Geçen yılın en önemli filmlerinden Whiplash/Nefes Kesici sonunda vizyona girdi. Altın Küre’de En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü alan filmin aynı başarıyı Oscar’da da göstermesi bekleniyor.
Her yıl birkaç film diğerlerinden daha başarılı ve farklı olarak sıyrılır. Whiplash/Nefes Kesici 2014 yılının bu tür filmlerinin başında geliyor. Caz bateristi Andrew’nun konservatuarın acımasız, çizgi dışı hocası Fletcher ile çıktığı yolculuk, filmin odağında yer alıyor. Bir filmin başarılı olması için gerçek hayat kadar katmanlı olması gerekir. Çünkü gerçek hayatta hiçbir şey kendi kendine var olmaz. Yani kahraman sadece bir öğrenci değildir gerçek hayatta, aynı zamanda bir evlattır, arkadaştır, hayvanseverdir, aşıktır ve bunların her biri diğerini etkiler. Sinemada ise bu dengeyi tutturmak zordur. Türk sinemasında çok gördüğümüz gibi bu dengeyi oluşturmak için birbirinden ilgisiz birçok konuyu karıştırır ve neyi anlatmak istediğinizin içinde kaybolabilirsiniz. Ya da Whiplash’teki gibi her şey bir dengede olur. İşte o zaman sinemanın bütün güzelliklerini hissedebilirsiniz filmi seyrederken.
NEFRET GÜDÜMLÜ ARAYIŞ
Andrew müzik öğrencisidir. Çok hırslıdır. Andrew’nun bu hırsının nereden kaynaklandığını da öykü içinde güzelce anlatmış yönetmen. Ailesiyle ilişkisini, hak ettiği övgüyü alamamasını ve en önemlisi entelektüel yanının aile içinde ne kadar hor görüldüğünü anlıyoruz. Bütün bunların yanında annesi tarafından küçük yaşta terk edilmesi ve babası tarafından yetiştirilmesi, babasına duyduğu sevgi ama kişisel farklılıklarından dolayı gerçek anlamda ona ulaşamaması bütün bu hırsın altındaki nedenler. Sinemada bunları anlatmak, bu kadar girift bir yapıyı izleyiciye sunmak çok zor görünebilir ama beş dakikalık bir sahne buna yetmiş. Daha sonra okulundaki müzik öğretmeni Fletcher ile tanışıyoruz. Onun gaddarlığını, öğrencileri sadizme varan yollarla zorlamasını seyrediyoruz. O an klasik bir hikayeye girdiğinizi hissediyorsunuz. Gözyaşı ve başarı hikayesi, kötü gözüken hocanın zorlamasıyla zirveye ulaşan klasik kahraman hikayesi. Ama film hiç de öyle gitmiyor. Öğretmenin baskısının altında aslında onun da ne kadar dengesiz ve zayıf olduğu ortaya çıkıyor. Öğretmen her öğrencisinin olası müzik dehası yanını çıkarma peşinde. Ama bu biraz da nefret güdümlü bir arayış.
‘AFERİN’ EN ZARARLI SÖZCÜK
Öğretmen böyleyken öğrenci Andrew nasıl? O da aslında negatif bir kahraman, çok çiğ bir hırsı ve öfkesi var. Rakiplerine davranışı, öğretmeninin diğer insanlara davranışından hiç de farklı değil. Bütün bu negatiflik hikayenin de gerçekliğini artırıyor. Bu iki müzik insanının, müziği kullanarak hesaplaşması ise bambaşka bir durum. Filmin finali muhteşem. Hele bir de davul ve cazı seviyorsanız benim gibi tüyleriniz diken diken seyredersiniz filmi. Öyküde kenara yazılabilecek birçok diyalog var. Ama “Sözlükte aferinden daha zararlı bir sözcük yoktur” lafı herhalde filmin tümünü ifade eden en kısa yorum.
Yönetmen Damien Chazelle bir müzisyen. Daha önce yönettiği tek filmde de bir müzik öyküsü anlatılıyor. Bu filmle beraber hakim olduğu konuyu gerçekten başarılı bir şekilde sinemaya aktarabildiğini gördük. Bundan sonraki çalışmalarını merakla bekliyorum. Bu filmde hem yönetmen hem senarist olmanın altından başarıyla kalkmış Chazelle. Filmin başrolünde ise müzik öğrencisini canlandıran Miles Teller var. Amerikan bağımsız sinemasının önemli genç yeteneklerinden olan Teller öykü için o kadar iyi bir cast ki... Filmin etkileyiciliğine büyük katkı yapmış. Fiziki yapısı negatif duygularla çok örtüşüyor. Bu negatiflik ise canlandırdığı karaktere büyük derinlik katıyor.
EN BAŞARISI OYUNCU SİMMONS
Gelelim filmin en başarılı ismine... Caz müzisyeni ve öğretmen olan Fletcher karakterini canlandıran J.K. Simmons inanılmaz bir performans göstermiş. O içten gelen acımasızlığı, öfkesi izleyiciyi koltuğa çiviliyor. Teller ile karşı karşıya geldikleri her sahnede inanılmaz bir gerilim var. Hatta öğretmenin öğrencisine beğenisini sunduğu sahnelerde bile birbirlerine yumruk atacaklar hissinden kurtulamadım. Bu başarı Altın Küre’de ödüllendirildi, şimdi sıra Oscar’da. Diğer filmlerin hepsini seyretmeden bir fikir beyan etmek çok doğru olmaz ama En İyi Erkek oyuncu dalında öne çıkan bir aday olduğunu söyleyebilirim.