğlu, adalet yürüyüşü, Federasyon Başkanı Canan Güllü’nün Kemal Bey ile fotoğrafı, Canan Güllü’nün CHP ziyareti haberleriyle karşılıyor sizi.
Kadın konulu içerikleri ayıklayıp ilgili “proje”yi bulduğunuzda ise şunu öğreniyorsunuz:
BİR: Federasyon bu “proje”yi 2010 yılında “kurgulamış”.
İKİ: “Proje”yi Finlandiya Büyükelçiliği finanse etmiş.
Arıyor tarıyor ama şu bilgilere ise ulaşamıyorsunuz:
“Proje” nasıl “kurgu”lanmış?
Hangi bilimsel teknik kullanılmış?
Türkiye toplumunun yüzde 40’ında ensest var gibi bir hüküm çıkaran proje, kaç bin kişilik bir saha araştırmasının ve hangi bilimsel değerlendirmelerin sonrasında bu sonuca ulaşmış?
Federasyon bir gerçeğe ulaşmak istiyor idiyse niye kurgu yoluna gitmiş?
Projeyi Finlandiya Büyükelçiliği neden finanse etmiş?
Bu soruların cevabı yok.
Verilen link açılmıyor. Projeye dair hiçbir sayfaya, hiçbir bilgiye-veriye ulaşılmıyor.
Neden?
TKDF sonucunu ilan ettiği araştırmasına güvenmiyor mu? Neden yayınlamıyor?
Arşivlere bakılırsa –yine- Hürriyet’ten Ayşe Arman’a defalarca röportaj vermiş olan TKDF Başkanı Güllü, sayesinde kariyer yaptığı araştırmayı kamuoyundan neden kaçırıyor?
Melis Alphan, bir kurguya dayanarak Murat Başoğlu’nun ensest ilişkisini neden normalleştirmeye çalışıyor?
Ezcümle; ensest mevzuu, bu suçun/günahın/ayıbın failleri kim olursa olsun üzerinden atlanacak, örtbas edilecek, halı altına süpürülecek bir konu değildir. Medya bunu yazar, takibini yapar. Alacağı tutum, yasaların ama özellikle insan doğasının ve vicdan-ahlak pusulasının doğrultusunda olmalıdır.
Ama (farklı meşrebe-duruma göre) hukuken suç, dinen yasak, ahlaken ayıp olan bir filli, ideolojik kavga malzemesi yapmak ve bir kişiyi korumak adına sosyolojik bir gerçeği çarpıtmak yapılması en yanlış şeylerdir.
Bu konuda doğru bir yazı okumak isterseniz Disosiyatif Kimlik Bozukluğu uzmanlığı da bulunan Prof. Dr. Medaim Yanık’ın dün Star’da yayınlanan yazısına bakın derim.