Bir 28 Şubat artığı hakkında yazıp yazmamakta tereddütlüydüm. Her ne kadar hukukî olarak hak ettiği yer olan cezaevinde olmasa bile internetin kuytularında debelenip duruyor.
Hakkında yazıp yazmamakta tereddüt ettiğim özne 28 Şubat cuntasının medya unsurlarından; başat konumdaydı. Genel yayın yönetmeni olduğu dönemde gazetesi Eski Türkiye'nin 1 numaralı operasyon gazetesiydi. Hedefe konulup linç ettirilecek kişi ve kuruluşları bu özne manşete çekerdi.
28 Şubat'ta askerlerin ağzından "Gerekirse silâh kullanırız" manşetini atıp Refahyol hükûmetini tehdit eden bu özneydi. O dönemde hemen hemen her gün bu minvalde attığı manşetlerle Müslüman Anadolu halkına gözdağı verir, nefretini izhar ederdi.
AK Parti ilk seçimini kazanıp iktidara geldiğinde "İyi ki asker var" diye yazan da bu özneydi. "Hayat tarzıma müdahale olursa dağa çıkar silahlı mücadele veririm" diyen de. Bu özne ve bunun gibiler dağa çıksa çıksa en fazla kayak yapmak için çıkarlardı. Bu tür kışkırtıcı söylemlerle bildiği en iyi işi yapıp cuntanın silahlı unsurlarına göz kırpıyordu.
Baktı ki AK Parti üst üste seçimi kazanıyor, Recep Tayyip Erdoğan Eski Türkiye'nin vesayet rejimini yerle bir ediyor hemen dümeni kırdı ve "Birlikte yaşama, kardeşlik" yazıları yazmaya başladı. 'Silâhlı mücadele'den vazgeçmişti! Nasıl vazgeçmesin, içinde bulunduğu cuntanın generalleri darbecilikten yargılanıyordu. Sıranın kendisine gelmesinden çok korktu. Eline silâh alıp dağa çıkacak kadar enayi de değildi. İstediği hayat standardına ulaşmıştı ve bu hayatı kaybetmemek için Müslüman Anadolu halkıyla birlikte yaşayabileceğini keşfetti!
Bu özneden bahsetmemin sebebi, şarkıcı Teoman'ın yeni şarkısını Üstad Necip Fazıl Kısakürek'e adaması ve şarkısında Üstad'ın Sakarya Türküsü adlı şaheserinde yer alan "Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!" mısrasına atıf yapmasına verdiği tepki.
Kendi çöplüğünde yazdığı yazıda Teoman üzerinden kinini kusmuş. Güya Teoman'a had bildirirken Üstad'a ve Müslüman Anadolu halkına had bildirmeye kalkmış. Alışkanlıkları depreşmiş. Kapkara ruhundaki düşmanlık ve kin hâlâ diri! "Birlikte yaşama, kardeşlik" gevelemesini de rafa kaldırmış.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek, bu tür öznelere gösterilecek tepki için bizlere şu ölçüyü hatırlatıyor: "Ucuna sinek kondu diye otuz beşlik top ateşlenmez."
Eh tabiî ki otuz beşlik top ateşlenmez bana bizlere had bildirmeye kalkana da "Höst" deriz ve haddini bildiririz.
Üstad "Biz ölsek de mezarımız konuşacak" diyordu. Evet, hem konuşuyor hem de konuşturuyor!